İlhami IŞIK
Ne kadar ‘’gelip geçici’’ varlıklar olduğumuzu hiçbir şey ölümlülüğümüzden daha iyi anlatamaz. İnsanlar elma sepetindeki kurtçuktur; şahane bir tablonun içindeki kara deliktir; hayatın harikası, şakası ve bulmacasıdır. Kimi bakımlardan insanı bir hilkat garibesi olarak ilan etmek mümkündür.
Kimi kez insanı, anlama yetimi aşan bir ucube olarak gördüğümü de itiraf etmeliyim. Doğamızı ihlal eden ya da şiddet kullanmak yoluyla varlığımızı ortadan kaldıran ve hayat karşısında bizi, bir akvaryum balığı gibi çaresiz kılan bu ‘’ucube’’ özelliktir. Hem yok et hem de bu yok edişi anlamlı bul; şaşırtıcı, kaotik ve paradoksal olan bu zombiliktir.
Kimi insanların hayat yerine ölüme aşık oldukları artık aşikar; bizi ve kendini mahvetme yönünde kendini ‘’ayartan’’ insanın dürtüsü, ölüm aşkından başka bir şey olamaz. Kendine karşı bu kadar katı, bu kadar yanlış davranan insanların bize iyi davranmalarını bekleyemeyiz. Hayat üstünde hiçbir hakimiyeti olmayanların kendilerine de yabancı olduklarını biliyoruz. Bu hiçlik ve yabancılaşma meyvelerini ölüm olarak verir.
Öte yandan bizim toplum olarak kendinizi ölümden bu kadar sakınmamız da bizi onların tacizlerine açık hale getirir. İşte, temel sorun bu ölümcül ikilemde yatıyor. Bir taraftan kendimizi büyük bir kararlılık ve istikrar içinde ölümden, öldürmekten sakınacağız diğer taraftan da ölüm ‘’şeytanlarının’’ kimliğimizi gasp etmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü bu ölüm makinelerinin birincil hedefi kimliğimizi himaye altına alıp hayatımızı sınırlamaktır. Buna teslim olamayız. Buna rıza gösteremeyiz.
Her şeyden önce bu insanlık dışı faaliyetin ‘’anlam’’ sorunu ile olan bağını bir bıçak darbesiyle kesip, hiç tereddüt göstermeden insanlık çöplüğüne atmalıyız. Artık açıkça ve yüksek sesle haykırmalı ve bu eylemlerin siyasi, ahlaki, ideolojik, etnik sorunlardan kaynaklanmadığını, tam tersine bir sorun olarak sadece ve sadece kötülük sorununun kendisi olduğunu ifade etmeliyiz.
Evet; terör, terörizm siyasi bir mesele değildir. Bizatihi kendine dair ahlaki bir kötülük meselesidir. Amacı ve konusu ‘’saf kötülük’’ olan bir kötülük meselesi.
Bugün içinden geçmekte olduğumuz süreçte, terörün bize yaşattığı ıstırapların anlamlı hiçbir nedeni yoktur; çünkü terör ve şiddetle çözümüne talip oldukları sorunların çözüm zeminleri, her şeye rağmen, hala mevcudiyetlerini koruyor.
Ama saçma sapan akıl tutulmasının sonucu olarak ortaya çıkan bu büyük acının, bu büyük ve dayanılmaz ıstırabın suçunu üstümüze almamızı hiç kimse beklemesin.
Açık bir yenilgi ve tescilli bir başarısızlıktan doğan öç alma itkisi, artık bir ‘’günah’’ değil düpedüz bir ‘’lanettir.’’
Sabahın köründe hiç tanımadığın insanların hayatlarına kast etmek ve yüzlerce masum insanın hayatını hiçe saymak, öldürmek ve yaralamak ancak lanetli bir güç ile tarif edilebilir. Yapılacak yegane şey yalnızca lanete güç veren ‘’güçleri’’ terk etmektir.
Kendi şehirlerini mahveden savaş, kan ve ihanet ‘’irini,’’ dünyanın yakılıp yıkılması gereken bir yer olduğuna karar veren irade, bir böcek bataklığından başka da bir şey önermiyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025