Markar ESAYAN
7 Haziran seçimleri ile kritik bir eşiğin aşılacağı çoğunluk tarafından kabul ediliyor. Yeni Türkiye’nin inşasını tarihi bir dönüşüm olarak görenler ile bu projeyi “yıkıcı” bulanlar için de bu eşik önemli.
1950’den beri vesayete yönelik “Halk ihlallerinin” oluşturduğu bir hikâyenin sezon finali bu... 2007 ekiminde cumhurbaşkanını halkın seçmesine dönük anayasa değişikliği, o günlerde fark edilenden daha köklü bir değişimi ima ediyordu. Bunun anlaşılması için 10 Ağustos’ta halkın ilk seçimini yapması gerekti.
Siyaset, antidemokratik asker/yargı müdahalesini aşmak için en doğru adrese müracaat etmiş, bürokratik vesayetin kalesi olarak tasarlanmış bu makam halkın emanetine alınmıştı. Yani 367 kararı ve 27 Nisan Muhtırası, seçkin sermaye ve medyanın top yekûn darbe için yüklenmesi boşuna değildi. Bu makam yitirildiğinde, halka kapalı sistemin ağır yara alacağı, “toparlanmanın” ise daha büyük maliyetler gerektireceği ortadaydı.
Kaleyi istisnalar dışında sürekli elde tutmaya yarayan seçim biçimi değiştikten sonra, 10 Ağustos’ta o makama Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışı engellenmeye çalışıldı. Erdoğan’ın AK Parti’den koparılması veya CHP-MHP adayı ile cumhurbaşkanlığı “kişi” üzerinden vesayete alınmaya çalışıldı. Muhalefet partileri zaten kaset operasyonları ile dizayn edilmişti. Geriye Erdoğan’ı AK Parti içinde yalnızlaştırma işi kalıyordu.
Ancak bunu siyasi yollarla başarmak mümkün olmadığı gibi, siyaset dışı dizaynlar da işe yaramamıştı. O zaman öyle bir yöntem bulunmalıydı ki, AK Parti içinde ve tabanda kritik tereddütler yaratsın, bu tereddütler sayesinde düzenlene sürek avında Erdoğan düşsün.
Bu yöntem, herkesin hassas olduğu “yolsuzluk” üzerinden uygulanmak istendi, oldukça akıllıcaydı. Belli ki bir konsorsiyum ürünüydü.
Tüm bu zor süreç deşifre oldu ve oluyor. Ama bu son “halk ihlali”nin yapısını anlamak hala kritik önemde görünüyor.
Antidemokratik, köklü ve güçlü düzenlerden demokratik süreçlere geçiş bazı önemli faktörlerin yan yana gelmesine bağlı. Değişim kendisini dayatmış olsa da, devrimci durumun siyaseten üstlenilmesi gerekiyordu. Bu koşul Erdoğan ve AK Parti tarafından yerine getirildi.
Ancak, yaşanan en nihayetinde sert bir egemenlik kavgasıdır. Bunun bir günde yapılan eski tür devrimlerden olmaması, kavganın temel yapısını, yani yerleşik vesayet gücü ile deplasmanda hareket etmek zorunda olan reformcu aktörün eşitsiz durumunu değiştirmez.
Bu durumda, reformcu siyasi hareketin eşit şartlarda kavga vermediği, aradaki muazzam güç farkının mutlaka kapatılması gerektiği ortadadır. “Bu nasıl olacak” veya “nasıl oldu” diye sorduğumuzda, liderin üzerinde bir güç birikmesi yaşanması gerektiği ortaya çıkar. O lider tabii ki Erdoğan’dı.
Standart sapması yüksek bir lider olarak farklı davranabilmesi, rakiplerini iyi çözmüş olması, zamanında ve gerekli kritik kararları alabilmesi ve halkın artan oranda verdiği destek ile Erdoğan’ın üzerinde güç birikti. Bu birikimin, Menderes ve Özal’dan farklı olarak mümkün olabilmesinin, Erdoğan’ın hikâyesinin geniş halk kitlelerinin hikâyesi ile örtüşmesinden kaynaklandığını görmek lazım. Bu aslında bir kader birliğini ima etti. 23 milyon insan artan oranlarda kendi kaderini Erdoğan ile özdeşleştirdi. Hikâyenin gücü kritik rol oynamıştır.
Tam bu nedenle, Erdoğan’ın şahsı hedef alındı. Bu hikâyenin gidişatı etkilenmek, özdeşlik bozulmak istendi. Çünkü Erdoğan’ın üzerinde biriken güç, restorasyonların kalıcı şekilde kurumsallaşmasına kadar en önemli kozdu. Bu güç, Erdoğan’a emanet edilmiş ise de, halkın toplam değişim enerjisidir. Erdoğan buna vekâlet etmektedir. Paralel yapı dahil, kimseyle paylaşmamaya dönük iradesi onu güvenilir kılmaktadır.
Erdoğan ve Davutoğlu arasında bir ayrılık/çatışma çıkmasını arzulayanlar, hikâyenin gücünün farkında değiller. Başbakan Davutoğlu’nun da, Erdoğan gibi bu hikâyenin bir parçası olduğunu, bir derdin üzerinde ortaklaştıklarını anlayamıyorlar.
Onlar anlayana kadar, bu gücü kurumsallaştırmak akıllıca olacak. Başkanlık sistemini Erdoğan üzerinden tartışanlar, Erdoğan’ın herkes gibi bir fani, yaydıkları korkunun da geçersiz olduğunu pekala biliyorlar.
Asıl korkulan şey, halk iradesinin kalıcı biçimde kurumsallaşacak olmasıdır. Bilakis, kurumsallaşma Erdoğan’ın değil, halkın otoritesini hâkim kılacaktır.
Çünkü şahıslar geçici, halklar kalıcıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019