Markar ESAYAN
Dünya ve Türkiye'de 1980'lerden itibaren yaşanan köklü değişimler, İslami camiayı ciddi anlamda etkiledi. Bunların arasında Türkiye'deki askeri darbe yanında, şüphesiz İran devrimi de vardı. Bu yakın devrim, Türkiye'deki İslamcı kesimlerde Mısır ekolünden daha fazla sempati toplamaya başlamış, seküler dünya karşısında ve onun içinde tutarlı bir Müslüman siyasi kimlik arayışını kendisine çekmişti. Bu oldukça normaldi.
Ama bence, hala önemi yeteri kadar anlaşılmadığı ölçüde, Erbakan Hoca ve onun Milli Görüş çizgisi çok tarihi bir okul/kuluçka rolü oynuyordu. Elit bürokrasinin laikliği bir hegemonya biçimi olarak suistimal ettiği Müslümanlara kapalı kamusal alana sahip bir Türkiye ve hızla küreselleşen, SSCB'yi tarihe havale eden, internet çağına giren bir dünyada, bireyin hem Müslüman hem vatandaş olmasının yolu neydi? Mücadele nasıl olmalı, bu mücadele hangi değerler üzerinde inşa etmeliydi? Öyle ki, tüm bu olayların sonucunda Müslümanların politik/kültürel kimliği üretilmiş olsun.
Aslında bu ara dönemi, Müslümanların (ve şüphesiz tüm ötekilerin de) ilk kez toplum mühendisliklerinin baskısından nefes aldıkları özel tarihi bir an olarak görmeliyiz.
Mesela, AK Parti hareketi neden 1971 muhtırasından sonra değil, 80'lerden önce de değil, doksanların başında da değil, iki binlerin hemen başında gelişmişti?
Bunun birçok nedeni olmalı. Erbakan Hoca'nın yetiştirdiği yeni nesil siyasiler, Erdoğan gibi, bu süreçlerde artık olgunlaşmış, dünya konjonktürü ABD/SSCB ikili sert yapısını kaybetmiş, iletişim devrimi gerçekleşmiş, ülkedeki elit bürokrasinin ise otoritesi yıpranmıştı. Hadi sosyoloji terminolojisiyle ifade edelim: Devrimci durum ortaya çıkmıştı.
28 Şubat ile bunu önlemeye çalıştılar. Taşrada Anadolu Kaplanları ile devletten bağımsız orta sınıflaşan, dünya ile bağ kuran kitlelerin önünde sonunda siyasi aktör de çıkaracağını öngörmüşler, haklı olarak 28 Şubat'ta aslında bu orta sınıfa saldırmışlardı. Bu kafa mühendislikle çalıştığı için, muhtemelen seksenlerde, muhafazakar kesimi dönüştürmek için Erbakan şeytanlaştırılırken, Gülen hareketi güçlendiriliyordu. Muhafazakar kesimden çıkacak sermayedarlar, STK gönüllüleri, zeki, yetenekli gençler bu cemaat içinde dönüştürülecek, yorgun beyaz Türk oligarşisine monte edilecek, bir yüzyıl daha Türkiye böyle kontrol edilmiş olacaktı.
Milli Görüş okulunun en önemli üç başarısı, 1) Şiddeti dışlamış olması,2) Kimlik inşasının önünü açması, 3) Müntesiplerini milli ve yerli tutup, onu mühendisliklerden korumasıydı. Milli Görüş'teki yenilikçi/gelenekselci ayrışmasını, yaşanan çatışmaları ihmal ediniz; bu asıl hikayede bir teferruattır.
Son 14 yılı ise tekrar anlatmayacağım. Neyin nasıl geliştiğini yakından gördük ve yaşadık.
Lakin, Erdoğan döneminin en önemli kazanımı, muhafazakarları, kendileri kalarak dünyaya açması, Milli Görüş'ten Soğuk Savaş konseptinin statükolarını sökmesi, hak mücadelesine şiddeti sokmamayı sürdürürken, İran, Mısır etkilerini aşarak özgün bir politik pratik sergilemesi, bunun da dışında, yüzde maksimum 20'lere çıkabilecek Milli Görüş çizgisini bu devrimle çeşitli, farklı muhafazakar kesimlere açarak onu merkez aktör durumuna getirmesidir. Bugün Hıristiyan Demokrat bir Ermeni de, bir Kürt de, bir Özalcı veya bir liberal Müslüman da kendisine bu harekette görebilmektedir.
Peki kimliğe ne oldu? Mühendislikler ne alemde? AK Parti hala gelip geçici bir politik süreci mi temsil ediyor, yoksa politik, kültürel bir kalıcı/özgün kimlik oluşturabildi mi?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019