İbrahim Karagül
Haber şöyle: ABD, Suriye ve Irak’taki DEAŞ’lıları Çin sınırına yakın yerlere, Türkistan’ın doğu bölgelerine yerleştirmeye başlıyor. Çin de Tacikistan topraklarında askeri üs kuruyor. ABD ile Çin arasında Doğu Türkistan’ı, Tacikistan’ı, Afganistan’ı genel anlamda Türkistan’ın doğusunu etkileyecek müthiş bir hesaplaşmanın ayak seslerini duyuyoruz.
Bu sıradan bir haber olabilir. Sadece güvenlik eksenli konulara ilgi duyanların dikkatini çekecek bir haber olabilir. ABD propagandası olabilir. Çin propagandası olabilir. DEAŞ üzerinden bölgede tedirginlikoluşturma hesapları olabilir. Birçok şey olabilir… Ama bu haber, kesinlikle bu kadar değildir. Zihinlerimizi, gözlerimizi açmalı, bu küçük gibi görünen gelişmenin nerelere uzanacağını şimdiden öngörebilmeliyiz.
‘Üçüncü Büyük Oyun’ ABD ile Çin arasında Türkistan’da başlıyor..
Afganistan üzerinden Rusya ve İngiltere arasında yaşanan ve tarihe “Büyük Oyun” olarak geçen rekabetten sonra, ABD ile Rusya (Sovyetler Birliği) arasında yine Afganistan üzerinden çok büyük bir hesaplaşma yaşandı. 1979’da başlayan Afganistan işgali ve ardından gelen direniş, Müslüman bir ülke üzerinden yürütülen hesaplaşma Sovyetler’in çöküşüyle sonuçlandı. Bu, “İkinciBüyük Oyun”du.
Şimdi ABD ile Çin arasında “Üçüncü Büyük Oyun” dönemi başlıyor. Ve bu hesaplaşma Afganistan üzerinden, Tacikistan üzerinden, Doğu Türkistan üzerinden yürütülecek. Daha doğrusu Türkistan’ın doğusu ABD ve Çin gibi küresel ölçekte iki büyük gücün hegemonya savaşına sahne olacak.
Peki, biz nerede duracağız?Nasıl söz ve güç üreteceğiz?
ABD-Çin rekabetinin detaylarına girmeyeceğim. Bu, başka bir yazının ya da yazıların konusu. Beni Türkistan’ın doğusunda neler yaşanacağı ilgilendiriyor. Ve biz; coğrafyanın insanları olarak, Müslüman dünya olarak, Türk dünyası olarak bu gelişmelere nasıl bakacağız?
Ne tür tepki vereceğiz? ABD safında mı duracağız, Çin önceliklerine göre mi pozisyon alacağız yoksa kendi duruşumuzu, bakışımızı,önceliklerimizi inşa edip ona göre mi hareket edeceğiz, bizi o ilgilendiriyor.
Bu savaşların hiçbiri bizim savaşımız değildi. Zaaflarımızı kullandılar..
Afrika’nın derinliklerinden Ortadoğu’nun her karesine, Afganistan işgalinden Libya’ya, Arap dünyasındaki iç çatışmalardan mezhep krizlerine, Türkiye’ye yönelik darbe ve çokuluslu saldırı girişimlerinden Suriye’nin kuzeylindeki terör koridoruna, Arap-Fars mücadelesinden şimdilerde yeni başlayan Arap dünyasını Türkiye’ye karşı kışkırtma girişimlerine kadar, tanık olduğumuz krizlerin hiçbirisi bizim krizlerimiz değildi. Evet, bizim zaaflarımız, yanlışlarımız, öfkelerimiz, fazlasıyla sorunlarımız vardı.
Ama bu çatışmalar, işgaller, terör operasyonları, kıyımlar, aşağılamalar, coğrafyanın talan edilip mahvedilmesi bizim kavgamız değildi. Küresel ölçekte güç mücadelesinin taraftarları bizim zaaflarımız üzerinden işgaller, güvenlik stratejileri belirledi, yürüttükleri savaşları hep bizim zaaflarımızla pazarladı.
Afganistan işgaline, Irak işgaline, Suriye savaşına, Yemen savaşına, Libya işgaline, son otuz yılda aklınıza gelen her krize bakın. Hiçbiri bizim savaşımız değildi. Sadece bizim topraklarımızda, sadece bizim kanlarımızla, sadece bizi kurşun gibi kullanarak yürüttükleri savaşlardı.
Batı’nın veya Doğu’nun silahı olmaktan nasıl kurtulacağız?
Müslüman dünya, Batı’nın ve Doğu’nun askeri, kurşunu olmaktan kurtarılmalı. En büyük meselemiz budur. Müslüman dünya, başkalarının savaşını kendi savaşı zannetmekten kurtarılmalı.Müslüman dünya, onların bu savaşlarını içeriden pazarlayanlardan kurtarılmalı.
Batı, Atlantik ekseni, Müslüman dünyaya yönelik bütün savaşlarında Müslümanları kullanmıştır. İslâm’a hem kendisi saldırmış hem onu kendi içinde çatıştırmıştır. Batı, başka düşmanlarıyla hesaplaşırken de Müslümanları bir silah olarak kullanabilmeyi başarmıştır. 21. yüzyıla dönük en vahim durum budur. Bu gerçeği, hiç kimse, hiçbir mazeret cümlesiyle reddedemez.
Söz üretemeyen, taraf olur. İngiliz mandacılığından beri bu böyledir..
ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın veya Batılı ülkelerin yanısıra şimdi Çin de aynı yolu izlemektedir. O da Müslüman öfkesini kullanmakta, yakın ilişki kurduğu Müslüman ülkeleri Batı karşısında konumlamaya çalışmaktadır.
“Üçüncü Büyük Oyun” ağırlıklı olarak Türkistan coğrafyasında kurulurken bizler ne üreteceğiz? Nasıl bir duruş belirleyeceğiz? ABD’ye haklılık kazandırma veya Çin’e haklılık kazandırma dışında bir söz üretebilecek miyiz? Son dönemde Doğu Türkistan üzerine yürütülen tartışmaların seyri, Çin zulümleri ve ABD’nin bu zulümleri kullanması arasına sıkışıp kaldığımıza işaret ediyor.
Taraf olmak kolaydır. Çünkü her taraftarlığa haklı gerekçe üretmek kolaydır. İngiliz-Alman mandacılığı tartışmalarından bu yana bu taraftarlığın ötesine geçmekte zorlanıyoruz. Zoru seçip geleceği aydınlatamıyoruz.
“Ya Batı’nın ya Doğu’nun, himâyesine girin” diyorlar. Buna boyun eğmeyeceğiz!
“Üçüncü Büyük Oyun’da ne olacağını söyleyeyim: Her iki tarafın çatışmasında da Müslümanlar, safların en önünde yer alacak. ABD için, Çin için ölecekler. Kendi topraklarında, kendi davaları için savaştıklarını sanacaklar. İslâm’la savaş yürüten Batı’nın, Müslümanları nasıl asker olarak kullandığını bir kez daha göreceğiz. Çin’in ABD ile emperyal hesaplaşmasını Müslüman toprakları ve kanı üzerinden yürüteceğini göreceğiz.
Bir coğrafya aklı neden üretemeyiz? Bize “ya Batı ya Doğu, birinin himayesine girin” diyorlar. Bazılarımız Batı’nın, bazılarımız Doğu’nun, herkes haklı bulduğu bir ülkenin gölgesine sığınıyor. Bize mandacılık dışında hiçbir şey önermiyorlar.
Bize, coğrafyamız, bu coğrafyada yaşayanlar için bir gelecek perspektifi üretmeyi yasaklıyorlar. Biz de, boyun eğip birini seçiyoruz. Sonra da bulunduğumuz bu gayri meşru zemine haklılık üretmek için çabalayıp duruyoruz.
Sadece Türkiye bunu yapıyor, dört koldan saldırıya uğruyor.
Sadece Türkiye bir şeylere meydan okumaya, bir tarih duruşu belirlemeye, bir coğrafya idraki oluşturmaya, bir özgürlük söylemi inşa etmeye çalışıyor. Bu yüzden de dört koldan saldırıya uğruyor. Bu saldırıları bile iç politik gerekçe olarak kullanmaktan utanmıyoruz.
Bir önceki yazımda, “İslâm’ı, Müslümanları bütün medeniyetlerle çatıştırmaya çalışıyorlar. Yeryüzünün, bütün medeniyetlerin ortak sorunu haline getirmeye çalışıyorlar.Batı, İslâm’la savaşına Budist ve Hindu medeniyetlerini de katmaya çalışıyor. İslam’ı Doğu’dan da kuşatıyorlar” diye bir tartışma açtım. Baktım ki, kimse dünyaya böyle bakmıyor.
Eğer biz, kendi sözümüzü üretemezsek, buna bağlı bir güç inşasına gidemezsek 21. yüzyıl boyunca coğrafyamızın bütün köşeleri talan edilecek. Türkistan’ın doğusuna biraz da bu gözle bakalım derim.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021