İbrahim Karagül
Türkiye’nin Afrin’le başlayan ve İran sınırına kadar devam edecek olan operasyonları, küresel ölçekte güç hesaplaşmasının parçasıdır. Çok büyük bir mücadele verilmektedir. Yüz yıllık geçmişin hesabı sorulmakta, gelecek yüz yılın güç haritası biçimlenmektedir.
Bu konjonktürel bir çıkış, reaksiyon değil, Türkiye’nin tarihi jeopolitik hamlesidir. Bugünü değil yarını biçimlendirme, Türkiye’nin yeni yükseliş döneminin en güçlü müdahalesidir. Türkiye olmadan coğrafya inşa edilemeyeceğini, Türkiye’yi bir kenara itip bu bölgede tarih yapılamayacağını, harita çizilemeyeceğini bütün dünyaya ilan etmektir.
Biz her ne kadar bunu vatan savunması olarak görsek de, ülkemizi güneyden çevreleyen yeni cephe hattını ortadan kaldırma çabası olarak görsek de, bir zamanlar müttefik olan ülkelerin bir NATO üyesini terör örgütleriyle dize getirme girişimi olarak algılasak da, 15 Temmuz saldırısının devamı olan saldırı dalgasına bütün milletimizin ortak bir cevabı olarak bilsek de, o kuşaktaki hesaplaşmanın, küresel ölçekli ne büyük değişikliklere yol açacağını göreceksiniz.
Rusya’yı çembere alma: Doğu-Batı savaşı başladı
ABD’nin altmış, Avrupa ülkelerinin çoğunun ikişer-üçer Rus diplomatı sınır dışı etme kararı, İngiltere-Rusya kapışmasının giderek Doğu-Batı cephe hattı şeklinde kendini göstermesi, Batı blokunun Rusya’yı parçalama hazırlıkları yapması, açıkça saldırı niyetleri, Rusya’nın da bu tehdidi görüp agresifleşmesi, savunma yerine taarruza geçmesi küresel ölçekte büyük fırtınanın habercisidir. Baltıklardan Doğu Avrupa’ya uzanan hat, Doğu-Batı kırılma noktasıdır, büyük hesaplaşmalar, çatışmalar, belki savaşlar bu fay hattında başlayacaktır.
Türkiye’ye yönelik 15 Temmuz saldırısı, bir çokuluslu müdahaleydi. Türkiye’yi güneyden kuşatma, çevreleme, Akdeniz’den İran sınırına kadar yüzlerce kilometre uzunluğunda “Türkiye cephesi” kurma planı da bu büyük küresel hesaplaşmanın parçasıdır.
Baltıklar-Doğu Avrupa hattı nasıl bir cephe ise, bu kuşak da öyle bir cephedir. Kırılma hattıdır, hesaplaşma bölgesidir. Bunun gibi büyük hesaplaşmanın başka cepheleri de vardır. Doğu Asya gibi, Kafkaslar gibi, Kızıldeniz’den Güneydoğu Asya’ya uzanan kuşak gibi..
Bir sabah on ülke savaşa girebilir. O kuşak büyük cephelerden biridir
İngiltere-Rusya kavgası ciddiye alınmalı. ABD ve Avrupa’dan oluşan Atlantik ittifakı ile Rusya ve yükselen Asyalı güçler arasındaki kriz çok daha büyüyecek. Batı’nın hedefi sadece Rusya değil, Çin ve diğer Asyalı güçler de bir şekilde bu işin içine girecek.
Dünya Doğu-Batı olarak belki de ikiye bölünecek. Bir sabah uyandığımızda en az on ülkenin birden bir savaşa girdiğini ya da Baltıklarda Rusya-Avrupa kavgası çıktığını ya da Batı’nın hep birlikte Rusya’ya saldırıya geçtiğini bile görebiliriz.
Türkiye, işte bu büyük küresel kavganın tam merkezinde. Hem coğrafya olarak tam merkezinde hem de Türkiye’nin büyük iddiaları açısından tam merkezinde. Biz, Suriye’nin kuzeyinde terörle savaşmıyoruz. Afrin’de, Münbiç’te, Tel Rıfat’ta ya da Sincar’da terör örgütleriyle değil, bu Batılı istilacı ittifakla hesaplaşıyor, onların Türkiye’yi parçalama hesaplarına oralarda cevap veriyoruz.
Batı bu yüzyılı kaybedecektir, dünyanın merkezi değişmiştir
Kimse bu operasyonları dar, bölgesel bir sorun olarak algılamasın. Çünkü; eğer o kuşak tamamlanırsa Türkiye’yi bir arada tutma imkanımız ortadan kalkacak, 21. Yüzyıl bizim için başlamadan bitecek, biliyoruz. Bizim için bundan daha büyük bir dava yoktur. Bu yüzden buna yüzyılın mücadelesi diyoruz.
Dünyanın nasıl bir fırtınaya sürüklendiğini, uluslararası iklimin nasıl sertleştiğini, ABD’nin ve Avrupa’nın dünyanın merkezi olma lüksünü çoktan kaybettiğini, bu kayıp yüzünden nasıl hırçınlaştığını, sadece güvenlik ve siyaset değil sermaye ve teknolojinin de Asya’ya kaydığını, yeryüzünün ana ekseninin değiştiğini, Atlantik ekseninin bir daha yeryüzüne tek başına hakim olma şansını bulamayacağını, bu büyük kırılma ve hareketliliğin sonucu olarak bambaşka ve şaşırtıcı bir küresel güç haritası olacağını okuyarak, bilerek, ölçerek geleceğin dünyasına bakmak bir zorunluluktur.
“Türkiye’yi durdurma” planları boşa çıkacak..
Artık kalıcı ittifaklar olmayacaktır. Kalıcı dostluklar ve düşmanlıklar da olmayacaktır. Sarsıcı, değişken, baş döndürücü güçler hareketliliği göreceğiz ve hangi ülke bu ritme hazırlıklıysa, ayak uydurabilecekse o ayakta kalacaktır. Bu acımasız, toleransı olmayan bir güç savaşıdır. ABD ve Avrupa dünyanın geri kalanına söyleyecek sözlerini tükettiği gibi, kredisini, güvenliğini, onların nazarında itibarını da kaybetmiştir.
Dolayısıyla, ne kadar yeni ittifaklar, cepheler inşa etseler de başarısız olacaklardır. Türkiye’nin güneyinde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), S. Arabistan, İsrail ve Mısır üzerinden oluşturdukları, görünüşte İran’ı hedef alan ama asıl niyeti “Türkiye’yi durdurmak” olan yeni cephe de aynı başarısızlığa uğrayacaktır.
Rusya’yı parçalama, Asya Bloku’nu zayıflatma, Türkiye’yi durdurma planı
Batı’nın Rusya ve Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlarında çok ciddi benzerlikler dikkatimizi çekiyor. Rusya’yı bir kez daha parçalayıp kaynaklarını talan etmeye dönük bir Batı girişimi artık açıktır. Bu koca coğrafyayı parçalara ayırma, Rusya’yı denklemden çıkarma, Atlantik ittifakının karşısına dikilen “Asya Bloku”nu zayıflatma, Çin’i Hindistan’la oyalama gibi çok büyük planlar masaya sürülmüştür.
Türkiye de, Rusya gibi bir Batı tehdidi hissediyor. Hatta iş tehdidin çok ötesine uzandı, içeriden müdahaleler yapıldı, olmayınca çevreden kuşatma planları yürütülüyor. Batı şuan Türkiye’ye açık biçimde saldırıyor. Türkiye de, Rusya gibi, savunma yerine söz konusu tehditlerle açık arazide çarpışma yöntemine bu yüzden geçmiştir. Suriye’deki yeni yaklaşımımız bu yüzden böyledir. Böyle de devam edecektir.
Ankara ve Moskova birbirini beslemeli..
Rusya da, Türkiye de benzer tehditlerle yüzleşiyor, benzer savunma kalkanları oluşturuyor. Avrupa-Rusya krizinin Ankara ve Moskova’yı birbirine daha da yakınlaştıracağını düşünüyorum. Olması gereken de budur. İki ülke, küresel ölçekte tehditleri görerek birbirini beslemek zorundadır. Şu açıktır: Doğu’nun yükselişi başlamıştır ve bu bir hamaset değildir. Batı’nın duraklama dönemine girdiğini, Doğu’nun hızla güç kazandığını, bunun bir tarih dönüşü olduğunu bir yene not edin.
Batı bundan sonra insanlığa hiçbir şey veremeyecek. Kaybedişin çılgınlığı ile insan ırkını tehlikelere sürükleme dışında hiçbir şey sunmayacak. Bütün bunları yapan bir ABD ve birkaç müttefiki göreceğiz bundan sonra. Bu da tükenişlerini daha da hızlandıracak. Bence insanlık bu tehlikeye karşı teyakkuza geçmelidir.
Yıldırım hızıyla devam etmek: Küçücük zafiyet intihardır..
Türkiye, Afrin’den sonra hiçbir yerde durmamalı, tereddüt etmemeli, oyalama taktiklerine ilgi duymamalıdır. Durduğu an kaybedecektir ve bir daha başlayamayacaktır. “Münbiç’e girer miyiz, Tel Abyad ne olur, Sincar ne olur, Kandil’e kadar ulaşır mıyız” gibi sorular artık abestir.
Bu büyük küresel kavganın en keskin cephelerinden birinde, küçücük savunma zafiyeti ölümcül olacaktır. Yıldırım hızıyla hareket edilmeli, bu kuşağın yabancı güçler tarafından doldurulmasına zaman ve fırsat verilmemelidir.
Elbette Batı ile bir gerilime, kavgaya ihtiyacımız yok. Ama onlar bize saldırırken, ellerinde “parçalanmış Türkiye” haritalarıyla toplantı üstüne toplantı yaparken kendimizi onların insafına bırakmamız yok oluştur. Böyle bir dönemde Rusya ile yakınlık lehimizedir. Ankara-Moskova ilişkileri daha da geliştirilmelidir.
Ne yani? Bir Rus uçağı daha mı düşüreceğiz?
Bugün ve bugünden sonra Türkiye’nin kavgası, barışı, dostluğu ya da düşmanlığı günübirlik değildir. Yüzyıllarla beslenmiş bir siyasi hafıza ile önümüzdeki 21. Yüzyıl’ın tamamını kaplayacak büyük iddialarla hareket etmemiz zorunluluktur. Büyük adımlar atmak, büyük iddialarla yol yürümek zorundayız. Geleceğin dünyasının küçük kalmayı tercih edenlere merhameti olmayacaktır.
ABD Başkanı Trump’la Fransa Cumhurbaşkanı Emanuelle Macron arasındaki görüşmede, sarfedilen “Türkiye ile Suriye’de işbirliği geliştirilmeli” sözünü bir tuzak olarak görüyorum. ABD ve Avrupa tam da Rusya ile hesaplaşırken Türkiye-Rusya yakınlığını sabote etmek için her yolu deneyecekler. Bunu daha önce yaptılar. Bir FETÖ eliyle Rus savaş uçağının düşürülmesi öyle bir plandı.
Ardından Türkiye’ye Suriye’de çok büyük zararlar verdiler. Onların “Suriye’de işbirliği geliştirmesi” benzer bir senaryodur. Ülkemiz bu tuzağa bir kez daha düşmemelidir. Düştüğümüz anda bırakın Afrin sonrası devam etmeyi, Afrin de Hatay da elimizden gidecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021