Mahfi Egilmez
Çözüm Modern Para Teorisinde mi?
24.03.2020
1578
Modern Para Teorisi
Küresel kriz karşısında neoklasik ekonomi teorisi kökenli ana akım yaklaşımın yetersiz kaldığı görüldüğünde geliştirilen teorilerden birisi olan modern para teorisi, sermaye hareketlerinin serbest olduğu (küreselleşmiş bir dünyada) paraları rezerv para statüsünde olan ülkelerin bütçe açığı vererek ve para basarak ekonomiyi yönlendirmelerinin enflasyon gibi sorunlar yaratmayacağını anlatan bir teori.
Modern para teorisi, vergi toplamadan kamu harcaması yapılmaması ilkesinin doğru olmadığını savunuyor. Tam tersine önce harcama yapılmasını sonra bu harcamaların yarattığı gelirden ve işlemlerden vergi alınması gerektiğini öne sürüyor.
Modern para teorisiyle ana akım ekonomi teorisinin yaklaşımları arasındaki farkı özet bir tablo yardımıyla gösterelim:
Modern para teorisi yaklaşımı 2008’de başlayan küresel kriz sonrasında ABD, Euro Bölgesi, Japonya ve İngiltere gibi ekonomilerde uygulama alanı buldu. Bu ülkelerde merkez bankaları parasal genişlemeye giderek piyasada daha önce kurumlar tarafından satın alınmış bulunan hazine tahvilleri ve bazı kurum tahvillerini satın aldılar. Bu yolla piyasaya likidite verdiler. Böylece modern para teorisinin önce harcama yapıp sonra vergi alma ilkesini bir ölçüde yaşama geçirdiler. Bir ölçüde diyorum çünkü teorinin öngörüsü parasal genişlemeden çok mali genişleme idi. Bu uygulama, şu ana kadar, teoride öngörüldüğü gibi sonuçlar verdi ve enflasyon yaratmadı.
Aşağıdaki grafik 2008 – 2018 arasında üç gelişmiş ekonomide enflasyonun gidişini sergiliyor:
Bu üç büyük ekonomide 2008 yılından bu yana parasal genişleme olağanüstü derecede artmış olmasına karşılık enflasyon oranları, grafikten görüleceği gibi, normal kabul edilen sınırların üzerine çıkmamış, hatta altında kalmış bulunuyor. Aynı durum parasal genişlemeye başvuran İngiltere’de de benzer bir görünüm sergiliyor.
Modern Para Teorisi Küresel Bir Değer Taşıyor mu?
Gelişmiş ülkelerin uyguladığı parasal genişleme gelişmekte olan ülkelerde henüz uygulanmadı. O nedenle bu ülkelerde enflasyonda görülen sınırlı artışlar kendilerinden değil, gelişmiş ülkelerin yaptığı parasal genişlemenin yarattığı likiditenin bu ülkelere yüksek getiri elde etmek üzere gelmesinden kaynaklandı. Doğal olarak bu akım, enflasyon üzerinde doğrudan parasal genişleme gibi yüksek bir etki yaratmadı.
Ekonomi bilimini iki büyük başlık altında inceliyoruz: (1) Ekonomi teorisi, (2) Ekonomi politikası. Her iki başlığın altında da birçok alt başlık var. Ekonomi teorisi bağlı olduğu ideolojinin uygulandığı olduğu yerlerde geçerli olan bir bilim dalı. İdeolojiyle yakından ilgili. Kapitalist sistem egemense yani piyasa ekonomisi düzeni varsa o zaman bugün kullandığımız neoklasik ekonomi teorisi büyük ölçüde geçerli. Buna karşılık sosyalist sistem egemense, bir başka deyişle piyasa ekonomisinin yerini merkezi planlama ekonomisi almışsa o zaman bugün kullandığımız teoriler geçerliliğini yitiriyor. Bir de ahbap çavuş kapitalizmi var. Orada ekonomi teorisi büyük ölçüde geçersiz hale geliyor.
Ekonomi biliminin ideolojiye bağlı küreselliğine karşılık ekonomi politikasının küresel geçerliliği hiçbir biçimde söz konusu değil. Bunun ideolojiyle de ilgisi yok. Bu geçersizliğin nedeni dünyanın farklı yerlerinde ekonomik ve sosyal koşulların farklı olması, insan ve toplum yapısının, geleneklerin, anlayışların, yaklaşımların aynı olmaması. Bir İngiliz ile bir Japon’un ya da bir Türk ile bir Hintlinin yaşama bakışı, yetişme tarzı, yaşamı algılayışı farklı olduğu gibi yaşadıkları ülkelerin koşulları da çok farklı. Bu durumda bir yerde uygulanan ekonomi politikasının bir başka yerde aynen uygulanması durumunda aynı sonuçları vermesi beklenemez.
Modern para teorisi, adına bakıldığında, ekonomi biliminin bir parçası gibi görünse de aslında ekonomi politikasının bir parçası. O nedenle küreselliğinin geçerli olup olmadığına, her yerde uygulanıp uygulanamayacağına bakmak gerek. Bu teorinin uygulandığı ülkelere yani parasal genişlemeye başvurmuş olan ekonomilere baktığımızda teorinin doğru işlediğini görebiliyoruz. Bu ülkelerin birtakım ortak özellikleri var. Örneğin hepsinin para birimi (Dolar, Euro, Pound, Yen) rezerv para niteliği taşıyor. Bir başka deyişle bu ülkeler kendi bastıkları parayla kendi iç ve dış borçlarını ödeyebiliyor ve paraları bütün dünyada ödeme aracı olarak kabul ediliyor. Basıp dağıttıkları paraların bir bölümü sermaye hareketlerinin serbest kalmış olmasından yararlanarak dünyaya çıkıyor, ülkede kalmıyor. Bu teori, sermaye hareketlerinin serbest kalmasından önce yaşama geçirilmiş olsaydı her yerde enflasyon patlaması yaşanırdı. Zaten geçmişte benzeri uygulamalar hep enflasyonun yükselmesiyle sonuçlandı.
Bu aşamada kritik soru şudur: Acaba parası rezerv para olmayan, dolarizasyon etkisinde bulunan, enflasyon oranı yüksek olan bir ekonomide parasal genişleme olursa ne olur? Bu ekonomilerde parasal genişlemenin, enflasyonun yükselmesine ve paranın dış değerinin daha düşerek dolarizasyona dönüşün artmasına yol açacağını düşünüyorum. Çünkü bu ekonomilerin paraları rezerv para değil. Dolayısıyla bastıkları para ülke dışında geçerliliği olmayan bir para. Yani bu ülkeler ne kadar para basarsa bassın dışticaret işlemlerini yürütebilmek, dış borçlarını ödeyebilmek için dışarıdan döviz bulmak zorundalar. Bu da para arzının artırılması halinde paralarının önce dış sonra da iç değerini yitirmesine yol açacak gelişmeler yaratır. Bu çerçeveden bakılınca parasal genişlemenin, parası rezerv para olmayan, dolarizasyona maruz ve enflasyonu yüksek olan gelişme yolundaki ülkelerde modern para teorisinin ortaya koyduğundan farklı olarak enflasyonun yükselmesine neden olacağını söylememiz mümkün.
Bu durumda modern para teorisi parası rezerv para konumunda olan, dolarizasyon etkisinde olmayan ve düşük enflasyonlu gelişmiş ekonomiler için geçerli, buna karşılık parası rezerv para olmayan, dolarizasyon etkisi altında bulunan ve enflasyonu yüksek olan gelişme yolundaki ekonomilerde geçerli olmayan bir teoridir. Bu açıdan da küresel olmayan bir yaklaşımdır.
Bugün Küresel Geçerliliği Olup Olmadığına Bakılmaksızın Modern Para Teorisine Başvurma Zamanıdır
Bütün bu gerçeklere karşılık korona virüsün yarattığı olağanüstü koşullar enflasyon tehdidini ikinci plana itmiş bulunuyor. Konu artık enflasyonun denetimi olmaktan çıkmış, yaşamı kurtarmaya, ekonomilerin batmasını önlemeye gelmiş durumda. Türkiye ne yazık ki ‘kefen parası’ olarak kabul edilen Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesini ve kârını, gerekliliği son derecede tartışmalı olan Ortadoğu savaşları nedeniyle kullandı. Elde kullanılabilir kaynak olarak yalnızca işsizlik fonundaki kaynak kaldı. O kaynağın bu ekonomik koşullar devam ettiği sürece giderek artacağı tahmin edilen işsizler için kullanılacağı düşünülürse genel çözüm için yararı olacağı beklenemez.
Eğer IMF’ye başvurarak Fon’un korona virüsten etkilenen ülkeler için ayırdığı Hızlı Kredi İmkânından (Rapid Credit Facility) yararlanılması düşünülmüyorsa geriye tek çözüm olarak para basmak kalıyor. Yasa değişikliği yapılarak belirli bir süre ve miktarla sınırlı olmak üzere hazineye merkez bankasından ‘kısa vadeli avans’ kullanım imkânı verilebilir. Kullanılacak bu miktara gösterge faiz uygulanması ve kullanım tarihini izleyerek örneğin bir yılın sonunda geri ödenmesi koşulu getirilebilir. Bu, para basmak demektir. Buna karşılık borç olarak verileceği ve faiz uygulanarak bir yılda geri ödeneceği için enflasyonist etkisinin, ekonominin çökmeye başladığı, talebin düştüğü bu ortamda minimum düzeyde kalacağını tahmin etmek yanlış olmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
29.05.2025
27.04.2025
5.04.2025
12.02.2025
5.02.2025
26.01.2025
17.01.2025
7.01.2025
10.12.2024