Markar ESAYAN

Dink davasını korumak -II
19.09.2013
2489

 'Hrant Dink cinayeti, pek çok benzeri gibi Ergenekon'u da aşan, onun üzerinde, daha derinde bir yapı tarafından işlendi. Bu yapının izleri dava dosyalarında. Yapılacak iş, dosyalardaki izleri takip etmek, üstü örtülmek istenenlerin üzerine gitmek. Hrant Dink cinayeti dosyaları, Ergenekon dava dosyaları, Savcı Doğan Öz, Abdi İpekçi ve daha pek çok dosya, görmezden gelinen, üstü örtülen izleri, işaretleri takip edecek savcılarını bekliyor.'

Bu satırlar, öldürülmeden evvel de Hrant Dink'in avukatlığını yapan Avukat Fethiye Çetin'in 'Utanç Duyuyorum' başlıklı kitabından.

Fethiye Çetin adeta bir isyan duygusuyla yazmış. Hrant Dink'in avukatı olma sorumluluğuna eklenen, onun adım adım hedefe nasıl konduğuna en yakından tanık olan yakın bir dostu olmanın sorumluluğu ile, bildiği, gördüğü ne varsa kayda geçirme ihtiyacı hissetmiş.

Aynı zamanda ertelediği yasını tutmak için de yazılmış bir kitap bu. Bu anlamda da insanı derinden sarsıyor.

Müzmin kötümserlerden değilim. Ama, bu davanın yüz yıllık İttihat kodlu derin devlet tarafından işlendiğini bildiğim için çok zor hedefe ulaşacağını tahmin ediyordum. Üstelik devlet görevlileri de ama kasıt, ama ihmal ama ayrımcı zihniyet üzerinden bir tarafından bulaşmıştı bu cinayete. Fethiye Çetin'in kitabına aldığı önemli bir Emniyet yetkilisinin kendisine sarf ettiği şu sözlerden sonra ne denebilir ki zaten: 'Cinayet öncesi dönemde öyle bir hava yaratılmıştı ki, o vakitler Hrant Dink'i korumak cesaret isterdi.'

Çetin, bir tecrübeli bir hakim dostuna, Hrant'ın ölümüne giden yolda en önemli etken olan, bir yazısı nedeniyle aldığı mahkumiyeti sormuştu. Nasıl olur da, yargı böyle yanlı bir karar verirdi? Hakim şöyle cevap vermişti: Ermeni olduğu için...

İşte hal böyle...

Dink cinayeti, öncesinde ve sonrasında işlenen diğer cinayetler, misyonerlik kampanyası hükümeti hedef alıyordu. İktidarı kaosla yıkmak için seçilen hedeflerden birisi de gayrımüslimlerdi. Dink'in peşine Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Levent Temiz, Sevgi Erenerol, Muzaffer Tekin gibi ne kadar Ergenekon mahkûmu varsa takılmıştı. Sürek avının profesyonelliğini görmek için Çetin'in kitabına bakmanız yeterli.

Bu önemli davayı hükümete karşı araçsallaştırmak isteyenler bu tesbite çok kızıyorlar. Oysa, bu savcıların mütalaalarına giren, yıllardır yazdığımız şeyler.

Dink davası bu parazitler için siyasi bir maniveladan veya yeni bir nefret kaynağı olma potansiyelinden ibaret.

Hiç vicdanları yok!

Ama tamamen boş bir zemin üzerinde de durmuyorlar.

Hükümet bu davaya gereken özeni göstermedi. Hadi adalet bir yana diyelim, bu davanın dönüp dolaşıp ayağına takılacağını da görmedi.

Hrant Dink'i, Yargıtay Başsavcılığı mütalaası, bilirkişi raporu ve Sami Selçuk'un 'suç yoktur' değerlendirmesine rağmen mahkum edilmesinde ısrarcı olan hakimlerden biri ilk ombudsmanımız oldu hatırlarsanız.

Diğer terfileri yazmaya yerim kafi gelmez.

Yürütmenin yargıya müdahale edemeyeceği ortada. Talep edilen de bu değil zaten. Hükümet, adaletin yerini bulmasını istemenin yanında, bu davanın tıpkı cinayetin amacı gibi, siyasi bir işlevi olduğunu görmedi.

Fethiye Çetin'in kitabı dikkatle okunmalı.

Davanın adaleti sağlaması için gerekenler tesbit edilip uygulanmalı. Avukatlarla kapsamlı görüşmeler yapılmalı, strateji oluşturulmalı, dava mahkemeye gidilerek izlenmeli. Hükümet bu davaya siyasi olarak sahip çıkmalı. Kritik açıklamalarla davanın yanında net tavır aldığını kamuoyuna göstermeli.

Adaleti sağlamanın ve davayı parazitlerden korumanın tek yolu bu.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar