İlhami IŞIK
Başarılı partiler ya da başarılı iktidar yönetimleri çoğu kez, ilginç bir yanılsamanın içinde, gerçeklikle var olan bağlarını yavaş yavaş yitirirler. Bu yanılsamanın etkisi o kadar büyük oranda körleştiricidir ki, hiç kimse gerçek anlamda ne olup bittiğinin farkına bile varamaz. Bu yanılsamaya neden olan esas algının kökeninde şu bakış açısın atmaktadır. Başarılı bir parti ya da başarılı bir iktidar yönetimi zaman içinde ve eski başarılarının da etkisi ile bir süre sonra kendi inançları ile toplumun "sağduyusu" arasında bir özdeşlik kurar.
Parti veya iktidar yönetimi kendi inançlarını ulus veya toplum nezdinde egemen kıldığını sanır. Bu doğal ve apaçık durum, onları, hiç kimsenin hiçbir zaman için farklı olabileceklerini aklına bile getiremeyeceği şekilde toplumun "sağduyusu" ile özdeşleştirmeyi başardığı düşünülür. Artık parti veya iktidar yönetimi ile halk arasında sıkı bir örtüşmenin oluştuğuna inanılır ve böylece toplumda bir homojenlik sağlandığı ve her şeyin garantide olduğu inancı parti ve iktidar yönetimi çevresinde yaygınlaşır.
Hatta, öyle ki, kimileri bu durumu ceket ve astar kadar birbirinden ayrılmaz bir biçimde, kendiliğinden ve birlikte ortaya çıktığını düşünür.
Bu durumun apaçık bir yanılgı olduğu kuşku götürmez. Çünkü sağduyuyu, bir parti ya da iktidar yönetiminin ihtiyaçları belirlemez. Belirleyemez. Sağduyuyu belirleyen onu şekillendiren ve son tahlilde ona içerik kazandıran olgu, toplumun talepleridir. Esasında sağduyu denilen olgu, giderek meşrulaşan ve yaygınlaşan toplumsal taleplerin algı biçiminden başka bir şey değildir.
Tarihin hiçbir döneminde, hiçbir toplumsal koşulda parti ya da iktidarın siyasi ihtiyaçları ile toplumun sağduyusu arasında bir özdeşlik kurulamamıştır. Bu gidişi gidermek üzere üretilen kavram "ideoloji"dir ve hiçbir ideoloji bu işi kusursuzca yerine getirebilmiş değildir.
Eğer durum bu kadar açık ve net ise o zaman kendimizi kandırmamızın hiçbir makul nedeni yoktur. O zaman sorulması gereken en hayati soru şudur; bugünün Türkiye’sinde toplum, mevcut iktidarın taleplerine nasıl bir sağduyu ile cevap veriyor. Elbette bunu kamuoyu yoklamalarıyla daha gerçekçi biçimde yanıtlamak mümkün.
Ama sıradan biri olarak toplumun içine karıştığınızda ilk hissettiğiniz duygu, umutsuzluk ve bezginlik halidir. Kimileri bu durumu mental yorgunluk olarak yorumlayabilir. Belki de öyledir. Ama ben meselenin bu kadar basit olduğunu düşünmüyorum. Benim için ölçü coşkudur. Toplumu saran genel bir coşku dalgasıdır. Bugün en yoksun olduğumuz şey heyecan ve coşku duygularının bir salgın hastalık gibi herkese sirayet etmesi değil de tam tersine, donukluğun genel olarak egemen halet-i ruhiyeyi temsil ediyor olmasıdır.
Coşkusunu kaybetmiş bir toplum siyasi anlamda hoşnutsuzluğun en inandırıcı göstergesidir.
Memnuniyetsizlik önce coşkuyu kemirir ve onu bir sağduyu krizine dönüştürür. Hiçbir parti ya da iktidar yönetimi salt kendi teşkilatlarının gücüyle bu durumun önüne geçemez. Aslında bu durumun çözümü olarak öngörülen birincil tedbirler paketinde teşkilatın yeniden organizasyonu 10. sırada bile yer almaz.
Yeni şeyler söyleyemeyen bir parti teşkilatı tepeden tırnağa dönüşüme uğrasa bile hiçbir siyasi sonuç doğurmaz.
Hoşnutsuzluk ve memnuniyetsizliği aşacak yegane çözüm paketi, yeni bir siyaset etme biçimi ve onun çok kapsayıcı söylemi ile ancak mümkün hale gelebilir.
Eski şeyleri tekrar eden yeni bir teşkilatlanma hiçbir bakımdan inandırıcılık kazanmaz.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025