Lale KEMAL
CHP’nin, partiyi iktidara taşıyacağı gibi iddialı bir çıkışla açılan dünkü kurultayı, bu köklü partinin, geçmişindeki söylemleriyle ilgili yaptığım kısa bir arşiv turunda, “Acaba bu parti, yine aynı eski hikâye, yine aynı eski şarkı ile yola devam mı ediyor?” sorusunu sormama ister istemez yol açtı. Milliyet gazetesi, 9 Haziran 1977 tarihli sayısında, Ecevit’in, “Kapımız herkese açık” sözlerini manşetine taşımış. Bugün Kılıçdaroğlu’nun, bazı gazetelere yaptığı açıklamalarında benzer söylemleri görüyoruz. CHP genel başkanı, “Kapımız sağ, sol her kesime açık diyor.”
Bence Kılıçdaroğlu’nun, bugün için en önemli ve doğru tesbiti, Yeni Şafak ’tan Murat Aksoy’a, 10 Temmuz tarihinde yaptığı, “CHP değişmezse marjinalleşir” sözleridir.
Türkiye çok değişti, taşlar yerinden oynadı, artık hiçbir siyasi parti, halkın, özgürlük, aş, iş sağlanması, vesayetin sonlanması gibi demokrasi taleplerine duyarsız kalamaz. CHP, bu talepleri karşılayabilecek olgunluğa erişebildi mi? Dünkü kurultayın sloganı olan demokrasi ve değişimi sağlayabilecek mi?. Bu soruların yanıtlarını alabileceğimiz CHP için ilk test, 2014 yerel seçimleri ile 2015 genel seçimleridir. Bu seçim sürecinde, partinin en üst karar organı olan Parti Meclisi’nin, dün başlayan kurultayda ortaya çıkacak 60 kişilik listedeki isimlerine bakmamız gerekiyor zira CHP, bu isimlerin partiyi iktidara taşıyacak nitelikte olacağı iddiasında.
PM’de yer alacak basına yansıyan olası isimlerin bir kısmı doğru çıkarsa, CHP’nin, halkla kucaklaşacağı bir iktidarı yakalamasını yine zor görüyorum. Mevcut şartlar altında, CHP’nin iktidar olabilmek için tek şansı, AK Parti’nin, bu üçüncü iktidar döneminde reform yorgunu olarak statükocu zihniyetle kendisini özdeşleştirmeye devam etmesi halidir. AK Parti, demokrasiden önemli bir geriye gidiş anlamına gelen ağırlaşan insan hakları ihlallerini önlemek için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaz, kürtaj gibi bireysel karar verilebilecek hakları çiğneyecek dayatmacı çizgisini terk etmezse ister istemez ana muhalefetteki CHP’nin önünü açacaktır. Son zamanlarda demokrasi zafiyetleri içine girse de yapılan anketler de gösteriyor ki, istikrar isteyen halkın halen tek umudu AK Parti. CHP, iktidar partisini vatandaş için tek umut olmaktan çıkartacak politikalara ağırlık vermek zorunda. Ama en önemlisi de bu politikalar konusunda ne ölçüde samimi olduğunu göstermek zorunda.
CHP kadrolarının bir kısmı, kendilerini öyle zannetseler de, halkın olmadığı yerde siyasetin yapılamayacağı ilkesinden hareket eden Batı demokrasileri anlamında elitist yani seçkinci bir anlayışa sahip değiller. Bu kadrolarda, daha ziyade kendine demokrat, militan seküler anlayışın güçlü izlerini bulmak mümkün. Kılıçdaroğlu ve ekibi, dün başlayan kurultayı, demokrasi ve değişim olarak nitelendirseler de, partide, kendine demokrat, militan seküler zihniyetin etkinliği sürdükçe halka ulaşamaz, halkla kucaklaşamaz, AK Parti’ye alternatif olamaz. Kılıçdaroğlu, “Yeni CHP” söylemini gerçeğe dönüştürebilmek için, 1980 darbesi sonrasında oluşan ve statükodan beslenen dolayısıyla mütedeyyin ve liberal kesimi dışlayan, kendine demokrat, halka tepeden bakan eski CHP anlayışının güçlü izlerini partiden silmek zorunda.
CHP, iktidar ile arasındaki farkı halkın algılayabilmesi için gerekli olan ekonomi politikalarına henüz sahip değil, zira ekonomi kadroları halkın geçim sıkıntısını giderecek ayakları yere basan politikalar üretecek kapasitede gibi görünmüyor.
CHP’deki en önemli demokrasi zafiyeti ve AK Parti karşısındaki ezici eksikliği, darbe zihniyetiyle hesaplaşmıyor olmasıdır. Kılıçdaroğlu’nun, dünkü kurultay konuşmasında, darbe teşebbüsünde bulunmakla suçlanan ve çoğunluğu Silivri’de tutuklu olanlarla ilgili sarfettiği bildik sözleri, partisinin ne kadar demokratikleştiği kuşkularını pekiştirir nitelikteydi. Kılıçdaroğlu konuşmasında, “Silivri toplama kampını bütün dünyaya anlattık. Orada adalet yoktur. Yargıçların sanıkları hasım olarak görme alışkanlıkları var. Orada adalet dağıtılmaz, dağıtılan adaletsizliktir. Özgürlüğün kan davasıdır orada görülen” diyordu. Kılıçdaroğlu, Türkiye’de uzun tutukluluk sürelerinin, mahkumiyetleri kesinleşmemiş tüm sanıklar için kanayan bir yara olduğu ve adil yargılama hakkından hiç kimsenin mahrum bırakılmaması gerektiği vurgusunu yapmış olsaydı tüm toplumun vicdanına dokunabilecekti. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının Silivri atıflı bölümü, Türkiye’nin önünü açacak birinci kriter olan demokratikleşme hamlesini partisinin henüz yapabilecek olgunluğa erişmediğini gösteriyordu.
Kılıçdaroğlu’nun, örneğin, gittikçe otoriterleşen, özgürlükleri askıya alan bir yönetim anlayışıyla karşı karşıya olduklarını savunarak, demokrasinin lütuf değil, insanların ağır bedeller ödeyerek kazandıkları bir hak olduğunu, bu haktan asla vazgeçmeyeceklerini belirttiği sözleri gibi, konuşmasında doğrular da vardı. “Demokrasinin, yolsuzlukları, ahlaki çöküntüleri kabul etmediği, demokrasilerde yöneticilerin halka hesap verdiğini” söylediği ve Türkiye’de eksikliği çok hissedilmeyebaşlanan bu önemli tespitleri de vardı Kılıçdaroğlu’nun.
Ama darbeyle hesaplaşma kültürünü geliştirememiş bir CHP’nin, doğruları, bardağın boş tarafında durmaya, görülmemeye devam edecek.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
25.06.2016
18.06.2016
11.06.2016
4.02.2016
28.05.2016
14.05.2016
7.02.2016
30.04.2016
24.04.2016