Lale KEMAL

Ankara istihbaratta feci çuvalladı
14.06.2014
1711

 Türkiye, Akdeniz’den Irak’a kadar uzanan 910 kilometrelik uzun Suriye sınırının, çatışmaların yoğun olduğu kesimlerindeki önlemleri sıklaştırmış, bu ülke ile olan sınır kapılarının önemli bölümünü kapatmaya başlamıştı.

Suriye ile olan sınır bölgelerine örülen duvarlar ve Kuzey Suriye’de uçurulan İsrail yapımı Heron insansız hava araçları ile arazide hangi tarafın güç kaybedip kaybetmediğine göre Türkiye’ye olası bir radikal savaşçı ya da Cihatçı akınının önlenmesi amaçlanıyordu. Sınırda çok gecikmeli de olsa alınan bu önlemler, 3 yılı aşan iç savaşta Esad’ın rejim kuvvetleri karşısında güç kaybına uğrayan Cihatçı’ların, son zamanlarda Türkiye üzerinden kaçış yolu bulmalarını önlemiş, kendilerini Irak’a yönlendirmeye başlamıştı.  

    Nitekim, kısa adı IŞİD olan Irak Şam İslam Devleti adlı radikal dinci terör örgütü mensupları, Esad rejim kuvvetlerinden kaçarken Türkiye sınırlarında sıkışınca zaten varlık gösterdikleri ve Suriye ile olan sınırı elek gibi olan Irak’a rahatça girdiler. Bu ülkedeki güçlerini böylece pekiştiren IŞİD teröristleri, hafta başında Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’u ele geçirdiler, Türkiye’nin Musul konsolosluğunda görevli diplomatlar dahil 48 kadar kişi ile 30 kadar Türk kamyon şoförünü rehin aldılar.

    Şimdi IŞİD’in elinde 80’in üzerinde Türk rehine var ve onları kurtarmak için Ankara, bu terör örgütü ile pazarlık yapıyor.

      Geldiğimiz noktada soru şu; sınır önlemlerini artıran, sınırın öteki tarafında arazide çatışmaların seyrini yakından takip ettiği varsayılan ve IŞİD’in, Suriye’deki Türk toprağı Süleyman Şah Türbesi’ne daha birkaç ay önce yaptığı saldırı tehdidine karşı, “bu tehdit karşılıksız kalmaz, ordu teyakkuzda” gürültüsü koparan Ankara, bu örgütün Irak’a ilerlediğini nasıl görmedi? Daha geçen hafta Türk başkonsolosuna saldırı haberleri gazetelerde yer alırken Irak’taki Türk çıkarlarına IŞİD’in tehlike oluşturduğunu nasıl öngöremedi?

    Hükümet, IŞİD tehdidine karşı çok ciddi bir istihbarat zafiyetine düştüğünü kabul etmek zorunda.

    İstihbarat örgütü MİT ile polis arasındaki geleneksel çatışma halinin son aylarda yeniden canlandırılmış olması da, Ankara’yı, Suriye ve şimdi Irak’tan gelen radikal dinci terör tehdidine karşı daha kırılgan hale getirdi.

    İçeride düşman avına çıkılırken dış tehditler ıskalanır oldu.

    İstihbarat zafiyetine ek olarak hükümetin, bir numaralı düşman olarak gördüğü Suriye Devlet Başkanı Esad’ın devrilmesi adına radikal dinci terör örgütlerinin, Türkiye topraklarından geçişlerine göz yumduğu ve hatta zaman zaman Suriye Kürtlerine karşı IŞİD’e destek olduğu yolundaki ciddi iddialar da göz önüne alındığında Ankara’nın, ne denli isabetsiz politikalar izlediği görülüyor.    

    Her ne kadar son aylarda ilişkileri düzeltme arayışlarına girmiş olsa da Ankara, ekonomik alanda ve özellikle iki ülkeyi ilgilendiren güvenlik konularında Irak hükümeti ile yakın işbirliği kurmak yerine Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin petrolleriyle çok daha fazla ilgilendi.

    Bu arada, IŞİD’in, gerek Irak hükümeti gerekse Peşmergeler ve Suriye’nin ılımlı muhalif grubu Özgür Suriye Ordusu’nun karşı saldırıları neticesinde savaşı sürdürmek için gerekli ikmal imkânları bulamayacağından uzun vadede gerilemek zorunda kalması ihtimali yüksek.

    Türkiye, topraklarına kısmen sıçrayan çevresindeki artan tehditlere karşı ve terör örgütlerinin eğitim sahasına dönen ikinci bir Pakistan olmamak için gerek ABD gerekse diğer bazı bölge ülkeleri ile işbirliğine yönelmeli. Daha da önemlisi, Ankara, çuvallayan dış politikasına ve istihbarat toplama yeteneğine baştan sona çekidüzen vermek zorunda.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar