Markar ESAYAN
Son kamuoyu yoklamalarına göre HDP yüzde bir buçukluk oy kaybına uğramış gözüküyor. Bu kaybın iktidar partisi için en avantajlı dönem olan son iki haftada giderilemeyeceği söylenebilir. Çünkü seçim yaklaştıkça, hele iktidarda başarılı ve istikrarlı bir hükümet varsa, muhalefetin vaadi koalisyon ve kaos ise, gri oyların iktidar partisine yönelme eğilimi artıyor.
13 yıllık bir iktidar partisinin umulan veya beklenen şekilde hiçbir yorgunluk emaresi göstermiyor olması, iktidar partisinin aslında hâlâ muhalefet hareketi olma özelliğini koruyor olmasından ileri geliyor. 13 yıldır AK Parti'nin muhalefet tarafından yanlış analiz edildiğini, kibirli bir bakışla AK Parti'ye onda olmayan özellikler, zaaflar atfedildiğini, bunun ise muhalefetin başarısızlığını garantilediğini yazıyorum.
Çünkü muhalefetin başarısız olması gibi bir derdimiz yok. Ama maalesef onların da başarılı olma gibi bir derdi yok. Çünkü iktidarı halkta aramıyorlar. Derdimiz vesayet kulübüne dönüşmüş bu yapıların halkla yürüyen, sandığa saygı duyan, belirli noktalarda milli tepki verebilen, hâsılı kendi siyasi meşreplerince halkının iyiliğini isteyen muhalefet partilerine dönüşmeleri. Ancak bu bir türlü gerçekleşemiyor.
Bu noktada HDP belki bir maya olabilirdi. Ancak halkın bu talebine cevap vermek yerine, eski Türkiye'nin ihyasında halk iradesi karşıtı ittifaka katılması büyük bir düş kırıklığı oldu. AK Parti için nasıl 27 Nisan'da askerin muhtırasına karşı durması bir kırılma noktası olduysa, HDP için de negatif anlamda kırılma noktası 6-8 Ekim ayaklanma çağrısıydı. AK Parti bu tercihi ile Yeni Türkiye projesini taşıma olgunluğuna ve cesaretine sahip olduğunu gösterdi. HDP ise “ayaklan” muhtırasına direnemedi. Barış ve sivil siyaset yerine, karanlık dehlizlerde bir PKK Kuzey Kore'si hayalinin peşinden gitti. Böylelikle barışı kurma konusunda ehil olmadığını bizzat dindar ve laik Kürtlere ispatlamış oldu.
6-8 Ekim'de bu “ayaklan” muhtırası artık nereden geldiyse, oraya karşı dik durabilen bir HDP bugün baraj derdi olmadan Yeni Türkiye'nin kurucu unsuru olarak desteklenirdi. Ancak artık HDP eski Türkiye'nin ihyası adına beş benzemezlerin her alanda desteklediği bir koçbaşına dönüşmüş durumda.
Negatif, çatışmacı üslup, cemaatçi ağızlar ve 1970 model taşra siyasetçisi tavrıyla, bu halkın kalbine girmek, güven aşılamak mümkün değil. 28 Şubat'ta darbecilerin “Muhtar bile olamaz” sloganının 2015 modelini HDP “Seni başkan yaptırmayacağız” diye yeniden üretti. Oysa HDP de pekâlâ biliyor ki, başkanlık sistemi Erdoğan'ın kişisel meselesi değil, bir bağımsızlaşma adımıdır. Sayın Erdoğan yüzde 52 ile halkın seçtiği bir liderdir ve ona saldıran halka saldırıyor demektir, halka karşı demektir. HDP'nin “Seni Başkan yaptırmayacağız” sözünün açılımı “Halkı bu ülkede amir yaptırmayacağız” demektir.
HDP pozitif sivil siyasete sırt dönünce masa başında mühendislik peşine düştü. AK Parti ve Sayın Erdoğan düşman olarak belirlenince de yöntem belliydi. Erdoğan nefreti üzerine oynamak… Ama bu nefretin kâhyası zaten CHP... HDP nasıl barajı geçecekti? Aynı anda Alevi ve muhafazakâr Kürtlerin oyunu nasıl alacaktı? Bu ancak pozitif siyasetle olurdu ki, bu da AK Parti'yle kavga etmeyi anlamsızlaştıracaktı. O yüzden HDP yalpalamaya başladı. Takıntılı laikçilere hoş görünmek için dine saldırmaya başlayınca muhafazakâr Kürtleri kaybetti. Muhafazakâr Kürtleri Kürtçülük ve tehditle kazanmaya çalışırken de duvara tosladı. Doğal siyaset izlemediği için tüm zeminlerini kırarak ilerledi.
Sürecin başında HDP liderlerinin daha çok hata yapacağını öngörmüştüm. Öyle de oluyor. Çünkü dürüst değiller. Çözüm Süreci'ne ortalama bir beyaz Türk hangi olumsuz duygularla bakıyorsa, farklı değil duyguları. Radikal aydınlanmacı bir tavırla AK Parti'nin sosyolojisine tepkililer. Şiddetin bir yöntem olamayacağını, miadını doldurduğunu kabul etmiyorlar. Bu nedenle Kobani üzerinden muhafazakâr/laik Kürtleri Kürtçülük ile teslim almak istediler. Ama orada da 52 Kürt yurttaş hayatını kaybetti. Nereden tutsan elde kalan bir külüstürlük sergilendi.
Muhafazakâr Kürtlerin Kürtçülük hissiyatına yenilerek HDP'ye oy vermesi ile muhafazakâr Türklerin ulusalcılık adına CHP'ye oy vermesi arasında bir fark yok. Yani saçma, sosyoloji ve siyasi gerçeklikle ters. Muhafazakâr Kürtlerin Kürt inkârını ahlaki ve adil bir tavırla AK Parti'nin bitirdiğini, bundan sonra da barışın tek güvencesinin AK Parti hükümeti olduğunu, AK Parti'nin zayıflamasının bir karşı devrim olacağını gördükleri unutuldu. Dolayısıyla AK Parti'ye HDP'nin cemaatçi/CHP ağzıyla açtığı savaş, bir bumerang gibi geri dönmeye başladı.
Dediğimiz gibi, seçim sonuçları HDP'de de taşları yerine oturtacak. Derslerini daha iyi çalışmaları için sınıfta kalmaları bir felaket olmaz. Bunu bir felaket veya tehdit olarak pazarlayarak Kürtler rehin alınamaz. Biz Gezi'yi de, 17/25 Aralık'ı da, 6-8 Ekim vandalizmini de atlattık.
Evvel Allah aşamayacağımız hiçbir sorun yoktur.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019