Markar ESAYAN

Yeni dünya düzeni, Yeni Türkiye’yi kabullenmekten geçiyor…
11.08.2016
1624

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 Temmuz Salı günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı yoğun içerikli tam gün mesaisi, Batı’nın ve tüm dünyanın birinci gündem maddesiydi.

Batı’nın bir kısmı bu yakınlaşmayı, Erdoğan’ın Batı’ya karşı güçlü bir kart edinme arzusu, Putin’in ise NATO’da bir gedik açma niyeti olarak okumaya eğilimli. Zaten görüşmeye atfedilen “endişeyle seyretme” durumu da esas olarak buradan kaynaklanıyor.

Bu yaklaşım son derece yüzeysel veya kötü niyetli…

Ne iyi ki, bazıları o kadar da kuşkucu değiller. Çünkü Suriye konusunda ABD, Rusya ve Türkiye koalisyonun ortak üyeleri. Türkiye’nin ekseni kaymıyor, bilakis dünya ile entegre olunuyor.

Mesele, Türkiye’nin öncelik ve endişelerinin anlaşılmak istenmemesinde. Özellikle Suriye sınırında bir PKK devleti kurma çabası ve Türkiye’nin Güneydoğusunda yine aynı amaçla PKK’ya verilen destek… Tabii önce özerklik, sonra bağımsızlık ve final olarak da iki bölgenin birleştirilmesi…

DAİŞ tehdidi ambalajını kimse yutmuyor artık.

15 Temmuz darbesinin temel amacı da buydu zaten: Erdoğan’ı hal ettikten sonra, mümkünse bölünmeye yol verecek bir hükümet dizayn etmek, (Bunu yeni Çözüm Süreci diye yutturacaklardı) olmazsa birkaç yıllık bir iç savaştan sonra haritayı değiştirmek… İkisi de aynı kapıya çıkacaktı.

New York Times’da Stephen Kinzer, “Kızgın Erdoğan ile oyunu nasıl oynamalı” başlıklı makalesinde, önce bildiğimiz önyargıları sıralarken, darbenin önlenmesinden sonra Türkiye ile kurulacak yeni ilişkinin ölçüterini sorguluyordu.

“NATO üyesi Türkiye ile ilişkiler hiç bu kadar savrulmamıştı” ona göre. “Türkiye’yi NATO’dan dışlamak, güçlü bir ahlaki ders vermek adına uygun olabilirdi. Bu NATO’ya da tutarlılık getirirdi.”

Bu tespitlerin 15 Temmuz darbesinin öncesindeki duruma göre yapıldığını, ama artık yeni bir durumun var olduğunu anlıyordunuz makalenin devamında.

Çünkü Kinzer’e göre ilk şıkkın alternatifi zor yutulur cinstendi, ama ABD’nin çıkarlarına daha uygun olan bu seçenekti:

“Türkiye’nin eşsiz jeopolitik önemini görmek ve Erdoğan’ı olduğu gibi kabul etmek…”

Siz “Erdoğan”ı, “Yeni Türkiye” diye okuyunuz.

NATO’dan dışlama sopasının Suriye ve Güneydoğu’da PKK devletçikleri kurmak adına bir tehdit ve 15 Temmuz’la da ilintili olduğu anlaşılmış olmalı. Darbe başarısız olduğu için de NATO’dan dün “Türkiye değerli bir üyemiz, üyelik meselesi tartışma konusu değildir” mesajı geldi.

Unutmayalım ki, bu objektif/rasyonel eğilimler darbenin mümkün olmamasından sonra gelişti. AB ise her zamanki durgunluğu ile izleme durumunda; hele Brexit hamlesinden sonra… Fransa DAİŞ ile terbiye edildi, Merkel darbeye karşı Türkiye’ye destek açıklamasından sonra iki terör saldırısına maruz kaldı ve sahneden kayboldu.

AB’yi bitiren Brexit, Suriye ile Türkiye’de PKK’nın desteklenmesi ve 15 Temmuz darbesi, sözde “yeni dünya” düzeninin kurulmasına dönük, aynı merkezden yönetilen hamlelerdi. Erdoğan ve Yeni Türkiye nefreti ile gözü körelen AB, bu yeni dünya düzeninde kaybeden olduğunu bakalım görebilecek mi?

AB, birliğin bence fiilen yok olmaya başladığının bile farkında değil. Veya farkında bile olsa, Brexit hamlesinden sonra bunun önüne geçmesinin ancak Türkiye’yi birliğe almakla mümkün olduğunu görecek rasyonellikten uzak. (Biz bunu ister miyiz, istemeli miyiz ayrı konu.)

ABD ise, Gülen üzerinden bir oyuna getirildiğini, Ortadoğu’dan izole olabileceğini görme kapasitesine sahip gibi. Ne şanslılar ki, önce onarım sonra da yeni ilişkiler tesis etmeye cesaret edebilecek rasyonel bir lider var karşılarında; Recep Tayyip Erdoğan.

Gülen’in Pensilvanya’daki varlığı, (Rus uçağının düşürülmesine benzer) ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarına dönük bir provokasyon mudur? ABD bu sorunun cevabını bulmalıdır.

Aynı anda herkesin kaybedeceği bu oyunu bozmak, ABD ve AB’nin Erdoğan konusundaki irrasyonelliğini bir kenara bırakmasıyla mümkün. Rusya’dan ders almak öğretici olabilir. Gülen konusundaki tercih bunu gösterecek. Çünkü Türkiye’ye çok fazla haksızlık yapıldı.

Erdoğan açık/dürüst oynayan bir lider. Önceliği tabii ki Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve haklı çıkarları. İlki pazarlığa kapalı bir konu. 79 milyon ülkesi için ölmeye hazır. İkincisinde ise herkesi kabul edilebilir ölçülerde tatmin edecek uzlaşma noktaları bulmak söz konusu. Yeter ki dürüst ve güvenilir ilişkiler tesis edilsin; Yeni Türkiye hazmedilsin.

Yeni dünya düzeni merkez ülke Türkiye’siz kurulamayacağı gibi, Türkiye’nin parçalanmasına dönük kurgu da dünyaya yeni bir düzen değil, bir cehennemi armağan edebilir ancak.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar