İlhami IŞIK
Eğer siyasal hayatın gerçek kaynağı toplumda karşılığı olan fikirler ise yanlış fikirleri hak ettikleri yere atıp, yerine doğru olanları yerleştirme mücadelesi vererek toplumun bu yolla değişebileceğini tasavvur etmek mümkün demektir. Ama herkesin böyle düşünmediğini kendi yakın tarihimizin pratiğinden ötürü biliyoruz. Gülenist hareketin 15 Temmuz’da kendi fikirlerinin iktidarı için darbe yoluyla toplumu rehin alma girişimi, soluduğumuz siyasi kültürün kısmen demokrasi dışı yollardan beslendiğini de bir kez daha kanıtladı.
Özgür iradeyi zorla gasp etmeden, her fikrin özgür bir rekabet için ‘’gelişip serpilmesine’’ olanak tanıyan siyasi rejim, yani demokrasi, bu bakımdan büyük önem ve değer taşıyor. Toplumun yaşadığı çelişkiler ne denli köklü ve ne kadar derin olursa olsun, demokrasi, demokrasi dışı bir ‘’pratik etkinlikle’’ bu sorunların çözümü ve dönüşümünü kabul etmez, meşru görmez. Aklı başında her birey ve sağduyulu her toplum, kendisine zorla dayatılan fikirlerin hegemonyasına karşı çok ciddi bir konum alır ve bu zorbalığın tasfiye edilmesi için de sert tedbirler alır.
Demokratik siyasi hayatın devamı ve bir siyasi kültür ve gelenek olarak istikrar kazanması başka türlü olmaz.
15 Temmuz darbesi büyük çoğunluğu muhafazakar olan bir toplumda ve kültürel olarak muhafazakar değerlerden beslenen bir cemaat tarafından organize edildi. Başka bir deyimle, muhafazakar bir iktidarın şekillenmesine imkan veren kültürel kodlar aynı zamanda bu muhafazakar iktidarın altını aynı kodlarla “oymanın” imkanlarına da cevaz verdi.
Gülenist hareket, bu kültürel habitat içinde parti- örgüt manasında gerçek bir nesnel diyaloğun öznesi olmadı hiçbir zaman. Ortalıkta iktidar isteyen, iktidarı talep eden bir kimlikle hiç açıkça gezinmedi. Dolayısıyla çok usta bir şekilde, bütün diyaloğunu sanki toplumun ‘’kendi kendisiyle’’ diyaloğuymuş gibi ve gerçek sanki bundan ibaretmiş gibi gizlemeyi başardı. Elbette yaptığı bir tür illizyon değildi. Bir örgüt ve organizasyon hiçbir zaman için sadece boşlukta işlev görmez. Her zaman kendi ihtiyaçlarına uygun siyasi dayanaklar bulur. Gülenist hareket, siyasetin yüzeyinde gezinen ‘’ikinci bir siyaset olma imkansızlığını’’ Türkiye’de başarabilmiş korkunç bir hayalettir.
Başka kimlikler içinde kendini ustalıkla gizleyen bir örgüt, herhalde sırf adı siyasetçi olduğu için siyaset sahnesini bundan azade tutmaz. Kaldı ki, darbe cüreti gösteren güç, devlet idaresinin salt bürokratik mekanizma ile yürütülemeyeceğini herkesten de daha iyi bilir. Devletin gaspı, bütün kurumlarının gaspı anlamına gelir -ki tam da bu noktada siyasi güç her şeyden daha önemli hale gelir. 40 yıl gibi uzun bir zaman diliminde her türlü siyasal ve devletsel imkanla beslenmiş, örgütlenmiş, meşruiyet sağlanmış bir örgütlenmeden söz ediyoruz. Her kılığa bürünmüş, her ideolojik kılıfı çok rahat üzerine giydirebilmiş, yani gerektiğinde dindar, sol, milliyetçi, liberal olabilmiş bir örgütlenme. Ama en önemlisi de sürekli mağduriyet üzerinde kendisine meşru alan bulabilmiş bir örgütlenme.
Eğer darbeyi ve darbe tehlikesini tümüyle bertaraf etmek istiyorsanız. Bunu sadece hukuki önlemlerle engelleyemezsiniz; çünkü bu örgütlenme sadece devlet kurumlarında örgütlenmemis, aynı zamanda kendisini siyasetin korumasına emanet ettiği için siyasi alanda da örgütlen meyi başarabilmistir. Daha açık bir ifadeyle; ülkenin her alan ve kurumunda zirve örgütlenmesini sağlayan bu örgüt, siyasi alanda “örgütlenmemiş” demek, aklımızla alay etmek olur.
Bu örgütlenme ilk günden yani 1970’lerden günümüze kadar siyasi korumalar ile büyümüştür. Ve siyasi mekanizmalarda çok daha yerleşiktir.
Tüm siyasi partiler bu anlamda tehlike altındadır ve bunun siyasetten tasfiyesi ancak bir yenilemeyle mümkündür. AK Parti, CHP, MHP ve HDP açısından da böyledir. Ve meclis dışı siyasi partiler, Saadet Partisi ve BBP açısından da durum budur. Partileri, hatta birbirine 180 dere ce zıt olan partileri dizayn edebilecek kabiliyette olan bu örgütlenme, ancak acil bir erken seçimle tasfiye edilebilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025