Markar ESAYAN
Sanırım bayram günleri, yaşattığı tüm olumlu duyguların yanında, melankoli ve kronik depresyondan mustarip modern insanlarımız için ciddi bir risk içeriyor. Bizim neslin pazar günleriyle yaşadığı kan davası gibi... Bir arkadaşım bu yaygın insan tipini “Haz ve hız odaklı yaşayan analjezi toplumu” diye tanımlamıştı. Hayat gailesi ve kıyasıya süren rekabette voltaj birden düşünce sudan çıkmış balık gibi oluyoruz. Bize dair irili ufaklı sorular karşımıza dikiliveriyor. Küçük cinler gibi küstahça ortaya çıkıp oramızı buramızı ısırıyorlar.
Bazen kendinden kaçamayacağın bir köşeye sıkışırsın. Ya kendini ezip geçer ya da oturur müzakere edersin.
Kendimizle karşılaşmak iyi güzel ve sanırım gerekli de. Ama işin ölçüsünü kaçırmamak lazım. Geçmiş ve gelecek arasında, olan âna oluyor çünkü. Bir yerde kendimizle yollarımızı ayırmak gerekir. Bu hesaplaşma işinde durulacak yeri kaçırmak da bir hayat biçimi hâline gelebilir çünkü. Zaten toplumun büyük kısmı çocukluğunu görünmez-ağırlıksız hayaletler olarak geçirdikleri için narsistik. Kendi kendiyle oyuncak gibi oynamaya pek müsait bir altyapımız var. Kendini fetişleştirmek ve dünyada ne oluyorsa onu ancak bizim merkezimizde ise anlamlı bulmak... Peki, edindiğimiz o tecrübeleri, bilgileri ne zaman kullanıp da yaşayacağız?
O cinlerin en çok fısıldadığı yalanlardan birisi; geçmişe dairdir. “Çok fazla vakit kaybettin. Çok hata yaptın, haksızlığa uğradın ve artık tren kaçtı. O yaşlara asla geri dönemeyeceksin. Bundan sonra ancak ölümü bekleyebilirsin, çünkü hiçbir şeyi değiştiremezsin” türünden şeyler bunlar.
İtiraf edeyim çok sağlam, okkalı bir koçbaşı bu, ruhumuzu delecek türden. Sağlam yalanlara karşı sağlam durmak gerekir.
Gerçekten insanlar eşit şartlara doğmuyorlar. Biz eşit olmak ve olmaları için elimizden geleni yapmalıyız. Bu amaç kutup yıldızı gibi olacak, ona ulaşamayacağız, ama yönümüzü ona bakarak bulabileceğiz, bu arada bu çaba sayesinde dünya düne göre daha iyi bir yer olabilir. Bunu önemsiyorum. Dünya nüfusunun büyük kısmının günlük gelirinin iki doların altında olduğu bir dünya, evet, ancak bir başka gezegenin cehennemi olabilir. Ama değiştirilebilirdir de...
Muhtemelen bu yazıyı okuyanların büyük kısmı için 10-15-20 ile 40-50 yaşları arası “harcanmış” yıllardır. Başkaları için yaşadıkları, aile baskısıyla cebelleştikleri, fakirlikle boğuştukları, boşa geçen bir evlilik, bozulan bir ortaklık, insan yerine konmak için çabalanan yıllar.
O kadar değerlidir ki o acılar, haksızlıklar, verilen mücadele... Gölgesi geleceğimize düşer, ister istemez. Ama büyük bir kayıp duygusunu da beraberinde getirir, dev bir kamyonla önümüze döker bütün cürufu.
“Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler...”
Hayata geç başlamak bir şeydir, ama bu nedenle hiç başlamamak ve kaybı mutlaklaştırmak, o iyi bir şey değildir. Çünkü nasıl desem, onlar aslında kayıp olmak zorunda değildir.
Herkesin, sadece kendisinin yazabileceği bir reçeteden bahsedebilirim, belki. Hani en iyi doktor insanın kendisidir sözü gibi. Biliyorsunuz, tanrı (ya da neye inanıyor veya reddediyorsanız, o) haute couture çalışıyor. Yani hepimiz biricik ve benzemeziz. Tüm bu şeyler hakkında bilgileri toplar, kendimize uyarlar ve bilgiden bize dair işlenmiş yeni bilgiler elde ederiz. Dener, başarır veya yanılırız. Tadilat yaparız üzerinde, sürekli. O reçete gittikçe olgunlaşır ve işe yaramaya başlar. Formüller hiç bitmez. Ta ki ölene kadar.
Bir gözlem olarak şunu gördüm diyebilirim; hayat doğrusal bir zaman dilimi değil. Eşit bölünmüş değil, bölünmüş de değil. Eylemlerin bir kurala göre paylaştırıldığı bir düzenlilik de içermiyor. Helezonik, kaotik, bence dişil veya doğurgan; kendi içinde dönüp kıvrılıyor sürekli. Geçmiş şimdi ve gelecek bizim uydurmalarımız. Biz farkında olmadığımız bir boyut nebulası içinde yaşıyoruz. Hayatımızın nerelerde çöküp nerelerde tepe yapacağı, tüm bu hâllerin bize verdiği karakterin nasıl davranacağı.. işte bunlar zaman kavramını aşan şeyler. Evet, yaşarken biz zamansız yaratıklarız.
Bir şeyin oluş zamanı, o şeyin sizin için en doğru ânıdır. Yoksa ol’mazdı. Bunun bir reçetesi yok. Hayatınız boyunca uğraşıp, altmış yaşında mutluluğu veya başarıyı bulup altmış beş yaşında ölebilirsiniz. Ama o beş senenin ölçülebilir bir karşılığı yoktur. Biricik ve kıyaslanamazdır. Kaçırdıklarınız ise, asla sizin değillerdi zaten. Onları kaçıran kişi olarak bunları yakalayan kişi oldunuz diyelim ya da.
Ve emin olunuz bu konuda bir eşitlik vardır. Zengin veya fakir, sağlıklı veya engelli doğmakla elde edilemeyecek bir hikmet gerektirir, ki bu potansiyel olarak her insanda bulunur. Bazen çok iyi şartlarda doğmuş olmak çok daha fazla zaman-izan kaybı demek olabilir. Veya dezavantajların potansiyellerimizi maksimize ettiği görülür. Tüm fakirlerin, engellilerin mutsuz, tüm zenginlerin ve sağlıklı olanların da mutlu olduğu bir dünya değil burası.
Çocukluğumuzda içine daire, üçgen ve kareleri yerleştirdiğimiz oyuncaklarımız vardı. Hâlâ da var onlardan.
İşte hayat böyle bir şey.
Fazla basit olduğu için zor. Sadece zor olsaydı kolay olurdu.
İyi bayramlar.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019