Mehmet Acet
Dün televizyon kanallarından birinde, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’u ‘bıyıkları’ yüzünden işten kovduğuna dair bir altyazı gördüm.
Gerçek ya da tek sebep bu olmayabilir.
Ancak Trump’ın işten attığı Bolton’un ‘pos bıyıklarına’ takık olduğu bilgisi yeni değil.
Aralık 2016’da Beyaz Saray ekibini belirlerken Bolton’un ismi Dışişleri Bakanı olarak geçiyordu.
O günlerde, Independent Gazetesi’nde ilginç bir haber çıktı.
Gazeteye isim vermeden konuşan Trump’ın yakın çevresinden bir isim, Bolton’un isminin elenme gerekçesini şöyle açıklıyordu:
“Donald bu tip bıyıkları pek sevmez. Kendisine gerçekten yakın olan kişilerin hiçbirinde bu tarz bıyık veya sakal görebileceğinizi düşünmüyorum.”
Aralık 2016 şartlarında herkes, Trump’ın adaylık döneminde sergilediği ‘megalomanlığına’ tanıklık etmişti ama aynı tutumun ‘taç giydikten’ sonra devam edip etmeyeceğini de merak ediyordu.
Onun ‘hayatı tespih yapıp sallama’ tutumu Beyaz Saray koltuğuna geçtikten sonra da devam etti.
İş dünyasından kalma ‘önce dış görünüş’ prensibi ise hiç değişmedi.
“LOOK AT THESE GUYS/ŞU ADAMLARA BAKIN”
‘Dış görünüş’ meselesinin bizim buralara dokunan bir kısmı da var.
Şimdi oraya geçelim.
Haziran sonunda Osaka’da Türk ve Amerikan heyetleri arasında yapılan görüşme öncesi Trump’ın söze nasıl başladığını hatırlıyorsunuz değil mi?
İki heyet karşılıklı yerlerini alıp kameralara açıklamalar yapılırken Trump, Türk heyetini elleriyle göstererek “Look at these guys/Şu adamlara bakın” dedikten sonra Erdoğan’a eşlik eden heyettekileri Holywood yıldızlarına benzetmişti.
Ama acaba özel olarak kastettiği biri var mıydı?
Ertesi gün Osaka’da otel lobisinde beklerken Erdoğan’ın heyetinde yer alan MİT Başkanı Hakan Fidan’ın yanımızdan geçmekte olduğunu gördüm.
Aklıma Trump’ın takdim biçimi geldi.
Fidan’a, “Trump’ın o sözleriyle sizi kastettiği söyleniyor” diye espri yaptım.
Yanımızda bulunan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da gülümseyerek “Öyle diyorlar evet” diyerek sözlerimi onayladı.
Fidan da gülümsedi, sonra, “Görüşmelere yetişeceğiz” diyerek hızlı adımlarla ilerledi.
Sonradan öğrendik ki Trump, daha önce yapılan bir başka görüşme sırasında Hakan Fidan’ın ‘karizmasına’ dönük övgü dolu sözler sarf etmiş.
Ama Holywood benzetmesiyle belki de sadece onu değil, bütün heyeti kastetmiştir, bilemiyoruz.
Karizma deyince, ikili ve heyetler arası görüşmelerin hepsinde Trump’ın Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın şahsına karşı son derece saygılı bir üslupla yaklaştığına dair bir bilgi de aktarmış olalım.
Kameralara poz verirken Merkel’in tokalaşmak için uzattığı eli havada bırakan, Beyaz Saray’da ağırladığı Japonya Başbakanı Abe Japonca konuşurken kulaklık takmayarak, “Ne dediğin umurumda değil” mesajı veren, Avustralya Başbakanının yüzüne telefonu kapatan, Grönland’ı satmadılar diye Danimarka gezisini iptal edip Danimarkalılara 600 bin avroluk boşuna masraf çıkartan bir ABD Başkanı’nın Türkiye Cumhurbaşkanı’na karşı tam tersinden son derece özenli bir dille hitap etmesi kıymetli bir şey olmalı.
Geçen sene ikili ilişkilerde ağır hasar bırakan Brunson krizinin devam ettiği dönemlerde yapılan görüşmeler sırasında da, Trump’ın Erdoğan’a karşı ‘saygıda kusur etmediği’ yönünde bir kulis bilgisi aktarabilirim.
“ERDOĞAN OLİGARKLARI NASIL YENDİ ONU ANLAT”
Bu tutumun arkasında ‘dış görünüşe’ ya da ‘karizmaya’ verilen önem ya da duyulan saygı olduğunu düşünebiliriz.
Ama bundan daha önemli, daha dikkate değer bir şey daha var.
Trump’ın daha başkanlık için aday olduğu dönemlerden itibaren siyasi bir pozisyonu olmamasına rağmen Erdoğan ve ekibinin ‘arka plan’ diplomasisine katkı yapan bir isme sorduğu bir soru.
ABD Başkanı’nın sorduğu soru şu:
“Söyler misin Erdoğan ülkesindeki ‘oligarkları’ nasıl yenilgiye uğrattı?”
Oligark derken kastedilenin ne olduğunu anlayabiliyoruz.
Zamanında iş dünyasından siyasete yapılan ‘patronaj’ müdahaleleri, vesayet odaklarının sınırlamaları vs.
Üç seneye yaklaşan görev döneminden yansıyanlardan anlıyoruz ki, Trump da kendi ülkesindeki ‘yerleşik düzenin kodamanlarından’ rahatsız.
Bu konuda bir şeyler yapmak istiyor ve Türkiye Cumhurbaşkanı’nın bu işi nasıl yapabildiğini anlamaya çalışıyor.
Suriye meselesinde bunu görmedik mi?
Trump, orada asker bulundurmanın anlamsız bir şey olduğunu düşünüp, Suriye’den çekilme kararı almıştı.
Sonrasında ne olup bittiğini de biliyoruz.
Kurulu düzenin iradesi ağır bastı, Trump geri adım atmak zorunda kaldı.
Ama demek ki, Washington’da kendi kavgasını yürütme iradesini korumaya devam ediyor.
Osaka’daki görüşme sırasında Trump’ın muhtemel Türkiye gezisi konuşulurken, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’un bu ziyaret üzerinde çalışması gündeme gelmişti.
Trump, Bolton’un adı geçince, “Ona çok güvenmeyin. Bıraksanız bütün dünyaya savaş ilan etmemiz gerekecek” diyerek bir başka ülkeden insanların önünde en yakınındaki adamını mahcup etmekten çekinmemişti.
Hürmüz Boğazı’ndaki kriz sırasında İran’ın vurulması yönünde görüş beyan eden Bolton’la o sırada da ters düşmüştü.
Sonuçta, Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevini yürüten üçüncü adamını da ‘paçavraya çevirerek’ kapı dışı etmesinin asıl gerekçesi, uygulanan politikalarda ters düşmeleri olmalı.
Ama yine de şu ‘pos bıyık’ meselesini hafife almamak lazım.
Bolton arada bir Dışişleri Bakanı Mike Pompeo gibi, “Mike! Nasıl buldun konuşmamı” diye sorduğunda, “Çok iyi konuştunuz Sayın Başkan. Eksik hiçbir şey bırakmadınız” deseydi belki o koltukta biraz daha uzun süre kalabilirdi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
17.04.2021
20.07.2020
15.07.2020
24.06.2020
20.06.2020
13.06.2020
8.06.2020