İhsan DAĞI
HDP dışında tüm muhalefet partileri her dış politika krizinde iktidarın arkasında sıralanıyor. Bu politikalarının doğruluğunu test etmek için kendilerine çok basit bir soru sormalarını öneriyorum: “İç siyasetin her alanında sürekli ve hayati hatalar yaptığı için eleştirdiğimiz bir iktidar dış politikada her şeyi nasıl doğru yapıyor olabilir?”
Dış politikanın bir ‘devlet politikası’ olduğu sanısı hala egemen geniş kesimlerde, özellikle de CHP’de. Yine şu basit soruları sorsalar kendilerine: “‘Tek adam’ rejimi diye eleştirdiğimiz bir yönetimin dış politikası bir ‘devlet politikası’ olabilir mi? Her şeye keyfi biçimde kendi başına karar veriyor iddiasıyla eleştirdiğimiz ‘tek adam’ dış politikada neden ‘tek başına’ karar vermekten kaçınsın?”
Dış politika-iç politika ilişkisinin, elbette, bu basit soruların ötesine giden karmaşık boyutları var. Bilinmeyen bir şey değil; dış politika, siyasetsizleştirme ile sonuçlanan bir ‘güvenlikleştirme’ alanı ve aracıdır. İktidar, herhangi bir konuyu ulusal egemenlik ve ulusal çıkar zeminine çekerek tüm kesimleri kendisi arkasına toplamayı amaçlar. Egemenlik, ulusal çıkar ve ulusal dava söylemiyle güvenlikleştirilen bir alanda artık siyaset yapılamaz, farklı bir fikir açıklanamaz. Tartışma kapatılmıştır iktidar tarafından.
Anlaşılması gereken, dış ve güvenlik politikalarının ulusal alanı düzenleyici bir ‘iktidar alanı ve aracı’ olduğu gerçeğidir. Dış politika sınıldığı gibi salt ulusal varlığın ve çıkarların savunulduğu bir ‘devlet politikası’ değildir. Özellikle otoriter rejimler, iç siyaset için araçsallaştırdığı dış politika üzerinden iktidarını pekiştirir, itaat kültürünü yaygınlaştırır, muhalifleri sindirme politikasını meşrulaştırırlar.
Sorun, güvenlik odaklı politik kültüre ve stratejizm denilen totolojik indirgemeciliğe teslim olmamaktır. Güvenlikçi kültüre teslimiyet, ülkenin taşıdığı stratejik önem saptamasıyla başlar, ülkenin dört yanının, topraklarında emeller besleyen düşman ülkelerle çevrili olduğu iddiasıyla devam eder.
Ülkeyi sarmalayan bu tehditler karşısında güçlü olunmalıdır. Dışa karşı güçlü olabilmenin yolu da iktidarı ve muhalefetiyle ‘ulusal birlik ve beraberlik’ten geçer. Farklılıklar içinde uzlaşılan ortak değerler etrafında bir birlikten ziyade farklılıkları güvenlikçi bir perspektiften eriten bir birliktir aranan. Sonuçta, iktidarın ‘dış’a karşı konumlanış biçimi ‘iç’i tanımlamaya ve denetlemeye başlar. Tanımlanan ve denetlenen, muhalefet dahil tüm toplumdur.
‘Ulusal güvenlik söylemi’nin en büyük özelliği ulusu homojenleştirici içeriği ve işlevidir. ‘Ülkenin bekası’ sorunu karşısında herkesin ‘aynı’laşması beklenir; ‘aynı’laşmayan işbirlikçi, ajan ve hatta hain olarak nitelenebilir. Bu konuda muhalif olanlar veya farklı bir pozisyon alanlar ‘ulusal dava’ya ihanet suçlamalarıyla sindirilebilir. Ülkenin dört yanını çevreleyen ve eşsiz jeo-politik konumuna sürekli göz diken düşmanlar varken demokrasi, özgürlük, çoğulculuk, hukuk devleti talepleri yersizdir. Sonuçta, ulusal güvenlik söylemi, güvenlikçi perspektifin meşrulaştırıldığı ve toplumsallaştırıldığı kaba bir denetim aracıdır.
İktidarlar, ulusal güvenlik üzerinden tanımladığı ulusal çıkar, stratejik konum, tehdit, düşman vs. söylemiyle içerdeki sivil ve siyasal gündemi ‘devletleştirme’ imkanına kavuşur. Ulusal çıkar, ulusal dava ve ulusal güvenlik gibi hegemonik söylemsel bir dille kurgulanan dış politika, iktidarlar için toplumu manipüle ederek statükoyu meşrulaştırma, pekiştirme ve muhalif sesleri susturmanın yolunu açar. ‘Dış’a karşı korkuların üretildiği, düşmanlıkların tahrik edilerek içeride ‘ulusal birlik’in iktidar etrafında kurulmaya çalışıldığı, yoksulluğun, haksızlığın, eşitsizliğin ‘dışarı’dan gelecek tehlikelere karşı meşrulaştırıldığı, en azından önemsizleştirildiği bir ‘fırsat kapısı’dır dış politika.
Bu kapıyı iktidarlar sık sık kullanır, kulanırlarken de hep ‘ulusal çıkar’dan söz eder. Nedir ulusal çıkar? Halkın yoksullaşması, çocuklarının ölmesi, iktidarın otoriterleşmesi, sorgulanamaz hale gelmesi olabilir mi, ‘ulusal’ çıkar? Eğer iktidarın her ‘ulusal çıkar’, ‘ulusal dava’ dediğine itaat edilir, alternatif ulusal çıkar tanımları yapılmaz, hedefleri konulmazsa, ülkede siyaset, yani farklı şeyler söyleme, yapma ve hayal etme imkanı biter.
İktidarların dış politika pratiğini ve bu pratiğin ulusal çıkar, dava, güvenlik gibi söylemsel araçlarını ‘tekel’inde tutması, ona sivil ve siyasal gündemi ‘devletleştirebilme’ imkanını zaten veriyor. Muhalefetin bu tutuma karşı eleştirel bir pozisyon almaması ülkede siyaset alanını tümüyle kapatır. Siyasetin yerini itaatin aldığı bir ‘depolitizasyon’ rejimi… Dış politika, halkı yükümlülükler altına sokan, bedel ödemeye mahkum eden bir pratiktir ve bu niteliğiyle de siyasetin ve müzakerenin dışında olamaz.
Dahası, güvenlikleştirilerek, siyasetten ve muhalefet etme imkanından arındırılan alan, dış politikadan başlayarak ülke hayatının tümünü yayılır. Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve çoğulculuk talepleri, güvenlikleştirilen bir rejimde anlamsız ve imkansız hale gelir. Muhalefet, iddialarının aksine, bu taleplerinden vazgeçmişse her dış politika krizinde sorgusuz sualsiz iktidarın yanında durmaya devam etmelidir.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023