İbrahim Kiras
HDP yöneticilerinin Kobani olaylarından altı yıl sonra medyatik bir operasyonla gözaltına alınmaları iyi düşünülmüş “siyasi” bir hamle. Bir defa konu HDP olduğu için ve üstelik söz konusu partinin Kobani olaylarındaki tutumu halen hafızalarda olduğu için toplumun geniş kesimlerinden bir tepki veya bu kişilerle empati kurma yaklaşımı beklenemez. Keza muhalefet partilerinin de “Kobani vahşetini destekliyorlar” suçlamasına maruz kalmaktan çekineceği için seslerini fazla yükseltemeyecekleri hesaplanmıştır. Yani operasyonun toplumsal meşruiyeti zaten elde.
Buna karşılık, yaşadığımız süreçte mevcut siyasi iktidarın yanlış yönetiminin yol açtığı ekonomik krizin sonucu olarak dolar alıp başını gitmişken... enflasyon ve işsizlik rakamlarında her gün yeni rekorlar kırılıyorken... Akdeniz’de milli duygularımızı galeyana getiren gelişmeler karşısında gösterilen hamasi tepkilerin nasıl bir neticeye ulaştığı belirsizken... Hatta bugünkü hükümetin son zamanlardaki en başarılı süreç yönetimi örneği olarak görülen virüs salgını ile mücadelede akıl almaz yanlışlar ve ihmaller sökün etmeye başlamışken...
Toplumun bu konulardaki yanlışları ve çözüm alternatiflerini tartışmasını engelleyecek, bütün bu yanlışların temelindeki problemin yanlış yönetim zihniyeti olduğunun konuşulmasını zorlaştıracak, en azından Cumhur İttifakı’nın tabanını kenetleyecek bir “gündem” oluşturulmuş oldu.
Bu operasyonun yalnızca bugünlerde siyaseten ihtiyaç duyulduğu için kullanıma açılmış bir siyasi enstrüman olduğunu düşünmek için parlak bir zeka gerekmiyor… “Olmuşken de toplumsal meşruiyeti olan bir konu üzerinden olsun, ama karşı tarafı da ayağa kaldırabilsin” diye düşünülmüş gibi sanki… Aradan altı yıl geçtikten sonra Kobani olaylarının akla gelmiş görünmesinin sebebi başka ne olabilir?
***
Öte yandan HDP yöneticilerini böyle medyatik bir operasyonla göz altına alıp altı yıl önceki bir konudan dolayı yargıya sevk ederseniz, öncelikle bu partinin doğal tabanını teşkil eden toplum kesimini kemikleştirmiş okursunuz. Bu insanlara “Ne olursa olsun orada kalın, bir yere ayrılmayın” demiş olursunuz.
HDP tabanının konsolidasyonu demek bu kesimin oylarının başka bir yere gitmemesi demek. Mesela CHP’ye gitmemesi… Mesela Gelecek ve DEVA partilerine gitmemesi… Bu kesimdeki seçmenin Cumhur İttifakı’na yönelmesine ise, son seçimde Abdullah Öcalan’ın mektubunu Anadolu Ajansı’nın servis etmesi, keza Öcalan’ın kardeşinin TRT’de konuşturulması gibi girişimlere bile olumlu reaksiyon alınamadığı için artık ihtimal verilmiyor.
Dolayısıyla bu durumda HDP seçmeninin kemikleşmesi, konsolide olması, “bir yere ayrılmaması” daha faydalı görülüyor…
Böylece buradaki seçmenlerin özellikle merkez sağ partilerin siyasetine mesafeli durmaları, sözgelimi cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin çatı adayını desteklemekten imtina edip belki sandığa gitmeyerek etkisiz kalmaları sağlanacak. Bir taşla kaç kuş vurulabileceği ortada… Onun için kim ne derse desin yapılan operasyon “siyasi” bir hamle değeri taşıyor.
***
Ancak bu tür “siyasi hamle”ler PKK’nın ve HDP’nin halk desteğini azaltmaya hizmet etmiyor. Yani siyasi getirisine karşılık ülkenin birliğinin temini adına doğru değil bu siyaset.
Aslında gerek Kobani olaylarında gerekse sonraki Hendek eylemleri dolayısıyla HDP tabanında partiye karşı büyük bir tepki oluştuğu ve erimenin başladığı görülmüştü. HDP’nin Kandil’den bile daha coşkulu destek verdiği Hendek olayları sonrasında bazı yöneticilerinin tutuklanmasını protesto etmek için partinin il binası önüne çağrılan Diyarbakırlılar bu çağrıyı duymazdan gelmişlerdi. Arşivlerden o günün gazetelerine bakın, yalnızca 20 kişi vardı protesto eyleminde.
Seçim döneminde ittifak tabanını konsolide etmek amacıyla kullanılan “Yallah Kürdistan’a” retoriği ve sonra bölge halkının şöyle ya da böyle kendi özgür seçimleriyle işbaşına getirdikleri belediye başkanlarının seçimden birkaç ay sonra görevden alınması gibi tutumlar 2015’te çözüm sürecini sona erdirip Hendek eylemlerini başlatan örgüte karşı yükselen tepkinin gelişmesini durdurmaktan başka bir sonuç vermedi maalesef... HDP’nin kendi tabanında sorgulanmaya başladığı bu doğal süreçte tabanda baş gösteren kırılma adeta devlet eliyle onarıldı...
Türkiye’nin gerek sosyolojik temeldeki Kürt meselesine gerekse bundan beslenen terör belasına yönelik çözüm arayışları günlük siyaset hesaplarına karıştırılmamalı. Milletin birliği ve ülkenin geleceği bakımından doğru olan tek “siyaset” bu.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2025
7.08.2025
5.08.2025
2.08.2025
29.07.2025
24.07.2025
19.07.2025
15.07.2025
4.07.2025
26.06.2025