Markar ESAYAN
Bizdeki şu fetişizme dönüşen Avrupa Birliği üyeliği meselesi epey üzerinde durulmayı hak ediyor. Aynı dalga boyunda gördüğüm 'kutuplaşma tartışması ve balkon konuşması dayatması' da öyle. Telaş edilmesin, AB'ye karşı değilim. Ama AB'ye bakışımızın sorgulanması gerektiğini, bunun bir sopaya dönüştürüldüğünü anlatmaya çalışacağım.
Erdoğan'ın farkı, bu tür ezberleri kendi zihniyet düzleminde kırabilmesinde yatıyor. Aydınların çoğuna nal toplatması, buradan çıkan nefreti paratoner gibi üzerine çekmesi aslında zihniyet fakirliğini ortaya böyle belirgin bir şekilde çıkartmasında. Benim uzaktan gözlemleyebildiğim kadarıyla, Erdoğan ve yakın çevresindeki dar bir grupta böyle bir yetenek var. Bu nedenle, Erdoğan ve bu dar çevre sık sık linçe uğruyor. Çünkü dayatılan şekilde davranmamanın hem zihniyet üretimini hem de cesaretini gösterebiliyorlar.
Bu anlamda, bu kadroya geçerliliği kalmamış AB dayatması veya sahte 'kutuplaşmayı' çöz önerileri geçerli olamıyor. Bu büyük bir öfke nedeni, çünkü AB üyeliği bu kesimler için kendi dar modernleşmeci zihniyeti ima ediyor. Oysa Avrupa Birliği üyeliği artık Türkiye için 'AB'ye girelim hayat bayram olsun' kısıtından daha geniş bir yorumu gerektiriyor. Bu 18. yüzyıldaki bürokrat paşalarının Batılılaşma projelerindeki sığlığı ve kurnazlığı hatırlatıyor. Erdoğan, AB üyeliğinin içeride daha çok totaliter laiklerin ambalajlanmış bir vesayet önerisine dönüşmüş olduğunu fark etmiş gibi. İçerideki baronların çoğu bu üyelik sürecinin ülkeyi belirli bir ölçekte ve zihniyette tutmanın garantisi şeklinde kullanıyor ve birbirinden gösterişli ama kof argümanlar üretiyorlar. AB üyeliği böylelikle Erdoğan'ın üzerinde gösterişli bir sopaya dönüştürülüyor.
AB ve ABD'nin Mısır'da yaşanana darbe diyemedikten maada, bu darbeyi finanse etmesi, Suriye'deki soykırımı izlemeleri, Ukrayna'yı Rusya'nın kucağına itmeleri, yükselen ırkçılık, liberal demokrasilerinin kendi göçmenlerine eşit vatandaşlık ve fırsatları üretememesi gibi sorunlar ortada. Ancak bu tabii ki AB müktesebatında hala Türkiye'nin geride olduğu konularda iyileşme sağlayacak bilgi ve tecrübe potansiyelini yok saymak anlamına gelmiyor.
Ama Türkiye'nin AB ve ABD uydusu olmaktan çıktığı ve kendi melez-özgün modelini yarattığı anda karanlık çağlara savrulacağı, AB üyeliği sürecinin Türkiye'nin mahvı ile arada kalan tek engel olduğu itikadı bir saçmalık.
Erdoğan kendisine dayatılan türden bir balkon konuşması yapmadı. Engellediği bir darbenin başarısını neden bir konuşmayla rakiplerine kaptırsın ki! Üstelik darbe süreci bitmiş de değil. Balkon konuşması baskısı bir tuzaktı. Erdoğan, üslubunda daha dikkatli olsa, stratejisi bence oldukça doğru.
30 Mart basit bir seçim değildi. Gezi ayaklanmasından gelen, cemaatin dershaneler krizi ile toplumsallaştırmaya çalıştığı, 17-25 Aralık ile ölümcül hamlenin yapıldığı ağır bir darbenin yenildiği tarihi andı. 'Kutuplaşmayı azalt' 'önerisiyle' Erdoğan'ın bu zaferi ilan etmemesini beklemek saçmalık. Yıldıray Oğur'un dediği gibi, balkon konuşması yapması gereken birileri varsa, o da darbenin ortaklarıdır. Milyonlarca insana aylarca kâbus yaşattılar, Çözüm Süreci'ni hedef aldılar, ülkeye milyarlarca dolar zarar verdiler. Şimdi de utanmadan şirretlik, mızmızlık yapıyorlar.
Kutuplaşma meselesi Erdoğan'ın önemsemesi gereken bir risk ama tek başına onun (dindarların) halledebileceği bir şey değil. Bu tesbit, kutuplaşmayı oya tahvil ettiği kadar, kutuplaşmanın risklerini azaltmaya dönük becerisini de geliştirmesi gerektiği gerçeğini değiştirmiyor, doğru. Ama kutuplaşma söyleminin, sürekli darbeler denemenin altlığı haline geldiğini tesbit etmeden, Erdoğan'a 'kutuplaşmayı bitir' demek, 'mücadeleyi bırak' anlamına geliyor. İki incik boncuk, ateş suyu verip Kızılderilinin elinden altın külçelerini alan beyaz tüccar ahlaksızlığına bir son vermek lazım.
Kutuplaşma daha uzun süre devam edecek, reformların getirdiği rezistansa bağlı tarihsel bir durum. Diyelim ki yüzde 25'lik bir toplumsal taban, bunun üzerinden mobilize ediliyor ve bunu yapanlar bu ülkenin solcu, sözde liberal 'aydınları', sermaye, akademi ve medyası. Öyle veya böyle, bir darbe yapabilmenin gücünü tüketene kadar tutsak aldıkları, dar bir fobizme mahkûm ettikleri tabanı özgür bırakmayacaklar. Mahalle sakinleri, mahalle seçkinlerinin ürettiği 'fikirleri' aşamayacak. Ülkede bir muhalefet çıkmamasının nedeni bu zihni işgaldir. Bunlar aslen gerici güçlerdir.
Dolayısıyla, Erdoğan hem bu şirret, her yolu denemekten zerre tereddüt etmeyen gerici güçleri her denemede yenmek, hem de ülkeyi demokratikleştirmek ve kalkınmayı sürdürmek zorunda. Erdoğan faktörü olmasaydı, AK Parti lime lime edilmişti. Erdoğan'ın sorumluluğu partisini gençleştirmek, uyuyan İdris Naim Şahin hücrelerinden temizlemek, partiyi tek adam zaafından kurtaracak kurumsallaşmayı sağlamaktır. Kadınların ve gençlerin partide gerçek ve etkin ağırlığını arttırmalıdır. Bunu yaparken şu kritik süreçlerde güvenilirliğini ispatlamış dar kadrosunu da korumalıdır. Demokrat zihniyetle kuşanmış bir bürokrasinin temelini atmalı, eski devletle de tüm köprüleri atacak yapısal reformları yapmalıdır.
O halde neden tatavayı bırakıp Erdoğan'a bu önerileri yapmıyorsunuz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019