Markar ESAYAN
KCK’nın şehir yapılanması soruşturması kapsamında 147’si tutuklu, 193 kişi hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından geçen salı kabul edildi. Savcının iddianameye aldığı gizli tanıkların ifadelerine dayandırdığı iddialar özetle şöyle: KCK, PKK’yı da içine alan bir üst yapı. Türkiye Meclisi (TM) denen bölümünde olan örgüt üyeleri Kandil’de yedi kişiden oluşan Türkiye Masası tarafından yönetiliyor ve doğrudan Sabri Ok ve Murat Karayılan’a bağlı. KCK Sözleşmesi bir anayasa işlevi görüyor. KCK zorla vergi topluyor, KCK dağa adam devşiriyor, Kandil’den gelen talimatlarla eylem yapıyor. Devrimci Halk Savaşı’nın organize eden bir yapılanma işlevi görüyor.
İddianamenin en kritik noktalarından birisi sanıkların yüzde 80’inin BDP’li olduğu ve KCK ile BDP’nin faaliyetlerinin örtüştüğü gerekçesiyle BDP’nin hukuksal durumunun incelenmesi için iddianamenin bir suretinin Yargıtay Başsavcılığı’na gönderileceğinin belirtilmesi.
Özetle “KCK ve BDP faaliyetleri iç içe geçmiştir” denerek KKC=PKK=BDP formülüne dayanmış iddianame. Dinlemelerde BDP İlçe Teşkilatlarında eylem planlanması, 101 eylemin bu planlamalar neticesinde fiiliyata geçmesi, dağa kazandırılan her eleman için Kandil’den yedi bin lira ödeme alınması gibi konular, iddianameyi ciddiye almayı gerektiriyor.
Üstelik Öcalan bile 1 Ocak 2010 tarihli görüşme notlarında “KCK ile legal siyaset ayrıdır. Belediye başkanlarının, siyasetçilerin bu oluşumun üyesi olduklarını sanmıyorum, olmamaları da gerekir” demişti, doğru.
Bu ilişkilere girmiş, faaliyetleri delillendirilmiş kişilerin yargılanması kaçınılmaz, bu da doğru. Ama davanın Kürt ve PKK sorununun siyasi çözümünün tam da merkezinde olduğu gerçeği ve kapsamının bu nedenle karadeliğe dönüşme potansiyeli çok daha dikkatli olmayı gerektiriyor. Burada 12 Eylül Referandumu’nda parti kapatmaları zorlaştıran maddenin paketten BDP’nin de katkılarıyla düşürüldüğünü hatırlatmakta fayda var.
Türkiye KCK, PKK, BDP ve taban arasındaki bu karmaşık ilişkiler bütününü yeni keşfetmiyor. Kürt açılımı namuslu ve doğru bir seyir izleseydi, bu yapılar, aralarındaki ilişki ve geçişkenlikler barışa giden yolda önemli imkânlar olarak görülecekti. Hatta bundan henüz bir sene evvel “PKK’nın BDP’lileşmesi tezleriyle” ilgili böyle yorumlar da epey prestijliydi. Birden değişen atmosferle, yılların kanlı ve acılı tortusuyla karmaşık bir ilişkiler yumağı haline gelen bu devasa yapının iyi analiz edilemediği görülüyor.
KCK’nın kapsamının, PKK’nın bölgede kurmayı planladığı otoriteyi sağlaması için mümkün olduğunca geniş tutulduğu gerçeğini tersinden okuyarak, yani özne ve nesnenin yerini değiştirerek BDP’nin kapatılmasını istemek, davanın siyasi boyutunun da göstergesi.
Elinde silah olan bir örgütün tahakkümle tüm bölgeyi ve tüm örgütlenmeleri kapsayacak şekilde dayattığı bir yapıyı, formülü tersinden kurarak aynı torbanın içine atmanın, KCK’nın önünden geçenler dâhil BDP’nin ne kadar siyasetçisi, sempatizanı varsa yargılamanın, gerçekten bu düğümü çözeceği beklenemez. Yeni Kürt Planı’nda BDP’ye önerilen muhataplık rolü, bu anlayışla mı hayata geçirilecek? Peki, kimlerle yapılacak bu?
Gelelim Prof. Büşra Ersanlı ve yayıncı-yazar Ragıp Zarakolu ile ilgili iddianamedeki bölümlere...
İddianameye, Ersanlı’nın ROJ TV’nin mülakat teklifiyle ilgili bir konuşma dâhil, yaptığı bazı telefon dinlemeleri delil olarak konmuş ve bundan örgüt yöneticiliği suçu işlendiğine varılmış. Bunlardan en ilginci ise 15 Haziran 2011 tarihinde Ersanlı’nın Nuray Mert ile yaptığı görüşme. Ersanlı ve Mert “savaş dili”nden şikâyet ediyorlar. Mert, “AKP kafasından” şikâyet ediyor. Ersanlı ise “ciddiyet, insanlar ölüyor” diye yakınıyor.
Görüşmede operasyonların “savaş” gibi takdim edilmesi ve eleştirilmesi, Ersanlı aleyhine delil olarak görülmüş. Mert’in de haksız yere iddianameye sokularak zan altında bırakılması da ayrı bir konu tabii. Mert’in köşesinin elinden alınmasının ve haksızca tasfiye edilmesinin bu bakış açısıyla da bir ilgisi var mı diye sormadan edemiyor insan.
Ragıp Zarakolu ise PKK/KCK terör örgütünün hiyerarşisi içerisinde yer almamakla birlikte bilerek ve isteyerek terör örgütüne yardım etmiş. Bu yardım etme ise şöyle olmuş: Zarakolu Siyaset Akademisi’nde ders vererek, uluslararası imajını örgüt lehine kullandırmış. Öcalan’ın resminin asılı olduğu bir yerin nasıl bir amaca hizmet ettiğini anlamamış olması beklenemezmiş.
Ersanlı ile Zarakolu hakkındaki deliller işte bunlar.
BDP’nin şiddete mesafe koyamaması, açılımdaki etkisiz veya olumsuz rolü, Ergenekon sürecini AK Parti ile mücadelesine kurban etmesini eleştirmek, suça bulaşan BDP’lileri sağlam kanıtlarla suçsuzlardan ayırmak ayrı bir şey, bir siyasi pozisyonu, fikirleri, ifadeleri yargılamaya tabi tutmak ise ayrı.
Bunların birbiri ile karıştırılmasının çok ciddi sonuçları olur ve inanın kimse bunu arzu etmez.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019