Markar ESAYAN

Devrim nikâhına Hürriyet’ten fetva
4.02.2015
1398

 Pazartesi günü Hürriyet gazetesinde hemen fark edilen bir teyakkuz hali vardı. Dikkati çekmeyecek gibi de değildi doğrusu. Kişiler önemli değil ama oluşan bütünlük yazılmaya değer geldi bana.

Ahmet Hakan, herhalde 2007’deki anayasa değişikliğinin makro siyasetin ağırlık merkezini cumhurbaşkanlığına doğru kaydırdığını, Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 Ağustos’ta seçilmesinin engellenememiş olmasının geri alınamayacak yeni bir siyasi durum yarattığını kavramış olmalı ki, Kemal Kılıçdaroğlu’na “Uyan artık” demek zorunda hissediyordu...

Ne ilginçtir ki, “Yepyeni bir şey var Türkiye denilen yerde” yazısı (“denilen” değil, “denen” olacak) Simavilerin Diken sitesinde “Kemal Bey! Devlet Bey! Selahattin Bey! Yepyeni bir şey var Türkiye’de” başlığına terfi ettirilerek alınmıştı, olması gerektiği gibi...

Yazar, “Bu yepyeni duruma karşı... Çok radikal, çok sarsıcı, çok oyun bozucu, çok birleştirici, çok farklı, çok ezber bozucu, çok bütünleştirici, çok geriletici, çok değişik şeyler yapmalısınız” diyordu, Said Nursi alıntısını da unutmadan tabii.

Sayfaları çevirince, aynı temanın Hürriyet’te çeşitli formlarda işlendiğini görüyordunuz. Eğer güçlü bir ittifak kurmak istiyorsanız, söz konusu partiler/kesimler arasında sağlam bağlantı kayışları kullanmak zorundasınız. İşte Hürriyet’in pazartesi günkü bombası, soylu Marksist Prof. Korkut Boratav olmuştu. Bir Marksist ve Hürriyet... Ne günlere geldik! Hani 10 Ağustos seçimlerinde İhsanoğlu’nun adaylığı karşısında “Senden kurtulmak için nelere katlanıyoruz” diyen tiyatrocu arkadaş vardı ya, işte öyle bir şey.

Belki de bizim Marksistlerde bir sorun vardı. O da ayrı konu tabii...

Boratav bir akademisyen nezaketi ve soğukkanlılığıyla “HDP’nin parti olarak seçime girmesi Türk solunu satmaktır” diyor, tabii bu sözleri başlığa alınıyordu. Aydınlanmacı bir vahiyle Erdoğan ve İmralı arasında gizli bir “anlaşma” olduğunu söylüyor, “satma” kısmını da “İslamcı faşizme gidiyoruz” şeklinde kanıtlıyordu. Cevval röportajcımız “Böyle bir anlaşma varsa Türk solu bu tongaya düşer mi?” şeklinde nezih beyaz Türkçesiyle soruyor, hoca da “Düşmemesi lazım, CHP, HDP ve sosyalistler ittifak yapmalı” diyordu.

Hürriyet, laik aydınlanmacı otoriteden devrim nikâhının fetvasını almış oluyordu.

Bir sayfa çevirince, bu kez Ali Bardakoğlu üzerinden Taha Akyol’un “siyaseti” ve birtakım “istendiği gibi davranmayan” hukukçuları dövdüğü yazısı ile karşılaşıyordunuz. Siyaset zelil bir iş haline gelmiş, siyasetçi ise “kör döğüş sanatçısı” olmuştur. Paralel yapının ortaya saçılan bunca zelil işlerine, ülkeyi adeta esir almış olmasına bir çift söz etmeyen, durumu “hukuk”la açıklamaya çalışan Akyol, artık kime kızdı, kim kendisini sükût-i hayâle uğrattıysa, tüm siyaseti düşkün bir faaliyete indirgemekteydi. Tıpkı askerlerin yüz yıl boyunca siyasetçilere “pavyona düşmüş” muamelesi yapması gibi...

Aynı gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın atadığı yeni Anayasa Mahkemesi üyesi Kadir Özkaya’nın yemin töreninde zuhur edecek değişimin işaretleri mi alınmıştı acaba? Törenden sonra Erdoğan ve Davutoğlu’nun Kılıç ile odasında görüşecek denli normalleşme yaşanması, sonra Kılıç’ın yaptığı o konuşma...

“Türkiye’de artık ülkeyi kurtarma çağrısı yapılan kurum ve kişiler dönemi kapanmış, sorunların demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi gereken bir süreç başlamıştır.”

Off, en sevmedikleri... Siyasetçiye saygı, sandığa müdahale etmemek gerektiği, hani şu bildiğiniz kuvvetler ayrılığının adab-ı muaşerete yansıyan haliyle olması gereken durum...

Halbuki, AYM’nin 52. kuruluş yıldönümünde olduğu gibi, Kılıç eli belinde bir konuşma yapsa, siyasete “sığ” dese, “vicdan yolsuzu” dese ne güzel olurdu!.. Ertesi gün Taha Bey o günlerde yaptığı gibi “Bir hukuk manifestosu” başlıklı yazıyı ne de heyecanla kaleme alırdı...

Kılıçdaroğlu’nun kendi tabanındaki popülaritesi yüzde 12’ye, Bahçeli’nin 10’a düşmüş. İmralı/Kandil/HDP nihai barışın eşiğine gelmiş, hani bir adım daha atılsa artık geri dönüşü yok. Paralel yapının yediği herzeler artık inkar kabul etmiyor; üzerine bir de AYM başkanı Erdoğan’ı kapılarda karşılıyor, odasında buyur ediyor... Erdoğan ve Davutoğlu eşleriyle birlikte samimi bir yemek yiyorlar, derken...

Zaman hızla akıyor, 7 Haziran yaklaşıyor. Godot bir türlü gelmiyor...

Teyakkuza geçilmez, ayar verilmez, melankoliye düşülmez de ne yapılır?!

Doğru, yepyeni bir durum var ortada.

Düşülen zavallı durumun sebebi de bu.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (10)
  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    24.07.2012 13:19

    ben de gözlerime inanamadım yazını okuyunca. sen gazeteciliği değil ama yalanmayı öğrenmişsin

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    24.07.2012 13:17

    Kardeş ellerine sağlık çok güzel yazmışsın yolun açık olsun

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    24.07.2012 13:00

    Tezcan Bey delikanlılık çağı uzun sürmedi mi Düzce nin bir türlü adam olamıyor..

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    24.07.2012 12:11

    Ben de gözlerime inanamadım görmeyince nereden bileceğiz ki paylaşımınız için teşekkürler

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    24.07.2012 11:58

    Muhalefet yapmayı senden mi öğrenecez

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    24.07.2012 11:46

    (Kalp atışları iyice hızlanan ve delikanlılık çağına giren Düzce’nin yürümesine ve koşmasına engel olmayın. )yazmışsınız bu yazı da benim kalp atışlarımı hızlandırdı siz kim oluyorsunuz da muhalefete eleştiri yapıyorsunuz..siyasetten anladığınızı mı sanıyorsunuz

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    24.07.2012 11:42

    Hafta sonu yaptığınız gezi sizi utandırmış ama hiç te utangaç değilsiniz yazınız ifadeleriniz gayet cesur

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    24.07.2012 11:07

    Ya bir yol bul,ya bir yol aç;ya da yoldan çekil.Bunlar ne yol bulur,ne yol açar,ne de yoldan çekilir.Bu tip insanları engellemek mümkün değildir.Herzaman vardır.Çirkindirler ..Sırf mulalefet olsun ne olursa olsun.Yapılan güzel işleri görmezler görmek istemezler..Ama uyarmakta fayda vardır .Bu yazı da olduğu gibi..Güzel bir yorum güzel bir yazı..

  • Erhan Ergül

    Erhan Ergül

    24.07.2012 11:12

    Basın Gününüz Kutlu Olsun Kardeşim. Yazın çok güzel olmuş, ellerine sağlık.

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    24.07.2012 11:17

    Tezcan Bey, hani geçtiğimiz günlerde bir köşe yazınız vardı. Ben gazeteci değilim dediğiniz. Siz olmuşsunuz. Yazıya utanarak başlayıp muhalefeti yerden yere vurmaya kadar getirmek her yiğidin harcı değil. Ayrıca bu adamlar bu işi zor öğrenirler. Bu işi öğrenmek için 40 fırın ekmek yemeleri gerekir. Bunların işi gücü yapılanlara b.k atmak. Kendi arkalarına bakmadan iş yapmak....

Yazarlar