İbrahim Karagül
Türkiye'yi durdurmak mümkün mü? Bir kez daha Anadolu'ya hapsetmek, savunma kalkanlarını yok etmek, milli direncini aşındırmak, sınırlarının sıfır noktasının bir adım ilerisine bakacak şekilde kafasını kaldıramayacak hale getirmek mümkün mü?
Bence mümkün değil. Ne kadar öfkeli operasyonlar yapılsa da, saldırı dalgaları ardı adına sıralansa da, içeriden çürütülüp dışarıdan vurulmak istense de, ne kadar terör örgütü varsa seferber edilse de, bugünkü siyasi akıl ne kadar küçümsenip sulandırılmak istense de bu artık mümkün değil.
Kendi sorunlarına boğma, belirsizliğe sürükleme, bütün yönlerden kuşatma tehdidi altına alma, küresel gerilimin adresi olarak öne çıkarma gibi “caydırıcı” taktikler bu aşamadan sonra Türkiye'yi yavaşlatmaya, durdurmaya yetmeyecektir. Onu büyük yürüyüşten vazgeçirmeye, o büyük hedeften vazgeçirmeye yetmeyecektir.
Korku duvarı aşıldı bir kere
Kritik eşik aşılmıştır. Psikolojik sınır aşılmıştır. Korku duvarları, tedirginlik çizgileri aşılmıştır. İttifak taahhütlerinin, palavra söylemlerin sonu gelmiş, gerçek ortaya çıkmış, son yirmi yıllık siyasi aldatmaca sona ermiştir. Türkiye, dışarıdan tanımlanma yerine kendini tanımlamayı başarabilmiştir. Başkalarının değertanımlarına yerine kendi değer tanımlarını öne alabilmiş, kendine bu yönde bir yol haritası çizebilmiştir.
Türkiye; ABD'nin ve Avrupa Birliği'nin “stratejik konum” söylemlerinin yerine kendini tanıma, bilme, kendi ayakları üstüne durma zorunluluğunu fark etmiştir. Türkiye, kendisi için yaşamanın ve kendisi için ölebilmenin ne olduğunu nihayet öğrenmiştir.
Siyasi aklı sindirme, toplumsal çatlaklara yatırım yapıp çatışma alanları oluşturma denemeleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. İçeriden ve dışarıdan operasyonların bin bir türü denenmiştir. Bu denemeler milletimize ortak direncin nasıl olacağını hatırlatmış, onu bilendirmiştir. En önemlisi de Avrupa'nın, ABD'nin, yakın çevremizdeki gelişmelerin oluşturduğu illüzyon ortadan kalkmıştır. Herkes hak ettiği yerdedir ve bundan sonra öyle tanımlanacaktır.
Türkiye'ye ilk operasyon Arap Baharı ile başlatıldı
Arap Baharı dönemlerini hatırlayalım. Kuzey Afrika'da başlayan, Ortadoğu'nun her köşesine yayılma eğilimi gösteren, 20. Yüzyılın baskıcı yönetimlerinden ve rehin alınmış iktidarlarındanbunalanların harekete geçtiği dönemleri. Türkiye tam da o dönemler Kuzey Afrika'dan Ortadoğu'daki hemen her ülke ile çok yakın ortaklıklar kurmuş, ulus üstü yapılar inşa etmeye girişmiş, bütün coğrafya için yeni bir kan, yeni bir dinamik oluşturmuştu.
Arap Baharı coğrafyayı istila eden güçlerce bastırıldı, sonuçsuz bırakıldı. Bu ABD ve Avrupa'nın birlikte organize ettiği bir müdahaleydi. İşte bu müdahale ile Türkiye'nin bölge ile bütün ilişkileri, yakınlaşma çabaları, ortaklık planları, ulus üstü yapılanma projeleri sıfırlandı. Müdahale sadece Arap Baharı'na değil, Türkiye'ye de yapılmıştı. Türkiye'nin yakınlaştığı her ülkeye ayar verildi, her ülke bir şekilde cezalandırıldı.
Batı Türkiye'yi o zaman tehdit etmeye başladı..
Müdahalenin büyüğü Türkiye'ye yapılmıştı, Türkiye'nin coğrafyaya yaydığı yeni siyasi söyleme, yeni uyanış diline yapılmıştı. Batı için büyük bir tehlike geliyordu, Türkiye bu yeni akımın öncüsüydü, siyasi destekçisiydi, besleyicisiydi. Başarılı olursa Batı'nın bölgedeki bütün nüfuzu, denetimi bitecek, Türkiye alabildiğine güçlenecek, bir coğrafya yeniden yükselişe geçecek, tarih değişecek, küresel güç haritası allak bullak olacak, 21. Yüzyıl hesapları sıfırlanacaktı.
Buna göz yumamazlardı, yummadılar da. Öyle bir rüzgar estirdiler ki, sınırlarının ötesine bakamaz hale getirildik. İşte Türkiye'yi durdurma mücadelesi o zaman başlatılmıştı. İlk başlarda ABD'li yetkililer, Avrupalı dışişleri bakanları “Türkiye ile Ortadoğu'da ortak olmak istiyoruz” diyerek bu çıkıştan yararlanma yoluna gittiler. Bir süre sonra sözler değişti, ortaklık dili tehdit diline dönüştü. Açıktan suçlamaya, uyarmaya başladılar.
Bizi bu topraklardan ebediyyen sileceklerdi
İşte tam bu seslerin yükseldiği dönemden itibaren, ülkemize karşı açık operasyonlar başlatıldı. Artık sözlerini de, müdahalelerini de gizlemiyorlardı. Artık Erdoğan imajı üzerine çalışıyor, içerideki muhalif unsurları ve uyuyan hücreleri harekete geçiriyorlardı. Gezi olayları ile Arap Baharı benzeri bir kamuflajla ilk operasyonuyaptılar. Bu, yeni Türkiye'ye açık saldırıydı.
Ardından 17-25 Aralık'la Erdoğan ve çevresini tasfiye etmeye, Türkiye'yi yeniden ele geçirmeye çalıştılar. Erdoğan'ı devirip, yakın çevresini tasfiye edip, yeni kurucu aklı ebediyyen bu topraklardan sileceklerdi. Binlerce kişilik tasfiye listesi, tam anlamıyla ülkenin hafızasını silme planıydı. Türkiye'yi durdurmayı yine başaramadılar. Etrafını boşalttılar ama içeriden çökertemediler.
15 Temmuz durdurma değil, imha planıydı..
İşte 15 Temmuz bileğini bükemedikleri, diz çöktüremedikleriTürkiye'yi yok etmek için, imha etmek için devreye alındı. Artık durdurmak değil, ezmek, parçalara ayırmak, siyasi tarihten silmek istiyorlardı. İç savaşla Suriyeleştirip, bize yeni haritalardayatacaklardı. Müttefiklerimizin büyük çoğunluğunun böyle bir planın içinde olması, bazılarının gizli gizli destek vermesi, bazılarını mahcup sözlerle kendini kurtarmaya çalışması bundandı.
Ama bu ülke korku duvarını aşmıştı bir kere. Neler döndüğünü, ne tür senaryolarla yüzleştiğimizi görmüş, tanımlamış ona göre pozisyonunualmıştı. On binler o gece sadece darbecilere değil, o çokuluslu saldırıya karşı dünyaya bir söz söylemiş, bir duruş göstermiş, bir uyarı vermişti: Bu ülke asla diz çökmeyecek, teslim alınamayacaktı. Toptan imha planlarına ölümüne direnecekti. Gerçeği, niyetleri, Batı'nın coğrafya ve Türkiye hesapları artık biliniyordu.
15 Temmuz'cular şimdi Suriye'den saldırıyor..
15 Temmuz Türkiye'nin siyasi tarihi için derin bir kırılmadır. Ve yeni kuruluşun tarihidir. Geleceğin tarihini büyük ölçüde şekillendirecektir. Artık bu tür senaryolarla bu ülkede varabilecekleri hiçbir hesap kalmamıştır. Türkiye yine durdurulamamış, rehin alınamamış, imha edilememiştir.
Şimdi Suriye'den vuruyorlar. 15 Temmuz'u başaramayanlar Suriye'den saldırıyor. Fırat Kalkanı'nı durdurmak, boşa çıkarmak, kilitlemek, Türkiye'yi büyük bir başarısızlığa sürüklemek, bu başarısızlığı içeride toplumsal huzursuzluğa çevirmek için inanılmaz bir mücadele veriyorlar.
Güneyimizde oluşturmak istedikleri terör koridoru ile Irak ve Suriye'deki yeni harita planlarını, enerji planlarını devreye alacak, Türkiye'yi de güneyden kuşatmış, çevrelemiş olacaklardı. Bu koridor ABD'nin, Avrupa'nın ve İran'ın ortak planı gibi devreye alınmıştı. Fırat Kalkanı ile hesap bozuldu.
Bütün örgütleri karşımıza diktiler
Şimdi burada Türkiye'yi durdurmaya çalışıyorlar. ABD'nin, Avrupa ülkelerinin, İran'ın yönettiği bütün örgütler bize karşı cepheye sürüldü. PKK'sı, Hizbullah'ı, DEAŞ'ı, Haşdi Şaabi'si, ABD istihbaratının kontrolündeki bazı örgütler Fırat Kalkanı'na karşı yeni cephe hattı oluşturdu. El Bab önündeki mücadele, askerlerimize yönelik saldırılar sadece DEAŞ'ın yürüttüğü bir operasyon değil.
Fırat Kalkanı'nın daha güneyinden yeni terör koridoru inşa etmek istiyorlar. Türkiye'nin daha güneye inmesini, bu bağlantıyı da kesmesini önlemeye çalışıyorlar. Dolayısıyla El Bab önünde neredeyse bütün ülkeler Türkiye'ye karşı mevzilenmiş durumda. İçeride ortakları var mı, kimler orası ayrı bir konu.
El Bab'a girmek, Afrin ve Tel Abyad'a müdahale şart
Bunu da bozacağız, bozmalıyız. Çünkü 15 Temmuz'da verilen mücadelenin parçasıdır Fırat Kalkanı. Orada durdururlarsa geri çekilmek zorunda kalacağız. Bu çekilmenin Anadolu içlerine kadar olabileceğini düşünmek zorundayız. Bedeli ne olursa olsun, büyük oyunları ve senaryoları bir kenara iterek El Bab'a girmeli, bununla da kalmayıp Afrin'e, Tel Abyad'a doğrudan müdahaleler yapılmalı.
Eğer içeride yeni kalkışmalar, müdahaleler istemiyorsak, o çatışmayı, o müdahaleyi dışarıda yapmak, koruma kalkanını orada kurmak zorundayız. Bu yüzden de daha kararlı, daha kapsamlı müdahalelere girmek zorundayız. Küçük çekincelerimizin, tedirginliklerimizin, endişelerimizin yarın Anadolu içlerindedevasa sorunlara, kaygılara dönüşeceğini bilmek zorundayız.
Tereddüt olmasın, bu bir kurtuluş mücadelesidir..
Çünkü bir adım gerilemek intihar olacaktır artık. Niyetler ortada, hesaplar açık, düşmanlıklar ilan edilmiş durumda. Öyleyse, o niyetleri de, düşmanlıkları da El Bab'da, Afrin'de gömmek zorundayız. Onlar 15 Temmuz'u orada devam ettiriyorlarsa biz de mücadeleyi orada vereceğiz. Ve bunu bir ulusal kurtuluş, milli mücadele olarak göreceğiz. Bu mücadeleyi kazanmak zorundayız.
Dışarıdan ne vadedilirse edilsin, içeriden ne tür oyalama yapılırsa yapılsın, bu tarihi fırsatı kullanmak zorundayız. Çünkü telafisi imkansız olacaktır. Çünkü birilerinin Türkiye'yi ciddi biçimde oyaladığından, bu işi sulandırmaya çalıştığından, arkadan başka işler çevirdiğinden, yeni bir operasyondan endişeliyiz.
Türkiye'nin çok yoğun, büyük bir müdahaleye mecbur olduğunu düşünüyorum. Ve bütün oyunlara, oyalamalara rağmen bunu yapacak da. Yapmak zorunda çünkü.. Ne dedik, Türkiye'yi durdurmak artık mümkün değildir. O dönem geçti.
Yazarlar
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021