İhsan DAĞI
Avrupa’sız da ekonomik kalkınma olur mu? Demokratikleşme AB olmadan da sürdürülebilir mi? Bu sorulara verilecek cevap, ilgisiz gibi görülse de Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerinde belirleyici bir rol oynuyor.
Elli yıllık Avrupa Birliği üyeliği sürecine baktığımızda bu iki konu Türkiye’nin sürece yüklediği anlamla tamamen örtüşür. Hem devletin AB projesinde hem de toplumun süreci desteğinde temel dinamiklerin başında üyeliğin getireceği ekonomik artı değer beklentisi son derece önemliydi. Zaman zaman bu beklentinin abartılı bir noktaya ulaştığı da görüldü. Üyelik ile yoksulluğun, işsizliğin ortadan kalkacağı bile sanıldı. Artık farklı bir toplum ve ekonomi var. Kimse refah ve kalkınma için AB üyeliğini beklemiyor. AB üyesi ülkeler derin bir ekonomik kriz yaşarken Türkiye ekonomik performansıyla ‘özel’ bir yerde duruyor. Malî göstergeleri sağlam, ekonomik kalkınması yüksek.
Son dönemde AB üyeliğine yönelik kamuoyu desteği ciddi düzeyde düştü. Bunda elli yıllık süreçte AB üyeliği ile ekonomik beklentiler arasında kurulan ilişkinin çökmesi muhtemelen etkili oldu. Toplumun önemli bir kısmı AB üyesi ülkeler ekonomik krizdeyken Türkiye’nin krizden uzakta büyümeye devam etmesiyle AB’ye ihtiyaçlarının kalmadığını düşünmeye başladılar. Bu arada Türkiye’nin AB üyesi ülkelerle ticarî ilişkilerinin oransal olarak son on yılda azalması dikkate değer bir durum. Her ne kadar doğrudan yabancı yatırımlar itibarıyla Avrupa’dan sermaye girişi azalmasa da Türkiye’nin ekonomik ve sosyal olarak bölge, Asya ve Afrika ülkelerine doğru daha da yakınlaştığı bir gerçek. Sonuçta halkın AB üyeliğinden ekonomik beklentisi artık yüksek değil. Dahası üyelik beklentisi çok düşük. Bu ikisi bağlantılı...
Baştaki ikinci soruya dönersek; AB üyeliği olmadan da Türkiye’nin demokratikleşme süreci devam eder mi? Üyelik sürecinden ‘demokrasi’ beklentisi daha çok 1980’lerin sonuna doğru gündeme geldi. Dönemin başbakanı Turgut Özal, “Yeni bir askerî darbe olsun istemiyorsak AB’ye üye olmalıyız.” deyivermişti. Üyelik ile demokratikleşme ve demokrasinin derinleştirilmesi arasında kurulan bu ilişki 1990’ların sonunda yeniden canlandı. Bu kez 28 Şubat sürecinin mağdurları askerin siyasete ve yargıya müdahalesine son verecek ‘aracı’ kuruluş ve süreç olarak AB’yi gördüler. Vesayet rejimine son veren reformlar AB üyeliği bağlamında meşrulaştırıldı, reforma direnen kesimler AB üzerinden etkisizleştirildi, en azından söylemsel düzeyde. O dönemlerde en sık duyduğumuz ifadelerden birisi, ‘önemli olan tam üyelik değil, sürecin kendisi’ydi.
Beklenti, sanırım kısmen gerçekleşti. Ardından AB süreci tıkanmaya başladı. Bunda AB çevrelerinin tereddütleri ve yarattığı engeller oldukça etkiliydi kuşkusuz. Yine de sürecin yavaşlaması ile bizde oluşmaya başlayan ‘artık AB’ye ihtiyacımız yok’ duygusu arasında bir ilişki olmalı. Mevcut durgunluk bununla alakalı. İlişkileri ‘kurtarma’ operasyonu gerektiği açık. Insight Turkey dergisinin dün Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda düzenlediği ‘AB ve Türkiye’nin yolları ayrılıyor mu?’ ana temalı yıllık toplantısında konuyu tartışan akademisyenlerin odaklandıkları nokta buydu. Toplantının açış konuşmasını yapan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Türkiye’nin reform sürecinde hâlâ Avrupa standartlarının yol gösterici rolünün altını çizdi. Ama aynı zamanda Avrupa’da ‘ilgili bir muhatap’ bulamadığından da yakındı.
Sonuçta iki tarafın da birbirlerine ihtiyacı var. Avrupa’dan ekonomi ve demokrasi konularında mucize katkılar görmeyebiliriz, ama kopmanın bize ne faydası olacak? [email protected]
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023