İbrahim SEDİYANİ
“Biz kaybettik ama onlar kazanmadı.”
Aliya İzzetbegoviç
Çok partili hayata geçtikten bu yanaki en adaletsiz ve “orantısız güç kullanımlı” seçimi geride bıraktık.
Bir yandan devletin bütün imkânlarını kullanan, hatta devletin kendisi olan, devletin okullarını, mâhkemelerini, silâhlı gücünü, helikopterlerini, tüm resmî kurumlarını, bütün medya ağını, televizyon ve gazetelerini, devlet hazinesindeki parayı, devletin tüm imkânlarını kullanan, bunu yaparken de her türlü zorbalığı, hukuksuzluğu, çirkinliği, yalan ve iftirayı, baskı ve tehdidi yapmaktan imtina etmeyen ve tüm bunları kendisi için bir hak olarak gören EVET cephesi, diğer yandan da elindeki kısıtlı imkânları dahi zorbalıkla elinden alınmış, siyasetçileri cezaevine atılarak susturulmuş, aydınlarına ve yazarlarına kelepçeler takılarak kalemleri kırılmış, akademisyenleri “hain” ilan edilmiş, çalışma yürütecek sivil toplum dernekleri kapatılmış veya kayyım atanarak hukuksuzca ele geçirilmiş, gazete ve televizyonları kapatılmış, seçim çalışması yapacak kitlesinin meydanlarda saldırı ve linçlere maruz kaldığı, tercihini açıkça dile getirenlerin işten ve meslekten atıldığı, kapısına polislerin dayandığı, sosyal medya hesabında bile tercihini açıkça belli etmekten korkan, ürken, sırf demokratik tercihleri – devlet tarafından önlerine konan tercihlerden biri olduğu halde – nedeniyle “terörist”, “vatan haini” ilan edilen HAYIR cephesi…
Bütün bu adaletsiz ve “orantısız güç kullanımlı” seçimin bir de aynı devlet tarafından yürürlüğe konmuş Olağanüstü Hal (OHAL) şartlarında yapıldığını düşünün.
Kalbinde biraz olsun Allah korkusu taşıyan hiçbir Müslüman, hiçbir vicdanlı insan, hiçbir aydın ve erdemli insan, hele hele mayası Anadolu toprağıyla yoğrulmuş hiçbir insan, böyle bir adaletsizliği ve zorbalığı kabul etmez. Edemez. Ama demek ki herşeyin kirlendiği bu dünyada, dîn ve inançların dahi kirlenebildiği bir dünyada, Anadolu toprağının da mayası bozulmuş ki, bu kadar insan bunu kabullenebiliyor, bu adaletsizliği ve zorbalığı vicdanında içselleştirebiliyor.
Bir masada iki insanı karşılıklı oturtun, her birinin önüne bir tabak çorba koyun. Birine kepçe verin, birine çay kaşığı. Ve “hadi bakalım, kim daha çabuk bitirecek önündeki çorbayı” deyin. Adil mi? Bir boks maçında boksörlerden birinin ellerini arkadan bağlayın ve ringe çıkarın. Siz onun ağzına burnuna istediğiniz kadar yumruk vurun ama onun elleri arkadan bağlı olduğu için karşılık veremiyor. Eşit mi? Bir kaleciyi kale direğine bağlayın ve ona penaltı çekin. Hak mı?
Bütün devlet imkânlarını kullanarak ve onca baskıya, zorbalığa rağmen ancak % 1’lik fark sağlayabildiler. Onu da hakkıyla değil, çalarak, çırparak, kırsal kesimlerde köylüleri tehdit ederek, oy pusulalarıyla oynayarak elde edebildiler. Utanmadan buna da “zafer” diyorlar, “zaferlerini” kutluyorlar.
Allah şahîd; hakkıyla kazansalar, hırsızlık pislik yapmadan gerçekten kazansalar, % 50, 01 dahi olsa gönülden tebrik ederim. Ama yok! Şaibe ile dolu bir seçim.
Bir de utanmadan, hiçbir edep ve hâyâ duygusu taşımadan çıkıp “Sonuca saygı göstermelisiniz” diyorlar. Neye saygı duyacağım? Hırsıza yaptığı hırsızlık için mi saygı göstereceğim? Benim hakkımı çalana, oyumu, emeğimi çalana “Helâl olsun sana! Demek sen benden daha zeki ve beceriklisin” deyip tebrik mi edeceğim?
Bu fakiri yakından tanıyanlar bilirler; bilmeyenler için de Allah-û Teâlâ adına, inandığım Dîn adına, inandığım ve savunduğum tüm değerler adına, namusum ve şerefim üzerine, çocuklarım üzerine yemin ederek söylüyorum: Bu referandumu şayet hakkıyla kazansaydılar, oylarımızı çalmadan, hırsızlık pislik yapmadan gerçekten kazansaydılar, % 50, 01 dahi olsa çıkıp gönülden tebrik ederdim. Mertçe, yiğitçe çıkıp tebrik ederdim. Ama yok! Hırsızlıkla, usûlsüzlükle, her türlü pislikle, azîz milletimizin onurlu zaferini çaldılar, gaspettiler. Gözümüzün önünde yaptılar, kameralara çekilmiş, videoları bulunduğu halde tınmıyorlar, takmıyorlar!
Referandumu HAYIR oyları kazandı. Adımın İbrahim olduğuna ne kadar eminsem, buna da o kadar eminim. Zaferimizi çaldılar, açık açık çaldılar.
Bunlar iddiâ değil; yaptıkları usulsüzlük, oy çalmalar, çekilmiş videolarıyla ortada.Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’nun oynadığı tiyatro da ortada.
Bu durumu vicdanlarına yedirebiliyorlarsa, yapacak birşey yok.
Bosna’nın efsanevî bilge lideri, erdemli insan Aliya İzzetbegoviç (rh. a.), Sırp “çetnik”lerin her türlü zorbalığı ve savaş suçunu işlediği savaştan sonra, “Biz kaybettik ama onlar kazanmadı” demişti.
Bu aynı sözü söylemek, en çok bugün anlam kazanıyor: “Biz kaybettik ama onlar kazanmadı.”
* * *
YSK tarafından açıklanan resmî sonuçlara göre, Referandum’da EVET oyları % 51, HAYIR oyları % 49.
“Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi”ni getiren 18 maddelik yeni anayasa değişikliğini onaylamak için sandık başına giden seçmenler, Türkiye genelinde kurulan167 bin 140 sandıkta oylarını kullandı. Yurt içinde katılımın % 87, 28 olduğu belirtildi.
Açıklanan sonuçlara göre seçmenlerin % 51, 21’i EVET oyu kullanırken, % 48, 79’u da HAYIR yönünde tercihlerini kullandılar. Buna göre 24 milyon 326 bin 251 kişiEVET oyu kullanırken, 23 milyon 173 bin 124 kişi de HAYIR oyu verdi. Kullanılan oyların 849 bin 447’si ise geçersiz oldu.
Seçimi kılpayı da olsa EVET cephesi önde tamamlarken, İstanbul, Ankara, İzmirve Diyarbakır gibi bütün önemli merkezlerde seçimi HAYIR cephesi kazandı.
Sözün başında dikkat çektiğim bunca şaibe, hırsızlık ve zorbalıktan bağımsız olarak, açıklanan resmî sonuçlara göre seçimi ve sonuçlarını analiz etmek gerekirse, şunları söylemek mümkün:
Seçimin tek galibi CHP’dir.
AK Parti oy kaybetmiş, HDP oy kaybetmiş, MHP oy kaybetmiş; bunlar çok açık.Oyunu yükselten tek parti CHP.
“Bunu nasıl tespit edebildin?” diye sorabilirsiniz. Halbuki çok basittir tespiti. 4 siyasî partinin 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde hangi ilden ne oranda oy aldıkları belli. Referandum’da hangi iki partinin EVET, hangi iki partinin HAYIR cephesini oluşturduğu da belli. 16 Nisan 2017 Referandumu’ndaki EVET – HAYIR oy dağılımına her il için tek tek bakıp incelerseniz, hangi partilerin düşüş yaşadığını ve hangi partinin yükselişe geçtiğini rahatlıkla anlayabilirsiniz.
İlk önce AK Parti, HDP ve MHP’yi değerlendireceğim. Seçimin galibi olduğu için CHP’yi en sona bırakıyorum.
AK Parti, 7 Haziran’dan bile daha sert bir tokat yemiş gibi görünüyor. 30 büyükşehirin 17’sini kaybetmişsin, ötesi var mı? Türkiye’nin en büyük 3 vilayetini kaybetmişsin. Bunun bir referandum değil de yerel seçim olduğunu düşünün: AK Parti, İstanbul, Ankara ve İzmir’i CHP’ye kaptırıyor. Bu bir belediye başkanlığı seçimi olsaydı ve sadece AK Parti ile CHP yarışsaydı, demek ki İstanbul, Ankara ve İzmir’in üçünü de CHP kazanmıştı.
AK Parti + MHP olarak oyları hesapladığınızda, bu iki partinin referandumda aldığı toplam oy oranı, 1 Kasım’da aldıkları toplam oy oranının dahi % 10 gerisinde.
Özellikle Kürt illerindeki köylerde ve kırsal bölgelerinde jandarma ve muhtarların EVET yönünde oy kullanmaları için köylülere baskılarını, tehditlerini (hepsi tanıklı, belgeli) hesaba katarsanız, bir de ülke genelinde çalınan, değiştirilen oyları (bunlar da tanıklı ve belgeli, videoları dahi var) sayarsanız, seçimin asıl kaybedeninin AK Parti olduğunu anlamak zor olmaz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın seçimden sonra konuşma yaparlarken, yüzlerindeki o “mağlup sayılır bu yolda galip” ifadelerden de rahatlıkla okunabiliyordu bu.
Türkiye seçim haritasına bakıldığında, AK Parti’nin ülke haritasının tamamen içine kapandığı anlaşılıyor. Bir şehirli hareket olarak doğan parti, tamamen taşra hareketi olmaya doğru evriliyor.
Özellikle demokratikleşme yönünde adımlar attığı, AB üyeliği hedefinde yürüdüğü ve toplumun tüm kesimlerini kucakladığı 2002 – 10 yılları arasındaki süreçte (ki bizim de desteklediğimiz süreçti), AK Parti bilhassa şehirli toplumdan ve toplumun elit, entelektüel kesiminden oy alıyordu. Bu durum yüzseksen derece tersine dönmüş görünüyor.
Bunlar partinin keyfiyet (nicelik) yönündeki kayıpları. Kemiyet (nitelik) yönündeki kayıpları ise daha büyük.
HDP açısından sonuçları değerlendirmek ise biraz daha güç. Çünkü veriler, net bir değerlendirme yapma imkânı tanımıyor.
Öncelikle, başta eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere milletvekillerinin yarısının cezaevinde olması, çalışma yürütecek bir teşkilâtlarının neredeyse bırakılmamış olması, belediyelerine kayyım atanması gibi olumsuzluklara karşılık referandumda aldıkları oy oranı çok iyi, ancak bu, HDP oylarında da bariz bir düşüş yaşandığı gerçeğini değiştirmiyor.
HDP oylarındaki düşüş, esasında 1 Kasım seçimlerinde başlayan bir süreç ve bu devam ediyor. Bunda en büyük etkenin, Kürt halkının “hendek siyaseti”ne (“çukur siyaseti” demek daha doğru sanırım) duyduğu tepki olduğunu düşünüyorum. “Çukur siyaseti”nin sebep olduğu yıkım ve felâketten, binlerce ölüm ve acıdan yalnızca devleti / hükûmeti sorumlu tutmak, suçu sadece devletin üstüne yıkmak, Kürt halkını aptal yerine koymaktır ve PKK / HDP bunu hep yapıyor.
Kürt seçmenlerde bir de BOYKOT çevreleri bulunuyordu. Bu çevreler her ne kadar ciddî bir oy potansiyeline tekabül etmiyorduysa da, referandumu EVET cephesinin yalnızca 1 milyon oy farkla kazanmış olması nedeniyle, boykotçuların da sonuca direk etki ettikleri ve bu vebâlden sorumlu oldukları rahatlıkla söylenebilir. Sebebiyet verdikleri neticenin vicdanî muhasebesini kendileri yaparlar artık.
MHP oyları ise ancak bir mizah yazısının konusu olabilir ancak, yine de iki kelam etmekte fayda var.
MHP seçmeni, sanki Mart 2014 Yerel Seçimleri’ndeki Cemaat seçmeni gibi. Sanki bir tane bile üyeleri yok memlekette. Sıfır etki!
Nasreddîn Hoca (rh. a.) diyordu ya, “Bahçeli buysa püskevit nerde, püskevit buysa Bahçeli nerde?”
MHP ile ilgili olarak, mizah konusu olmayacak ve ciddî bir biçimde söylenebilecek tek sonuç şudur: MHP kitlesi Devlet Bahçeli’nin değil, Meral Akşener’in peşinden gitmiştir. Bahçeli partinin lideri olabilir ama parti kitlesinin lideri Akşener’dir. Bu gerçek çok açık bir biçimde ortada.
Ayrıca bir konuda hakkını teslim etmek gerekir ki, Meral Hanım referandum sürecinde çok iyi bir çalışma yürütmüştür. Ciddiyetini ve parti tabanındaki saygınlığını arttırmıştır. Devlet Bey ise sadece alay konusu olmuştur. Kendi kendini bitirmiştir.
Gelelim, seçimin tek galibi olan CHP’ye…
16 Nisan öncesinden başlayarak, CHP çok müsbet bir rüzgâr yakalamış ve oldukça başarılı bir seçim çalışması yürütmüştür.
CHP yalnızca seçimde kazandığı yüksek oy oranıyla değil, üç önemli nedenden ötürü bu seçimin asıl galibidir:
1 – Uzun bir zamandan beri CHP ilk kez tüm muhalif renklerin buluşma adresi olmuş, muhalefet kanadının çekim merkezi olmuştur.
Bunu 7 Haziran’da HDP başarmıştı. 7 Haziran’da HDP tüm muhalif renklerin – yalnızca Kürtler arasında değil, bütün Türkiye genelinde – buluşma adresi olmuş, tarihinde görmediği ve bir daha da zor göreceği çok yüksek bir oy oranı yakalamıştı. 16 Nisan’da ise muhalefet kanadının çekim merkezi CHP idi.
CHP bu seçimde öyle bir rüzgâr yakaladı ki, bu rüzgârı 2. büyük parti olduğu genel seçimlerde dahi yakalayamamıştı. CHP şayet 16 Nisan’da yakaladığı bu rüzgârı herhangi bir genel seçimde yakalamış olsa, iktidar olması işten bile değildir.
Doğrudur ki, bu seçimde pekçok farklı kanat ve çevre HAYIR bloğunu teşkil ediyordu. Velâkin HAYIR bloğunun nabzını tutan, buna merkezlik ve öncülük eden adres, CHP idi. CHP uzun yıllar sonra ilk kez gerçek bir muhalefet hareketi olduğunu gösterdi.
2 – CHP, genelde sadece kendi parti tabanını peşinden sürükleyen ve yalnız onlardan destek gören bir hareket. Kendi parti tabanı olmayan Solcular’dan dahi destek göremiyordu. Bu seçimde CHP ilk kez bunu aştı. İlk kez CHP, kendi parti tabanından olmayan kitlelerin, hatta tamamen farklı bir çizgiden olan Solcular’ın, Liberaller’in ve hatta İslamcılar’ın ve Kürtler’in desteğini aldı.
Bu, partinin son 50 yıllık tarihinde yaşamadığı bir durum. Bir nevî CHP, ilk kez kendi gölgesinin üstünden atlamayı başardı.
Bunu Türkiye’de çok az parti başarabiliyor. 2007 ve 2010’da AK Parti başarmıştı. 2015’te HDP başarmıştı. 2017’de ise CHP başardı.
Bunda CHP ve yönetiminin kullandığı yapıcı dilin, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan yaklaşımının etkisi, hiç kuşkusuz birinci derecede etki eden faktör olduğunu söyleyebiliriz. (Nacizane tavsiyem; bu yapıcı dilin ve kucaklayıcı yaklaşımın devam etmesi ve partinin kalıcı kimliği haline dönüşmesi)
Ancak bunu yapmaya çalışan her parti gibi CHP de bazı sıkıntılar yaşamadı değil. Çünkü her partinin / camiânın içinde statükocular / bağnazlar vardır. Fosilleşmiş beyinler, “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” kafalar, CHP’de vardır. Tıpkı AK Parti, HDP, MHP ve Saadet’te de olduğu gibi. Her partide / camiâda bu fosiller, bağnazlar vardır ve onları aşmak zaman ve emek ister.
CHP içinde de bu tür fosilleşmiş birkaç kafanın seçim sürecinde yer yer ortaya koyduğu ırkçı – kafatasçı, kiminin “Kürt düşmanlığı” kiminin “İslam düşmanlığı”söylemleri parti içinde de yüz bulmadı ve rahatsızlığa sebebiyet verdi. Bu ise olumlu bir durumdu. Tavsiyem odur ki, CHP’nin bu fosillerden tamamen kurtulması.
Bunlar fevrî çıkışlardı ve CHP’ye mal edilmemesi lazım. Bu haksızlık olur. CHP’nin bu seçim sürecinde kullandığı dil ve ortaya koyduğu kucaklayıcı yaklaşım, kanımca son derece müspetti.
HAYIR propagandasını tamamen “Kürt düşmanlığı” ve “Barzanî düşmanlığı”üzerinden yapan TV ve gazetelerin Kürtler’deki EVET oylarını 5 puan arttırdığını seçimden önce söylemiştim. Haklı çıktım. Bu durumun CHP de farkındaydı ve bu TV ve gazetelerden son derece rahatsızdı. Ancak bundan rahatsız olmak yetmez, hiç yetmez. CHP’nin bunlardan tamamen kurtulması gerekiyor. Çünkü her ne kadar öyle olmasa da, bunlar kamuoyunda CHP’nin “yayın organları” olarak görülüyorlar. Toplumda öyle bir algı var.
Şu bilinmeli ki, AK Parti’nin Doğu ve Güneydoğu illerinde aldığı yüksek oy oranının asıl sebebi, Hükûmet’in Kürdistan Hükûmeti’yle ve Sayın Mesud Barzanî ile kurduğu yakın, dostça ilişkidir.
Bugün uluslararası siyasî arenada ve devletlerarası hukukta resmî olarak tanınan, meşrû olarak kabul görmüş tek Kürt yapılanması olan, başta Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği olmak üzere, dünyadaki pekçok uluslararası kuruluş ve büyük devletler tarafından resmî olarak muhatap alınan yegâne Kürt devleti olan Kürdistan Federe Devleti’nin Türkiye’deki Kürt seçmenler nezdinde nasıl bir öneme haiz olduğunu anlayabilmek için, şunu bilmek gerekiyor: Türkiye’de Kürt Federe Devleti’yle dostça münasebetler kuran ve Sayın Barzanî’ye destek veren her siyasî parti, Türkiye’deki Kürt seçmenlerin güvenini kazanır. Politik duruşu ve rengi ne olursa olsun, Kürtler o partiye güvenirler. CHP’nin – ve diğer siyasî partilerin de – bu gerçeği iyi okuması gerekiyor.
3 – Bunun 16 Nisan’daki meyveleri. Yani CHP’nin seçimde aldığı veya HAYIR seçeneğine kazandırdığı yüksek oy oranı.
Oyunu yükselten tek parti CHP’dir.
AK Parti oy kaybetmiş, HDP oy kaybetmiş, MHP oy kaybetmiş; bunlar çok açık. Ve fakat CHP oylarını yükseltmiştir. Bunun için başta Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP yönetimini hakikaten tebrik etmek gerekir.
İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana gibi bütün önemli merkezleri CHP kazanmıştır.
* * *
Bundan sonra – hiç kuşku yok ki – Türkiye için yeni bir dönem başlıyor.
Bizi neler beklediğini yaşadıkça göreceğiz. Ancak gelecek olanı tahmin etmek de zor değil.
16 Nisan’da gerçekleştirilen Referandum’un öncesi ve sonuçlarının bize gösterdikleri bunlar. Yapılacak analizler de aşağı yukarı bu minvalde olacaktır.
Elbette her olaydan ve sonuçtan çıkartılması gereken dersler de vardır. Bu dersleri alabilen ve kendini ıslah edebilen hareketler, geleceğe daha emin adımlarla yürüyecektir.
İlkeleri ışığında yürüyen insanlar / çevreler içinse, hayat daimâ devam etmektedir. Türkiye’nin ve dünyanın gidişatı ne yönde olursa olsun, bizim yönümüz hak, adalet vehürriyet yolunda olmaya devam edecektir.
“Erdemli bir toplum ve aydınlık bir ülke” yolunda verdiğimiz mücadeleyi – iktidar kim olursa olsun – sürdürmeye devam edeceğiz.
Birileri vatan topraklarını “babasının çiftliği” olarak görebilir, ancak bizler bu toprakları “çocuklarımızdan ödünç aldığımıza” inanıyoruz ve işte bu yüzden çocuklarımıza daha uygar bir ülke bırakmak için hak, adalet ve hürriyet mücadelemize hiç ara vermeden ve sendelemeden devam edeceğiz.
Kendimiz için değil, çocuklarımız için veriyoruz çünkü bu mücadeleyi.
Herşeyin en doğrusunu bilen Allah’tır. Gerçek bilgi ve hakikat, ancak O’nun katındadır.
SEDİYANİ HABER
17 NİSAN 2017
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2018
25.04.2017
19.04.2017
25.07.2016
22.06.2016
10.06.2016
23.05.2016
21.04.2016
18.04.2016
15.04.2016