İbrahim SEDİYANİ
“Aydın ile Entelektüel, Aynı Kişi Değildir” başlıklı bir önceki sohbetimizde, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişmemiş toplumlarda yanlış bir şekilde aynı anlamda kullanılan “aydın” ile “entelektüel” kavramlarının (veya vasıflarının) aynı şeyler olmadığını, ikisi arasında çok özel ve derinlikli bir ayrım bulunduğunu belirtmiş ve bunların neler olduğunu izah et(meye çalış)miştik.
Türkçe’de “aydın”, Kürtçe’de “rewşen / rewşenbir”, Farsça’da “ruşen / ruşenfikr” ve Arapça’da “münevver” olarak adlandırılan bu yüksek vasıf ile Batı dillerinde “entelektüel” (entelijansiya) olarak adlandırılan ve ondan daha basit bir seviyeyi işaret eden vasıf arasındaki kem’î ayrımı çizerken, şunları ifade etmiştik:
“Bugün – özellikle de Türkiye gibi Doğu toplumlarında – yanlış bir biçimde aynı anlamda kullanılan ‘entelektüel’ ile ‘aydın’ aynı şey değildir; aralarında özel bir ayrım vardır.
Ali Şeriatî’ye göre, kişi, ‘entelektüel’ sıfatını yaptığı işe göre kazanırken, ‘aydın’sıfatını ise yaptığı işe kattığı değere göre edinir.
‘Entelektüel olmak’, yaptığınız işin size kazandırdığı bir değerdir. ‘Aydın olmak’ için ise tam tersi, sizin yaptığınız işe bir değer kazandırmanız gerekir.
Bir ‘entelektüel’, hangi alanda çalışırsa çalışsın, ister gazeteci – yazar olsun ister sanatçı, ister akademisyen olsun ister siyasetçi, çalıştığı alana “yeni bir vizyon” kazandırabiliyorsa, özgün bir duruş sergileyebiliyorsa, daha önce kimsenin söylemediği yeni şeyler söylüyorsa, işte o zaman o kişiye ‘aydın’ denir.”
“Aydın” ile “entelektüel” arasındaki özel ve derinlikli ayrımı bir önceki sohbetimizde anlaşılır bir şekilde izah ettiğimiz kanaatindeyim. Bugünkü sohbetimizde ise, “Aydın kimdir, kime denir?”, “Bir entelektüelin aynı zamanda aydın olarak kabul edilebilmesi için hangi özelliklere sahip olması gerekir?”, sadece buraya odaklanacağız.
Bir “entelektüel”in aynı zamanda “aydın” vasfını kazanabilmesi için, şu özelliklere haiz olması gerekir:
1 – Yaptığı iş, kendisine bir değer kazandırmıştır (entelektüel); bunun yanında, kendisinin de yaptığı işe bir değer kazandırması gerekir (aydın).
2 – Meşgul olduğu alanda, kafa yorduğu konuda yeni çizgi oluşturmalıdır; topluma yeni bir ufuk kazandırmalıdır; düşün hayatına farklı ve orijinal bir renk katmalıdır.
3 – Daha önceki hiçbir şeyin devamı olmamalı, kendisi “yeni bir ekol”başlatmalıdır.
Her ülkede belli başlı siyasî ekoller, belli bir düşünceyi temsil eden gruplar vardır. Bunlar hem savundukları fikrî toplumda yaymaya ve hatta egemen kılmaya çalışırlar, hem de bunu yaparken – savundukları düşüncenin en doğru olduğuna inandıkları için – ülkesine ve milletine faydalı bireyler olmaya çabaladıklarını düşünmektedirler. Bu gayet tabiî bir durumdur. Zira hiç kimse, doğru olduğuna imân etmediği bir düşünceyi savunmaz, yaymaya çalışmaz.
Türkiye’de Solculuk, İslamcılık, Türk millîyetçiliği, Kürt millîyetçiliği, Liberalizm gibi belli başlı siyasî akımlar var. Elbette adını zikrettiğimiz akımların her birinin de en mutedilinden en radikaline çeşitli varyantları bulunuyor. Ayrıca adlarını zikretmediğimiz siyasî akımlar da mevcut.
Siyasî ve fikrî akımlar, aksiyoner olduğu coğrafyada topluma yeni bireyler, değerler kazandırır. Bunlar, o akımın yarattığı entelijansiyadır. Türkiye’de de, Solcu entelektüeller vardır, İslamcı entelektüeller vardır, Türk veya Kürt millîyetçisi, hatta Ermenî ve Arap millîyetçisi entelektüeller vardır, Liberal entelektüeller vardır. Peki ama bunların acaba ne kadarı aydındır?
Türkiye’de fikrî alanda çalışma yapan ve her biri farklı bir siyasî akımın savunuculuğunu yapan yazarlar, gazeteciler, akademisyenler, edebiyatçılar, şairler, sanatçılar, aslında ait oldukları camiânın söylemlerini, öteden beri söyleyegeldiklerini tekrarlamaktan öteye gitmiyorlar.
Ali Şeriatî derdi ki; “Kendi kendisini yetiştirenler, eskilerin söyledikleriyle geviş getirmezler.”
Örneğin bir İslamcı yazar, İslamî camiânın veya diğer İslamcı yazarların söylediklerinden farklı olarak ne söylüyor? Hiçbir şey… İster iktidar yanlısı olsun ister iktidara muhalif, ister “yandaş” olsun ister “yoldaş”, ister “devletçi” olsun ister “devrimci”, ister bütün gün can havliyle AK Parti’yi savunsun ister sabahtan akşama kadar AK Parti’ye çatsın, bugünkü İslamcı yazarların / gazetecilerin yaptıkları tek şey, Ali Şeriatî’nin o nefis ifadesiyle, “eskilerin söyledikleriyle geviş getirmek”tir.
Aynı şekilde bir Kürt yazar, Kürdistanî cenahın veya diğer millî kimlikli Kürt yazarların söylediklerinden farklı olarak ne söylüyor? Hiçbir şey… İster dîndar olsun ister seküler, ister Sol cenahtan yetişme olsun ister Sağ cenahtan ister İslamî cenahtan, ister Kürdistan’da yaşasın ister Türkiye’nin batısında ister Avrupa ülkelerinde, bugünkü Kürt millîyetçisi yazarların / gazetecilerin yaptıkları tek şey,“eskilerin söyledikleriyle geviş getirmek”tir.
Aynı durum Solcu yazarlar için de geçerli. Hatta onların durumu daha bir kötü, daha bir acınası. Çünkü hakikaten, hiç ama hiçbir şey üretmiyorlar, üretemiyorlar. Sağdan soldan öğrendikleri şeylerle, Batılı birkaç yazardan aşırdıkları terimlerle arz-ı endam ediyorlar ve o terimlerden başka hiçbir terminolojileri yok. Fakat nasıl ki, dîndar bir insan artık ahlâka ihtiyaç duymayacağına inanıyorsa, “dîndar” olmakla otomatikmen “ahlâklı” olduğunu zannediyorsa, Türkiye’deki Solcu yazarlar ve akademisyenler aynen bu tıynettedirler; Solcu oldukları için artık aydınlanmaya ihtiyaç duymayacaklarına inanıyorlar, “Solcu yazar”, “Solcu akademisyen” olmakla otomatikmen “aydın” olduklarını zannediyorlar.
Bilinen ve varsayılan genel kanının aksine, Türkiye’deki Solcu yazarlar / gazeteciler ve akademisyenler, en fazla “eskilerin söyledikleriyle geviş getiren” kesimdir. İslamcı entelektüeller ve Kürt millîyetçisi entelektüeller “eskilerin söyledikleriyle geviş getirirken”, hiç olmazsa yaşadıkları çağın koşullarından ve ülke gerçeklerinden bazı baharatları da karıştırıp öyle getiriyorlar gevişlerini. Ancak Solcu entelektüeller onu dahi yapmıyorlar, eskilerin söylediklerini aynı baharatlarla gevişliyorlar.
Yeni evet, bütün bu İslamcı, Solcu, Türk millîyetçisi, Kürt millîyetçisi yazarlar ve akademisyenler, yaptıkları iş onlara bir değer kazandırmıştır (entelektüel), ve fakat kendileri yaptıkları işe bir değer kazandırmamıştır (aydın).
İslamcı oldukları için, Sosyalist oldukları için, Türk millîyetçisi oldukları için, Kürt millîyetçisi oldukları için, bir değer kazanmışlardır: “Dâvâ adamı”.
Yazar oldukları için, gazeteci oldukları için, sanatçı oldukları için, edebiyatçı oldukları için, akademisyen oldukları için, bir değer kazanmışlardır: “Entelektüel”.
Eğer kendileri de onlara bir değer kazandırmış olsalardı, o zaman şu vasfı da kazanmış olurdular: “Aydın”.
Peki onlar, kendilerine değer kazandıran şeylere değer kazandırmışlar mıdır? Hayır! Öyleyse nasıl oluyor da “Aydın” olarak nitelendiriliyorlar? Onlar aydın değildirler, çünkü onlar kendilerine değer kazandıran siyasî ve fikrî akıma hiçbir değer kazandırmamışlardır. Başarılı olabilirler, bilgili ve kültürlü de olabilirler, hatta kalemleri güçlü ve üslûpları etkileyici de olabilir, ancak bu, onların sadece “eskilerin söyledikleriyle geviş getirdikleri” gerçeğini değiştirmez. Neticede ne kadar tahsilli, akademik donanımlı, kalemleri kuvvetli olurlarsa olsunlar, ait oldukları camiâya hiçbir şekilde yeni bir vizyon kazandırmıyorlar, hiçbir şekilde, savundukları fikrî akıma yeni bir bakış açısı kazandıracak “yeni şeyler” söylemiyorlar.
Onlar savundukları fikrî akımlar ve iştiğal ettikleri meslekler sayesinde değer kazanıyorlar, velâkin kendileri onlara bir değer kazandırmıyorlar. Oysa “Aydın” vasfını alabilmek ve bu sıfatı gerçekten hakketmek için, bunu başarabilmek gerekir.
İslamcı, Sosyalist ve Kürt millîyetçisi yazarlar, kendilerine “dâvâ adamı” değerini kazandıran İslamî düşünceye, Sosyalist düşünceye ve Kürdistanî düşünceye yeni bir vizyon, yeni bir bakış açısı kazandırabiliyorlar mı? Hayır… Peki nasıl olur da piyasada“İslamcı aydın”, “Sosyalist aydın”, “Kürt aydını” gibi sıfatlarla arz-ı endam ediyorlar?
Oysa “aydın” sıfatını alabilmesi için, onun da savunduğu akıma bir değer kazandırması gerekir.
Aynı şekilde, İslamcı, Sosyalist ve Kürt millîyetçisi yazarlar, gazeteciler, sanatçılar, edebiyatçılar, akademisyenler, kendilerine “entelektüel” değerini kazandıran yazarlığa, gazeteciliğe, sanatçılığa, edebiyatçılığa, akademisyenliğe yeni bir misyon, farklı bir çizgi kazandırabiliyorlar mı? Hayır… Peki nasıl olur da piyasada “Aydınlar”sıfatıyla arz-ı endam ediyorlar?
Oysa “aydın” sıfatını alabilmesi için, onun da ifâ ettiği mesleğe bir değer kazandırması gerekir.
Zirâ “aydın”, kazanarak elde edilen değil, kazandırarak elde edilen bir sıfattır.Aydın, değer kazanan değil, değer kazandırandır.
“Entelektüel olmak”, yaptığınız işin size kazandırdığı bir değerdir. “Aydın olmak” için ise tam tersi, sizin yaptığınız işe bir değer kazandırmanız gerekir.
Bir “entelektüel”, hangi alanda çalışırsa çalışsın, ister gazeteci – yazar olsun ister sanatçı, ister akademisyen olsun ister siyasetçi, hangi siyasî ve fikrî akımın temsilcisi olursa olsun, ister İslamcı olsun ister Sosyalist ister Kürt millîyetçisi, çalıştığı alana “yeni bir vizyon” kazandırabiliyorsa, özgün bir duruş sergileyebiliyorsa, daha önce kimsenin söylemediği yeni şeyler söylüyorsa, işte o zaman o kişiye “aydın” denir.
Bugün piyasada “İslamcı aydın” sıfatıyla arz-ı endam eden (Türkiye için konuşuyoruz) pekçok kişinin “aydın” olmakla uzaktan – yakından bir ilgisi yoktur. Çünkü bunların yaptıkları tek şey, “eskilerin söyledikleriyle geviş getirmek”tir, yaptıkları iş popülizmdir, daha önce 300 defa, 500 defa, 1500 defa söylenmiş olan şeyleri papağan gibi tekrarlamaktır. Bunlara “İslamcı aydınlar” sıfatından ziyade“Papağanlar” sıfatı daha çok yakışır kanaatindeyim. Çoğu da kişiliksiz, yaşadıkları mahallede kendi kapı komşuları tarafından bile adam yerine konulmayan ve tiksinilen tiplerdir. “Papağan” olmaktan öteye bir özelliği yok ama piyasada “İslamcı aydın”sıfatıyla arz-ı endam ediyor.
Bugün piyasada “Kürt aydını” sıfatıyla arz-ı endam eden (Kuzey Kürdistan için konuşuyoruz) pekçok kişinin “aydın” olmakla uzaktan – yakından bir ilgisi yoktur. Çünkü bunların yaptıkları tek şey, Türk devletine hatta Türkler’e küfür etmek, kendini tatmin için slogan atmaktır. Bunlara “Kürt aydınları” sıfatından ziyade “Küfürbazlar”sıfatı daha çok yakışır kanaatindeyim. Çoğu da kişiliksiz, en temel ahlâkî hasletleri bile üzerinde taşımayan, gerçek yaşamında başarısız, çevresinde sevilmeyen şahsiyetsiz tiplerdir. Düşünün ki, kahvede okey oynayan adamlardan ve sokaktaki çocuklardan bile işitemeyeceğiniz küfür ve hakaretleri, bunların yazdıkları yazılarda görebilirsiniz. Bu derece ahlâksız ve şahsiyetsiz tiplerdirler! “Küfürbaz” olmaktan öteye bir özelliği yok ama piyasada “Kürt aydını” sıfatıyla arz-ı endam ediyor.
Evet, dedik ki, İslam dünyasının 20. yy’da yetiştirdiği en büyük aydın ve düşünürlerden biri olan Dr. Ali Şeriatî (1933 – 77), ismi de “Aydın” olan kitabında,“aydın” ile “entelektüel”in aynı şey olmadığını belirtir ve aralarında ince bir çizgi çizer. Şeriatî’ye göre Batı orjinli “entelektüel” kelimesi, Doğu’da kullanılan “aydın”veya Farsça karşılığıyla “ruşenfikr” (Kürtçe’de “rewşen”) tanımlamasını tam olarak karşılamamaktadır.
Aydın olmak, entelektüel olmanın bir üst aşamasıdır. Her aydın aynı zamanda entelektüeldir, ancak her entelektüel aydın değildir.
Ali Şeriatî, yazarlar, gazeteciler, şairler, ressamlar, müzisyenler, sanatçılar, heykeltraşlar, karikatüristler, dîn ulemâsı, imamlar, papazlar, hahamlar, sinema sanatçıları, yönetmenler, öğretmenler, öğretim üyeleri, akademisyenler, profesörler, doktorlar, avukatlar, bunların tamamı için kullanılan “entelijansiya” sınıfının içinden bir grubu çıkarıp onlardan ayırmış, bunları “aydın” olarak isimlendirmiştir. Yaparken de, şu kıstasa göre yapmıştır: Kendisi de yaptığı işe bir değer katıyorsa.
İmdi, râhmetli Ali Şeriatî’nin yükselttiği çıtayı biz daha da yükseğe çıkarmak istiyoruz. Nasıl ki Şeriatî “entelijansiya” sınıfı içinden özel bir grubu ordan çıkarıp daha da yüksek bir konuma oturtarak “aydın” demişse, biz de o yükseğe çıkartılmış“aydınlar” sınıfı içinden özel bir grubu ordan çıkarıp daha da yüksek bir konuma oturtacağız. Bunlara da “aydınlanmış aydın” ismini vereceğiz. Bunu ilk kez biz yapacağız ve bunu da ilk kez bu sohbetlerimizde yapacağız.
Aydının kendisi aydınlanmaya gereksinim duymaz mı? Toplumu aydınlatan kesim olarak aydınların kendisi de aydınlanmaya muhtaç değil mi? Bunu gündemleştireceğiz.
Batılı düşünürler “aydınlanan” kişilere “entelektüel”, Ali Şeriatî “aydınlatan”kişilere “aydın” diyor. Biz ise “hem aydınlatan hem aydınlanan” ve önceki her iki gruptan da daha üstün olan bir duruma işaret edeceğiz. Bunlara da “aydınlanmış aydın” sıfatını vereceğiz.
“Entelektüeller” içinden “aydınlar” sınıfını çıkarıp daha yükseğe oturtmak için, Ali Şeriatî’nin kıstası şuydu: “Kendisi de değer katıyorsa.”
“Aydınlar” içinden “aydınlanmış aydınlar” sınıfını çıkarıp daha yükseğe oturtmak için, bizim elimizdeki kıstas ise şudur: “Erdemli olmak.”
Zirâ…
“Entelektüel” olmak için “düşünebilme yetisi” lazımdır, “aydın” olmak için“düşündürebilme yetisi” lazımdır, ancak “aydınlanmış aydın” olabilmek için lazım olan şey, çok daha başka bir şeydir: “Erdem”.
Erdem yoksa, tahsilin de düşüncenin de bir hayrı yoktur. Çünkü erdem ile beslenmeyen tahsil ve düşünce, karanlığa hizmet eder. Karanlığa hizmet edene de “aydın” denemez.
Bir sonraki sohbetimizde bu konuyu konuşacağız siz sevgili gönüldaşlarımızla.
Sözlerimizin başı da sonu da Allah-û Teâlâ’ya hamddır. Gerçek erdem ve mârifet, ancak O’nun katındadır.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Fenike Kızı Yelizabel
12.11.2018 - Kürtler Ne Oy Verdi?
25.04.2017 - Devlet % 51 – Millet % 49
19.04.2017 - Darbelerin panzehiri demokrasidir
25.07.2016 - Avrupa Kupası’nı Bir Kürt Hangi Duygularla İzler?
22.06.2016 - Avrupa Kupası’na da ‘kan testi’ ister misiniz?
10.06.2016 - Dürümlü (Bakavs)
23.05.2016 - Erdem, Faile Değil Fiile Bakarak Tavır Belirlemektir
21.04.2016 - Türkiye Myanmar’laşıyor mu?
18.04.2016 - Cahiliye Toplumunda Erdemli Kalabilmek
15.04.2016
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
faruk tuncay
Bu yazıyı Avrupa dillerinden birine çevirip o dilde yazan bir liberale okutun ve okumuş olduğu yazarın politik görüşünün ne olabileceği konusundaki tahminini sorun. stalinzmle şeriatçılık arasında gidip geliyor derse de sakın şaşırmayın.
mehmet ali tatlıcıoğlu
beyefendi 5 genç öldürüldü polis şiddetiyle kıyasladığınız sivil şiddette kaç kişi öldü?ve tabiki son cümlenizdeki şımarık nitelemesi niyetinizi ortaya koymaktadır.akp karşıtlığı nasıl bazı insanların gözlerini kör etmişse sizi de askeri vesayet geriletildi tantanı kör etmiş.yazık..el insah yahu..çocuğu sokak ortasında döve döve öldürdüler.aynı şeyler mi bunlar..
Ad Soyad Giriniz...
gençlerin öldürülmesine insanalrın tepki göstermesi hem vicdan hem de sizim deyiminizle sayın bilge nefsi müdafaya girmez mi?düvüle dövüle öldürüldüler..ve faiiller hala görev başındalar atilla bey..yeter artık..