Markar ESAYAN
Tarih kendini tekrarlar mı?
Veya, tarih geçmişte kendini arasıra tekrarlamış mıdır?
Ya da, tarihin geçmişte uygulandıklarında her olayda etkilerini gösteren ve gelecekte çıkabilecek benzeri olaylara uygulandıklarında aynı etkileri yaratacak kesin kuralları var mıdır?
Bu soruları soran ünlü Britanyalı tarihçi Toynbee, tarihin insan uygarlığı boyunca 20 kez kendisini tekrarladığını ifade ediyor. Ancak bu tarihi anlamak için tek kural değil. Çünkü serbest iradesi ile farklılaşan insan uygarlığı, fiziksel çevrimlerin, doğadan kaynaklanan kısıtlılıkların üstesinden gelen bir eylemlilik ortaya koyuyor, tarihi şaşırtıyor.
Yani tarihin kendisini tekrarlamasını her zaman çaresizce beklemiyoruz, yapabilecek şeylerimiz var. Tarihe kendi çabamız ve aklımızla yeni ve görülmemiş bir yön verebiliriz.
Toynbee, “Bir karar vereceğimiz zaman, geçmişteki olaylar ile toplumsal/fiziksel çevremizde gelişen bugünün olaylarına bağlı oluşumuz/olmayışımız arasında bir denge yok mu?” diye soruyor.
Dolayısıyla insan uygarlıklarının, çevresel faktörler ve serbest iradeye dayalı tepkilerinin yan yana gelip yaratacağı sonuçlar tarihin doğru tanımını veriyor.
Zaten belirli durumlarda sürekli aynı sonuçların ortaya çıkacağı bir genel kural olsaydı, aynı günü sürekli olarak tekrarlıyor olabilirdik. Ama zaten bu çevrimi değiştirecek serbest irademiz olmayacağı için de, akvaryumu okyanus zanneden bir süs balığı gibi mutlu mesut yaşardık; sorun olmazdı.
Ama biz insanız.
Dünyada akvaryuma benzer sınırları içinde yaşayan ve bundan rahatsız olmayan insanlar olabilir. Ama bir kanunu bilmemek, kanunu çiğneme ve sorumsuzluk hakkı vermediği gibi, evrenin kurallarına da her durumda tabiyiz. Onları bilmemek veya tanımamak bize dair bir evren yaratma gücüne sahip değildir. Sadece bize dair bir trajedi yaratır.
Evrene ve evrendeki varoluşumuza verdiğimiz tepkilerin toplamı olan tarihe karşı tutunduğumuz tavır da, onu reddetmek dahi olsa, bize tanınan bir haktır. Bu hak üzerinden varoluş kuralları biz istemesek de bizi kapsar.
Küçük akvaryumumuz en büyük akvaryumun içindedir çünkü.
Paradoks gibi gözükse de, serbest irade, toplam irade içinde bizlere tanınan özerk alanlardır. Serbest irade içinde özerkleşmeye çalışan bizi, tam da bu eylemle direk olarak varoluşa ve onun sahibine bağlar.
Evet, bizim dışımızda büyük bir çevrim var. Ama o çevrim içinde olaylara nasıl tepki vereceğimiz ve tarihin nasıl yön alacağı açısından bir belirsizlik mevcut. Bu belirsizlik bizim yegane malzememizdir. Nesneleşmek demek, karar anlarında tarihe müdahale etmekten kaçınmak demek. Bu durumda tarihi başkaları yapacak demektir.
Tarihin yirmi kez kendisini makro ölçekte tekrarladığını ifade etmiştik. Grek'in yükselişi ve çöküşü, onu Roma'nın devralışı ve çöküşü, onu Hıristiyan kilisesinin devralışı ve Bizans'ın çöküşü, ayrı bir koldan ilerlediği farz edilse de İslam'ın yükselişi, Osmanlı'nın çöküşü ve derken ulus devletler ve laik dönem...
Hiçbirisi ortadan yok olmuyor. çember bir kez daha dönüyor ve yeni bir aktör başrolü alarak yeni paradigmaya kahyalık yapıyor. Dönüştürme/uyum ve yönetme kabiliyeti tükendiğinde ortaya yeni bir kahya çıkıyor.
Tarih ise, olanın hikayesi olarak varlığını hem koruyor.
Çöküş başladığında bunu durdurmak pek mümkün değil. Yavaşlatılabiliyor; ama mutlaka çöküyor. Bunu otomatize olma süreçleri diyoruz. 1917 devrimi Rusya'da 19. yüzyılın başında kendisini açıkça belli etmişti. Çünkü tarihsel dinamikler çalışmaya başlamış ve çarlık otomatize olmuş şekilde bu dalganın peşinden sürüklenmeye başlamıştı. 1905 devriminden sonra bile çarlık durumu hakimiyeti altına aldığını düşünmüştü. Aynı şekilde Roma da önce Augustus döneminde toparlandı, sonra Konstantin döneminde Hıristiyanlığı içererek güçlü bir dönem yaşadı ama bu sonucu değiştirmedi. Çünkü çember dönmeye başlamıştı ve o kritik aşamada Roma yeni ve görülmemiş bir hamle ile tarihe yön verememişti.
Bu manada Osmanlı İmparatorluğu da fırsatı 19. veya 18. değil, 16. yüzyılda kaçırmıştı. Osmanlı tarihe ancak Kanuni döneminde müdahale edebilseydi otomatize olmayabilir, 19. yüzyıl başka türlü yaşanabilirdi. Ve evet, bu yapılabilirdi.
Bu olmadığında, tarih sizi nesneleştirip başka aktörlere yazımı devrediyor çünkü hayat devam ediyor.
Batı da, aslında en büyük sıkıntısını tarihe yeni ve görülmemiş bir hamle ile yön veremediği için yaşıyor. Bu nedenle Sykes-Picot'yu yeniden diriltmeye çalışıyor, onunla 21. yüzyılı geçirebileceğini düşünüyor. Çünkü Çin, Brezilya, Rusya, Hindistan ve diğer ülkeler ABD ve AB'yi yakalayıp geçmek üzere. Türkiye de bu potansiyele sahip. Buna önlem olarak eski moda kolonyal yöntemleri deniyorlar.
Mısır'da Mursi'nin idamı karşısında yutkunmak veya IŞİD üzerinden Ortadoğu'da hakimiyeti tahkim etmek, aslında otomatize olmak demek. Bunda yeni bir şey yok. Olmadığı için de çember dönmeye başladı. Bu elli yıl sonra veya daha sonra keskin sonuçlarını belli eder, o ayrı. Ama bu haliyle, bu yöntemle önlenemez.
Hasılı, yeni kahya, tarihe yeni bir şey katan aktör olacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019