Mehmet Acet
Ak Parti’de kamuoyu araştırmalarına Genel Başkan Yardımcısı sıfatını taşıyan İzmir Milletvekili Hamza Dağ bakıyor.
Hamza Bey ilk defa, önlerine gelen anketlerle ilgili yeni bir durumdan söz ediyor.
“Oy vermeye gitmeyeceğim” diyenlerin oranındaki gözle görülür artış.
Mesele, toplam seçmen sayısı ile oranladığımızda alarm verici bir noktada olmasa da, yeni bir durumla karşı karşıya olduğumuz için üzerinde durmayı hak ediyor.
Anlayabildiğim kadarıyla oy kullanmak istemeyenlerin sayısındaki artışın birden fazla nedeni var.
Yerel seçimlerin ittifaklar üzerine inşa edilmiş olması, bunun temel bir gerekçesi olabilir.
Ak Partili olup MHP’ye oy vermek istemeyenler, MHP’li olup Ak Parti adayına destek vermek istemeyenler;
CHP’li olup İyi Parti’nin adayına, İyi Partili olup CHP’nin adayına oy vermeme kararı alanlar, “Sandığa gitmeyeceğim” diyor olabilir.
CHP’li, İyi Partili olup da HDP’nin örtülü desteğinden rahatsız olanları da buraya ekleyebiliriz.
Ya da, Ak Parti yönetimine farklı farklı gerekçelerle kızgınlık içinde olan seçmenler.
Bu faktörlerin hepsini üst üste koyduğumuzda “Oy kullanmayacağım” diyenlerin sayı ve oranındaki artışın sebepleri anlaşılır hale gelebiliyor.
KRİTİK YERLERDE SEÇİM SONUÇLARINI KARARSIZLAR BELİRLEYEBİLİR
Ankara özelinde 4 bine yakın seçmenle yüz yüze yapılan bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarını gördüm.
Bu araştırmaya göre Ankara’da yaşayıp da oy kullanma hakkına sahip olanların yüzde 26’sı “Kararsızım” diyor.
Bu veri iki şeye tekabül ediyor:
1-Mehmet Özhaseki için de Mansur Yavaş için de seçimlerin ‘çantada keklik’ olmadığına.
2-Seçimin kazananının “Kararsızım” diyenlerin büyük bölümünün yapacağı ortak tercihe göre belli olacağına.
Bu da demek oluyor ki; önümüzdeki 2 ay boyunca hem adayların, hem de partilerin sergileyeceği performans, özellikle rekabetin güçlü olacağı yerlerde seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek.
MUHALEFETİN SEÇİM STRATEJİSİ
Salı sabahı medya buluşması çerçevesinde bir araya geldiğimiz İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in sözleri, 31 Mart’a nasıl bir strateji ile hazırlanmakta olduklarına dair dikkat çekici veriler sunuyordu.
Toplantıdan şöyle bir fikirle çıktığımı söyleyebilirim:
Akşener ve ekibi neredeyse 24 Haziran seçimlerinin tam tersi bir taktikle yerel seçimlere hazırlanıyor.
Önce Akşener’in kendi ifadelerinden birkaç cümle aktarayım:
“Yerel seçimler bittikten sonra 4 yıl seçim yapılmayacak. Sayın Erdoğan seçimleri kaybetse bile ne yapacağını biliyoruz. Bakanlar Kurulu’nu değiştirecek, ‘Dersimi aldım’ diyecek, sonra da erken seçim yok deyip yoluna devam edecek.”
“Eninde sonunda bir yerel seçim yapıyoruz. Üç belediye bir partiden başka bir partiye geçebilir. Bizim alabildiğimiz yerleri alırız, alamadıklarımızı başka partiler alır. Yerel seçimlere olduğundan fazla anlam yüklemek yanlış olur.”
“Haziran seçimleri öncesi, en çok parayı anketlere harcadık. Ama orada, ‘Oy vereceğim’ diyenlerle ‘Oy verebilirim’ diyenleri toplayarak beklentiyi yükseltip hata ettik.”
Bu ifadelere baktığımızda iki türlü tespit yapabiliriz.
Birincisi, hırs yapmayıp alacağı oya rıza gösterme eğilimi.
İkincisi, yerel seçimlerin bir ‘Beka meselesi’ haline dönüştürülmemesi çağrısı.
Hayat normalleşmiş bir Türkiye ikliminde ilerliyor olsaydı, bu sözleri ideal olana yapılan bir çağrı olarak okuyabilirdik.
Ama henüz öyle bir noktada değiliz.
Meral Hanım böyle şeyler söylese de, ittifak partneri CHP’nin söylemlerinin, bizzat Genel Başkan düzeyinde açılan ‘Meşruiyet tartışmalarının’ Ak Parti ve MHP’yi ‘Beka’ya yönlendirdiği bir gerçek.
Devlet Bahçeli, ittifak bağlamında daha ilk önerisini yaparken, yerel seçimlerin cumhurbaşkanlığı hesaplarına hükümet sistemi için atılan adımları, kaydedilen mesafeyi, ters istikamete sokmak isteyenlerce bir araç olarak kullanılması niyetine atıf yapmıştı.
Akşener de bugün böyle diyor ama seçim sonuçlarına göre 1 Nisan’da aynı duruşu sergilemeye devam edecek mi?
Çok fazla kuşku var.
Bu nedenle yukarıdaki sözler daha çok, 31 Mart’a endeksli, yani ‘Köprüyü geçene kadar’ kullanma amacıyla geliştirilmiş bir taktik ya da strateji gibi duruyor.
Önceki seçimlerde Ak Parti’ye oy verdiği halde, şu an için kararsızım diyen seçmen kitlesini ‘gevşek bir ruh ikliminde’ tutma amacı taşıyan bir taktik izleniyor sanki.
Ya da ben öyle anladım.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
17.04.2021
20.07.2020
15.07.2020
24.06.2020
20.06.2020
13.06.2020
8.06.2020