Markar ESAYAN
Dünyanın güçlü ve büyük devletlerinin birleşme yoluyla bu mertebeye geldiklerini, ancak hegemonya kurmak istedikleri coğrafyalarda bölünmeleri desteklediklerini görmek ne kadar ilginç değil mi?
Çünkü görmemek için kör olmak lazım.
Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu, Avrupa Birliği, Birleşik Krallık vd…
İspanya’da referandum konusunda merkezi hükümetin aldığı sert önlemlere bir itiraz geldiğini duydunuz mu şimdiye kadar?
Ancak, her ne hikmetse, doğalgaz ve petrol yataklarının olduğu bölgeler ve İpek Yolu’nun geçeceği istikamet, zaten ya parçalanmış halde ya da mezhepsel, etnik çatışmalar veya işgal ile meşgul. Buradaki etnik veya mezhepsel bölünmeler üzerine ise Batı’da meşruiyet ve para taşıyan dev bir sektör var.
Türkiye, Osmanlı’nın çözülmesiyle büyük bir reaksiyon göstererek, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulmuş bir ülke; bizim ülkemiz.
Çünkü Türkiye bir DEVLET’tir. Bu coğrafyada devlet özelliğine sahip az sayıdaki devletlerden birisidir. Bir imparatorluk bakiyesidir. 15 Temmuz gibi, Kurtuluş Savaşı’nda verilen reaksiyon, bu özelliğimizin bir sonucudur.
Bu “biz” içine herkes girmekte. Türk-Kürt, laik-muhafazakar, müslim-gayrımüslim, Sünni-Alevi, başörtülü-başörtüsüz, Alaçatı-Çarşamba, İstanbul-Diyarbakır, Ankara-Edirne, Hakkari-Hatay…
Kendi aramızda problemlerimiz olabilir; ki bunlar çoğunluk çöküşün tortularından başka bir şey değildir aslında. Kürt, Alevi, Ermeni sorunları başta olmak üzere, hâlâ 1. Dünya Savaşı’nda kısmen başarılı olmuş böl/parçala taktiğinin prangaları ayağımıza dolaşıyor.
Ama kendimizi kandırmayalım; bizim ortak devletimiz Türkiye’dir ve bize bu vatandan başka onurlu bir yaşam alanı yoktur.
Bu vatan saldırı altındadır. Bu saldırı atlatılacak, Türkiye farklı bir seviyede parlak bir geleceğe yürüyecektir. Kimsenin bundan şüphesi olmasın ve hesaplarını buna göre yapsın.
Anlaşılan o ki, Birinci Dünya Savaşı ile Osmanlı/Türkiye’yi paylaşma işi yarım kalmıştır. Anadolu ve onun derin irfanı büyük bir reaksiyon göstermiştir. Şimdi bu yarım kalan işin tamamlanması sürecinin başladığını görüyoruz. Barzani hadisesi bundan başka bir şey değil. Ama Türkiye Türk’ü, Kürt’ü, velhasıl 80 milyon vatandaşıyla bu reaksiyonu yeniden gösterecektir.
Barzani’ye yaptırılan hamleyle Türkiye’de Türklerin ve Kürtlerin birbirine düşürülmesi planı işlemeyecektir.
Türkiye öyle bir ülke ki, 15 Temmuz gibi bir hainliği yaşadıktan bir ay sonra Fırat Kalkanı operasyonunu başarıyla gerçekleştirmiştir.
Ne yapmışlarsa da, bu reaksiyonu gösterme kapasitesini yok edememişlerdir.
Türkiye’nin iç barışına, siyasetine, devlet yapısına yapılan müdahaleler onur kırıcıdır. O nedenle, şu saçmasapan kutuplaşma meselesini tarihe havale etmek durumundayız. Etnik, mezhepsel, kültürel çatışma yaratma gayretlerini ortadan kaldıracak olan normalleşmedir. Bu çatışmaların Türkiye’de zemini ve nedeni yoktur. Varmış gibi politika üretenler, akıllarını başlarına almalıdır.
Kürtler başımızın tacı ve kardeşimiz olmaktan öte, bu devletin sahipleridirler. Diğer tüm kesimler de öyle. Pratik noksan ve sorunları kendi aramızda çözeriz. Türkiye son 15 yılda yaptığı relarla bunun boş bir vaat olmadığını ispatlamıştır.
Kendi güçlü devletimiz varken, tüm bölgeyi Suriyeleştirecek bir maceraya gerek yoktur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019