Markar ESAYAN
Türkiye'de yeni bir muhalefetin ortaya çıkmıyor oluşunun nedeni eskiye dönme ihtimalinin hala var olmasıdır.
Özgürlükçü, reformcu, halkla sağlıklı ilişki kurmuş, geçmişle yüzleşmiş ve güncel bir muhalefet, ancak eski Türkiye'ye dönüş ihtimali sıfırlandığında ortaya çıkabilir.
CHP ve MHP'nin bu garip siyaset dışı durumu, gücünü halktan ve meşru siyasetten al(a)mamalarından kaynaklanıyor. CHP, Erdoğan karşıtı ittifakın suiistimal ettiği, kişiliksizleştirdiği amorf bir 'şey'e dönüşmüş durumda. Nedenini yazdım, gücünü halktan değil, oligarşik-elitist ittifaktan alıyor. Bu bir sebep sonuç ilişkisi... Türkiye'de hala reformların geri alınacağına, eski günlere dönüleceğine dair inancın kırılmamış olması, hem normal bir muhalefetin doğmasını engelliyor, hem de trajikomik ittifakların ortaya çıkmasına yol açıyor. CHP'nin 2010'da karşı çıktığı HSYK yapısını bugün şiddetle savunuyor olması gibi birçok çelişki, aslında kendi içinde tutarlı bir geriye dönüş stratejisi içinde okunmalı.
Bu stratejinin bir rasyonalitesi olduğunu görmek gerekiyor. O zaman, bu stratejiyi anlamsızlaştırmak gerekiyor. Yani geriye dönüş ihtimallerini sıfırlamak...
En nihayetinde, en azından benim kişisel tarihimde hiç şahit olmadığım şiddet ve kuralsızlıkta bir müdahale dönemini yaşamaktayız. Bu şiddette bir kuvvet, bu veya şu nedenle hala siyaset dışı alanda birikebiliyor ve bu rejimi, devleti, halkı tehdit edebiliyorsa, Yeni Türkiye iddiasında ciddi bir eksiklik söz konusudur. Muhalefet meşru siyasi alana çekilmeli, buna mecbur kalmalıdır. Hiçbir şey iyiniyetli çağrılarla, durduğu yerde değişmez.
Kaldı ki, CHP veya MHP içinde değişim gerekliliğini görenler bile, eskinin dönüş ihtimali nedeniyle buna cesaret edemezler. Erdoğan gibi güçlü bir lidere 'Şah' çekilen, demokratik kurumsallaşmanın konsolide edilmediği bir ülkede nasıl böyle olsun ki! Deniz Baykal'ı hatırlayın; olabilecek en aşağılık yöntemle partisi elinden kaymış, o ise bu konunun gündemden düşmesi için olabilecek en düşük profili çizmişti. Bunun nedeni eskinin hala güçlü ve korkutucu olmasıdır.
Baykal'ın 17 Aralık operasyonundan sonra ortaya çıkması ise bu bağlamda okunmalıdır.
Eski Türkiye'nin oligarşik, totaliter, ataerkil, kollektivist zihniyeti ve buna uygun devlet yapısı terk edilmek zorunda. Bu tarihi kriz ile değişim kendisini dayatmış gözüküyor. Çözüm Süreci, demokratikleşme ve ekonomik hamlelerden tutun, sıradan vatandaşın yargı önünde kendisini ne kadar güvende hissettiğine kadar tüm meseleler, tek bir kavşakta kilitlenmiş gibi. Bu kilidin ise tek bir anahtarı var: radikal bir demokratikleşme sıçraması. Bu terim ürkütücü olmasın. Aceleyle girilecek, her şeyi etrafa saçıp dökecek bir hamleden bahsetmiyorum. Türkiye yıllarını boşuna geçirmedi; toplum da, siyaset de arızaların neler olduğunu ve nasıl değişmesi gerektiğini biliyor.
Yeni muhalefetin doğacağı böyle bir demokratik kalkışma için, Ak Parti'nin de yeni bir parti olması gerekiyor. Bence tarih Ak Parti'ye büyük bir fırsat daha bahşetti. 11 yıllık iktidar yıpranması, rehavet ve alternatifsizliğin yarattığı antipatiyi bir çırpıda sıfırlayabilecek yeni bir heyecan bu kriz sayesinde yakalanabilir. AK Parti, seçmen gözünde belki de 17 Aralık'ta kurulmuş yeni bir parti algısı yaratabilir. Momentum buna çok uygun. Böylelikle, yeni muhalefetin neşet edeceği kritik süreci, yenilenmiş bir iktidarın tazeliği ve dinamikliğinde geçirebilir, normalleşme sularına yelken açabiliriz.
Ama bu sadece sloganlarla olmaz.
Eski dönemin tecrübesine eklemlenmiş, Ak Parti'nin öz kadrolarında bulunan genç isimler, partinin dilini de, zihniyetini de 'up to date' edebilir. Erdoğan ve kurmaylarının bu konuda bir yetersizlik hissedeceğini zannetmiyorum. Aksama daha çok orta kademelerde. Böyle bir yenilenme partinin kurumsallaşmasını tamamlaması için de gerekli. Bir parti için post-Erdoğan döneminin belirsiz olması kabul edilemez bir zaaftır. AK Parti'nin, geçmişi bilmeyen, son 11 yılda akıl baliğ olan yeni nesillere –AK Parti tabanının gençliği dahil- hitap etmesi bu formülle de mümkün olacaktır. Üç dönem kuralı bu bağlamda çok anlamlıdır.
Her kalıcı yapı bir gelenek üzerine oturur. Yoksa çalı ateşi gibi gösterişli bir şekilde parlar ve söner. Gelenek ise, tecrübenin yeni nesillerin enerjisi ile birleşmesiyle oluşur, kendisini geleceğe uyumlandırdığı ölçüde kalıcı olur. 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa ve ABD'deki muhafazakârlar, evrensel olanın muhafaza edilebilmesinin tek yolunun değişmek olduğunu keşfetmişlerdi. Bu nedenle, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra sosyal demokratlara teslim edilen uzun yönetimler boyunca ayakta kalabildiler. Daha sonra da daha güçlü bir şekilde iktidara geldiler. Sosyal demokrat politikalara ve tabana kategorik tavır koymak yerine karma politikalar izlediler. Öyle ki, sosyal demokratlar ile muhafazakâr partiler arasında anlamlı politik farklar neredeyse yok denecek kadar az hale geldi. Yeni bir şey öneremeyen sosyal demokratların içine girdiği bunalım bu nedenledir ama, bu başka bir yazının konusudur.
'Her şerden bir hayır doğar' sözünü anlamlı kılmak için, krizin sunduğu tüm fırsatlar iyi analiz edilmeli. Yeni Türkiye, biraz da bu krizin nedenlerinde kendisini tanımlıyor çünkü.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019