Lale KEMAL
Başbakan Erdoğan, ha geldi ha gelecek diye yüzbinlerce gencin ve ailesinin merakla beklediği bedelli askerlik uygulamasına geçileceğini dün açıklarken pek çok hanede nefesler tutulmuştu. 30 yaşından gün alanlar, 30 bin lira ödeyerek, askerlikten muaf tutulacaklardı. 30 bin lira çok yüksek bir rakam; amacı da belli, bedelliden faydalanmak isteyenleri caydırmak. Kamuoyunda, oluşan genel kanı, “bedelli askerlikten yine zenginler faydalanacak” idi, biz de bu kanaatin yanlış olduğunu savunanlardan idik. Ama bedelliden yararlanacaklar için 30 bin lira ödeme koşulu getirilmesi, asıl şimdi, “bu haktan zenginler faydalanacaklar” kanaatini güçlendirdi. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelliden 460 bin kişinin yararlanacağını açıkladı. Onda biri bile yararlanamayacak, göreceksiniz, ya da malını mülkünü satacak aileler, oğulları için.
Başbakan, bedelli askerlik uygulaması ile terörle mücadelede asla zafiyet olmayacağını da vurguladı. Zaten, terörle mücadelede, bedelliden faydalanacak grubun da yer aldığı zorunlu askerlik hizmetini yapanlar kullanılmaz ki, bedelli uygulaması terörle mücadelede zafiyete yol açsın. Ama kamuoyu, iç güvenlikte, son derece sakıncalı olan ve bedelini de, onlarca canın gitmesiyle çok ağır ödediğimiz askerin kullanılmasına öylesine şartlanmış ki, Erdoğan da siyasetçi kimliğiyle, bedelli uygulamasının, terörle mücadeleyi zafiyete uğratmayacağını açıklama gereği duyuyor. Ama yanlış yapıyor. Topluma, şu âna kadar kendilerine dayatılan bilgilerin yanlış olduğunu sıkça anlatmakta yarar var ki yanlış algılar, yerini gerçek, objektif bilgilere bıraksın.
Gerçek bilgiler demişken, TSK’nın dün ilk kez kamuoyu ile asker mevcudunu paylaşmış olmasını analiz etmekte yarar var. NATO üyesi bir ülke olan Türkiye’de, asker sayısının gizli tutulması zaten normal değildi, pek çok bilginin gizli tutuluyor olması gibi. TSK’nın, dün ilk kez kamuoyu ile paylaştığı asker mevcudu, hem NATO hem de uluslararası yayın kuruluşlarından erişilebilen bilgi iken Türk kamuoyundan bugüne kadar saklanmış olması, Türk insanının zekâsıyla alay etmekten öteye gitmez.
TSK, durdu durdu niye tam da bedelli öncesi, asker mevcudunu açıkladı dersiniz? Cevabı basit, hükümetin, bedelli uygulamasına, kamuoyundan gelebilecek tepkiyi en aza indirmek ve böylece siyasi iradenin elini güçlendirmek. Anlayacağınız şimdilik, “TSK-hükümet ele ele” mesajı verilmek istendi. İdeal duruma, yani askerin imtiyazlı statüsünden tamamen çıkıp siyasi iradenin emrine girmesi için kat edeceğimiz daha çok mesafe var; TSK’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması, askerî müfredattan ideolojik bölümlerin ayıklanıp, darbe düşüncesinin zihinlerden çıkartılması, yurt savunmasına odaklanmış, küçük, hareket kabiliyeti yüksek, teknolojik üstünlüğe sahip bir ordu kurulması gibi.
TSK’nın, “aslında o kadar da küçük değiliz, bedelli çıkabilir” anlamı çıkan hükümete destek atmak için yayınladığı asker sayısı, güçlü bir Türkiye adına güçlü bir orduya sahip olmamız için yukarıda birkaçını saydığım yapısal reformlara ne denli ihtiyaç duyduğumuzu da gözler önüne seriyor. TSK’da, 365’i general olmak üzere askerlik hizmetini meslek edinen yükümlü personel sayısı –ki az sayıda profesyonel de bulunuyor– 666.576 iken zorunlu askerlik hizmetini yapanların sayısı 465.197.
Emekli Askerî Hâkim, Avukat Ümit Kardaş’ın da dikkat çektiği üzere, TSK’nın yüzde 70’lere varan mevcudu zorunlu askerlik hizmetini yapanlardan oluşuyor.
Kardaş, “Bu haliyle TSK bir kitle ordusu izlenimi veriyor. Türkiye’de, Prusya ordusu modeli, yani ordu-millet anlayışı hâkim.”
Bu deneyimli hukuk uzmanı ve asker, “Kalabalık ordu, TSK’nın ideolojik ve siyasi gücünü pekiştiriyor. İmtiyazlarını kaybetmek istemiyor. Profesyonel orduya geçilince darbe olmayacak diye bir kural yok. Ama, zorunlu askerliğin sonlandırılması, profesyonel orduya geçilmesi, askerin tümüyle demokratik kontrolünün sağlanması için yapısal reformlar gerekiyor, bu konuların irdelenmesi lazım” diyor.
TSK, siber savaş, asimetrik saldırılar gibi günümüz tehditleriyle baş edebilecek küçülmeye, profesyonelleşmeye gitmek istemiyor. Zaten hiçbir kurum, ayrıcalıklarından kendiliğinden vazgeçmez, ülke çıkarı adına vazgeçirecek olan siyasi irade ve parlamentodur. Hatırlatmakta yarar var; Hesap verebilir, şeffaf ve kendisi de denetlenebilir bir parlamento gözetimi, denetimi altındaki ordular güçlü ordulardır.
Sitem kabinede olmamış
Geçen haftaki yazımda, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın, bir bakanlar kurulu toplantısında, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na, “İran’ı fazla şımarttığı” mealinde sitem ettiğini yazmış ve hükümet içinde bu ülke konusunda çatlak oluştuğunu belirtmiştim. Bakan Yıldız’ın basın danışmanı aradı ve “Bakan Yıldız ile Davutoğlu arasında bakanlar kurulu toplantısında bu türden bir diyalogun geçmediğini” söyledi. Ama danışman, “Böyle bir diyalog geçtiyse o zaman hangi ortamda gerçekleşti” gibi sorularıma yanıt vermedi. Ancak Bakan Yıldız, İran’ın, doğalgaz satışı karşılığı al ya da öde uygulamasından Türkiye’nin rahatsızlığının gizli olmadığı mealinde de bir mesaj göndermiş.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
25.06.2016
18.06.2016
11.06.2016
4.02.2016
28.05.2016
14.05.2016
7.02.2016
30.04.2016
24.04.2016