Mehmet Acet
Cemreler havaya düştü ama dün Ankara’nın baharı değil kışı hatırlatan bir havası vardı.
TBMM’nin, önemli bir gündem konusunun adresi haline geldiği her dönemde olduğu gibi dün de, Meclis bahçesi televizyon kanallarının çadırlarıyla doluydu.
Soğuk havada ellerini ovuşturarak yayınlar yapan televizyoncular, bir taraftan da içeriden gelecek haberi kolluyordu.
Öğleden sonra o haber geldi, Ak Parti’nin Meclis Başkan adayı Mustafa Şentop, 336 milletvekilinin oyunu alarak 29. TBMM Başkanı olmaya hak kazandı.
Mustafa Şentop düşük profilli birisi değil.
2007’de Ak Parti’nin hazırlayıp dönemin Yargıtay Başsavcılığı’ndan gelen ‘kapatma tehditleri’ nedeniyle bir süre rafa kaldırılan yeni anayasa çalışmalarına katılımından itibaren Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gözdesi haline gelen hukukçulardan biri oldu.
Geçen yıl MHP ile yürütülen ittifak görüşmelerinde de, seçim yasasında yapılan değişikliklerin mimarlarından biri Şentop olmuştu.
Bu tercihle, Binali Yıldırım ile ara verilen ‘hukukçu TBMM başkanı’ geleneğine de geri dönülmüş oldu.
HERKESİN AKLINDA 31 MART VAR
Havaların cemresi olduğu gibi siyasetin de bir cemresi (ateş/kor) var.
Dün, herkes Meclis Başkanlığı seçimi için orada toplanmıştı ama o seçimin bir sürprizinin olmayacağı bilindiği için aslında herkesin kafasında 31 Mart vardı.
-Ekonominin sorunları seçim sonuçlarına nasıl etki edecek?
-31 Mart’ta Türkiye’nin ‘bekasını’ yakından ilgilendiren bir seçim mi yapılacak? Yoksa bu işe sadece altı üstü bir belediye seçimi gözüyle mi bakılmalı?
-Adayların performansı, projeleri sandığa ne kadar etki edecek?
Meclis bahçesinde katıldığımız yayınlarda genellikle bu sorulara muhatap olduk.
Bu sorular sorulduğunda, seçim sonuçlarının belirsiz olduğu şehirlerde son haftaya kadar sağlıklı bir tahmin yapılamayacağı yönündeki görüşlerimi dile getirdim.
Bu görüşümün iki gerekçesi var:
Birincisi, hala kararını vermemiş olan, rekabetin yoğun olarak yaşanacağı yerlerde sonuçları yapacakları tercihle belirleme imkanına sahip olacağını düşündüğüm ciddi bir kitle var.
İkincisi, seçimlere katılımın hangi oranda olacağı sorusunun belirsizliği.
Dolayısıyla önümüzdeki 33 gün boyunca yürütülecek olan kampanyanın ve 1 Nisan sonrasına dair kararsız kitlenin alacağı pozisyonun seçim sonuçlarını tayin etme anlamında büyük önemi var.
HANGİ PARTİ NE KADAR OY ALACAK BİLEMEYECEĞİZ
Bütün bunlar bir yana, 31 Mart akşamıyla ilgili yepyeni bir durumla karşı karşı olacağımızı şimdiden hatırlatmak isterim.
Bugüne kadar yapılan mahalli seçimlerin hiçbirinde karşılaşmadığımız bir durum bu.
Yerel seçimlerde partilerin kazandıkları belediyeler dışında, ne kadar oy aldıkları, belediye meclis seçimleri için verilen oylar üzerinden değerlendirilirdi.
Yan parti performansları için baz alınan kriter burasıydı.
Ama şimdi ilk defa yeni bir vaka ile karşı karşıyayız.
Partiler, belediye meclis seçimleri için de ittifak yaptıkları için, seçim akşamı hangi partinin ne kadar oy alabildiğini ölçebilecek bir veri kalmadı.
Cumhur ittifakının paydaşları olan Ak Parti ve MHP, İl Genel Meclisi ve Belediye Meclis adaylıkları için ortak liste çıkardı.
MHP’nin önerisi Ak Parti’nin onayıyla 2014 seçim sonuçları baz alınarak sıralama yapıldı, listeler YSK’ya bu şekilde iletildi.
Bu durumda, MHP’nin Ak Parti’ye destek verdiği yerlerde sadece Ak Parti’nin, Ak Parti’nin MHP adayına destek verdiği yerleşim birimlerinde ise sadece MHP’nin performansını görme şansı elde edebileceğiz.
Millet ittifakındaki durumda buna benziyor
İyi Parti, belediye meclis listelerinde il/büyükşehir teşkilatlarına inisiyatif tanıdı.
Bazı yerlerde CHP ile ortak, bazılarında ise tek başlarına liste hazırladılar.
Bu da, şu demek oluyor:
CHP ve İyi Parti’nin 31 Mart performansının ne olacağını da klasik ölçüm yöntemleriyle anlayamayacağız.
HDP de Batı’da birçok yerde Millet ittifakı lehine olsun diye aday çıkarmadığı için onların oylarının ne çıkacağını da anlayamayacağız.
İSTANBUL VE ANKARA’NIN ÖNEMİ DAHA DA ARTTI
Bütün bunlar, İstanbul ve Ankara için sandıktan çıkacak sonuçları daha bir kıymetli hale getiriyor.
Bu iki şehirden ikisini birden ya da birisini kaybeden bir parti, “Bakınız buraları kaybettim ama Türkiye geneli oyum şu kadar çıktı” diyemeyecek.
Zaten başından itibaren İstanbul ve Ankara ile ilgili psikolojik bir kilitlenme söz konusu idi.
“İstanbul, Ankara’yı alan seçimleri kazanmış sayılır” cümlesini bu aralar herkes işitiyor olmalı.
31 Mart akşamı parti oylarının ne olduğu ölçülemeyeceği için, kazananlar ve kaybedenler açısından bu iki şehirden gelecek veriler çok daha önemli olacak.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
17.04.2021
20.07.2020
15.07.2020
24.06.2020
20.06.2020
13.06.2020
8.06.2020