Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
TBKP BÜYÜK KONGRESİ 'NDE (12-13-14 OCAK 1991) YAPTIĞIM KONUŞMA...
1.01.2018
3234

 Sayın Divan, Değerli  konuklar, Değerli  basın mensupları, Sevgili delege yoldaşlarım,

Sizleri ve kongremizi yasallaşma sürecinin başlangıcından bugüne değin Sargın ve Kutlu yoldaşların ülkeye döndükleri günden, tahliye oldukları güne değin yalnız bırakmayan, partimizin önüne koyduğu Birlik- Yasallık- Yenilenme politikası doğrultusunda özverilerde bulunan, partimizi Kocaeli'deki siyasi partilerle eşit düzeyli ilişkilere getiren Kocaeli ‘'li komünistler adına coşkuyla selamlıyorum.

Yoldaşlar;  Bugün coşkusuyuz, sevinçliyiz, mutluyuz, gururluyuz, çünkü biz komünistler 70 yıl sonra başkentimiz  Ankara'da ilk yasal kongremizi yapmanın haklı onurunu yaşıyoruz.

Bugün ülkemiz Marksist hareketi önemli tarihsel dönemeçte bulunuyor. Bugünlerde tek tek hepimiz için, geleceğin umudu çocuklarımız için ve herşeyden önemlisi herşeyimizle bağlı olduğumuz sevgili ülkemizin geleceği için, kendi rollerimizle ilgili karar verme günleridir.

Bu önemli dönemeç noktasında toplanan Büyük Kongremiz Türk- Kürt iki ulusun komünistleri için tarihsel bir fırsattır. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz yoldaşlar!..

70 yıl boyunca biz komünistler, bir yandan kendi özgürlüklerimiz ve yasallığımız, bir yandan da ülkemizin barış, demokrasi, insan haklarına dayalı aydınlık ve güzel geleceği için mücadele ettik. Uğruna mücadele ettiğimiz değerler bugün Dünya da tüm insanlığın ortak özlemleri olmaktadır.

Yoldaşlar; Kongremiz, içinde yaşadığımız dünya ve ülkemizin önemli sorunlarla karşı  karşıya bulunduğu günlerde toplandı.  Dünyamızda hızlı ve köklü değişimler yaşanırken, Körfez krizinin sonucu çıkabilecek olası bir savaş tehlikesi ve ülkemizin bir savaş tehlikesinin göbeğinde yer alması sorunu ile karşı karşıyayız.

Ülkemizin içinde bulunduğu çok boyutlu derin sorunlar ve dünyamızdaki hızlı çok yönlü değişiklikler, Türkiye’de köklü bir politik yenilenmeyi, Demokratik yeniden yapılanmayı zorunlu kılmaktadır. Ülkemiz isteyen toplum değil, talep eden toplum sürecini yaşamaktadır.

Toplumun her alanında yıkıcı etkilerde bulunan zorlukları aşmak, toplumsal dinamizmin önünü açmak, ancak baskıcı ve otoriter rejime son vermekle ve köklü bir demokratikleşmeye mümkündür.

•             Politik bunalımın askeri müdahalelerle yol açtığı tahribatların giderilmesi, özgür düşünceye ket vuran tabuların yıkılması, Demokratik rejimin bütün toplumu kapsayan geniş bir tabana sahip olabilmesi için, bütün olağan-üstü yargılamaların sonuçlarını ortadan kaldıracak, politik tutukluları özgürlüklerine kavuşturacak bir genel affı, kapatılmış bütün siyasi partilerin üzerinde ki yasakların kaldırılması, ceza yasasındaki 141-142-163. Maddelerin kaldırılması, Kürt  varlığının ve yasallığının tanınması, Kürt sorununun çözüm yollarının açılması, cumhuriyetin çoğulcu, katılımcı, demokratik yeniden yapılanması, sivil bir mutabakatın ifadesi olacak olan yeni bir anayasa, yeni bir seçim ve partiler yasası, özgür yurttaş girişimleri, dayanışma örgütlenmeleri,  kolektif sorumluluk inisiyatifleri, kendi haklarını arama, haksızlığa karşı direnme yaşam bilincinin gelişmesi için çalışmak, toplumumuzun dönüşmesinde önemli rol oynayacaktır.

•             Bütün alanlarda tahakküm ve şiddete, sömürüye ve doğanın tahribine karşı aralıksız mücadele, devletin çağdaş yeniden yapılanması ve katılımcı demokrasi, demokrasi güçleri ile kurulacak diyaloglarla bağımsız düşünen, hakkını  cesaretle arayan, hak inisiyatiflerini destekleyen yurttaşlar olarak demokrasinin aktif bir gücü, toplumu  bugünden dönüştürücü odakları olmalıyız.

•             ANAP iktidarının politikasına karşı yükselen barışçıl ve demokratik eylemler, günümüzde işçilerin son zamanlarda sık sık ve büyük ölçülerde yapılan eylemlerinde kendini ifade ediyor.  Ülke çapında bir günlük işe gitmeme eylemlerinde, Zonguldak maden işçilerinin Ankara'ya  yürüyüşlerinde, yüzbinlerce  maden, metalürji ve kağıt işçisinin grevlerinde de kendisini ifade ediyor.  Aynı zamanda ülkemizdeki demokratikleşme süreci çelişkilerle dolu bir biçimde devam ediyor.

•             Ülkemizde; temel insan hak ve özgürlüklerinin eksiksiz  yaşama geçmesi, düşünce, örgütlenme, bilgilendirme, vicdan ve din özgürlüğü, kadınların eşit haklılığı, sendikal haklar, çocuk hakları, toplantı ve gösteri özgürlüğü, devletin yurttaşlara işkence, baskı, terör , yıldırma uygulamalarına karşı, Doğu ve Güneydoğu ‘daki  olağan-üstü uygulamaların sona ermesi, sürmekte olan  grevlerin başarıyla bitmesi için, aralıksız bir politika ve kültürel mücadele vermek, yurttaşların kendi sorunlarının çözümünde daha çok iktidar ve inisiyatif sahibi olması sürekli amaç olmalıdır.

•             Yoldaşlar; 12 Eylül rejiminin ağır sonuçlarını  het alanda ağır bir biçimde yaşamaktadır. Rejimin ideolojik karakterini oluşturan 141-142-163. Maddeler halen kaldırılmadı. Partimiz TBKP  hakkında Anayasa Mahkemesinde kapatılma istemiyle açılan dava sürmektedir.  Kürt halkı üzerinde ki baskılar devam ediyor.

•             Düşünce  ve inançlarından dolayı halen insanlar cezaevlerinde tutulmaktadır.  Hükümetten bir ses yok.

•             Bugün ülkemizin temel sorunu demokrasidir.  Demokrasinin temel sorunu işe, özgürlüklerin kazanılmasıdır.

•             Türkiye'nin temel hak ve özgürlükleri tanıyan, 12 Eylül ‘ü tüm sonuçlarıyla tasfiye eden  yeni bir toplumsal sözleşmeye gereksinimi var. “ Önce devlet" anlayışının yerini “ Önce  yurttaş “ anlayışı almalıdır.

•             Yeni toplumsal  mutabakat, komünizm, Kürt  sorunu, din ve vicdan özgürlüğü etrafındaki hukukî ve fiili yasak ve baskıların kaldırılması esas alınmadan sağlanamaz.

•             Mutabakat susarak ve bekleyerek sağlanamaz. Tek seçici devlet yanlılarına karşı, özgür yurttaşı savunanların ısrarlı ve sürekli bir barışçıl eylemcilik içinde olmaları gerekiyor.

•             Yoldaşlar;  Bugün biz kongremizde partimizin geleceği ile ilgili karar verirken, bir anlamda da tek tek bireyler olarak kendi politik geleceğimizle ilgili karar vereceğiz.  Esas olarak politika yapmanın düne göre  anlamının değiştiği  günümüzde, politik  mücadele artık hepimiz için tek boyutlu insan olmaktan çıkıp, çok  boyutlu insan olmamızı zorunlu kılıyor.  21. Yüzyıla girerken en heyecan uyandıran atılımlar, teknoloji sayesinde değil. İnsan olmanın ne anlama geldiğinin anlaşılması sayesinde gerçekleşecektir.

•             20. Yüz yılı geride bırakırken bireyin kazanmış olduğu zafer tüm  yönelimlere kaynaklık oluşturuyor.  Bir sanat yapıtı yaratan, politik bir felsefe akımı başlatan, yeni girişimler kuran, arkadaşlarından ya da aile  üyelerinden birini başarıya  ulaştıran, yeni bir ülkeye göç efen, üstün bir tinsel  deneyimi bulunan birey, toplumu değiştirmeden önce kendisini değiştirmesi gerektiğinin ayrımındadır artık. Değişiklikleri kurumlardan çok bireyler sürüklenmektedir günümüzde.  Toplumun temel direği ve değişimin  temel birimi  günümüzde bireydir. Çevre  hareketi de , kadın hareketi de , anti nükleer hareket de farklı bir gerçek olasılığının bilincine varan bireyin önderliğinde gerçekleşmiştir. 

•             Yeni çağ hareketinin ilk ilkesi, bireysel sorumluluktur.  Bireyselleşme  evrenselleşme  ile el ele ilerliyor

Yeni bir yılın eşiğinde bulunduğumuz  su günlerde, insanlar kendi politik kaderlerini  belirlemede daha özgür, daha çok  söz  sahibi olacaktır.

Kendi gerçeğimizi, geçmişi  belirleyen etkenleri belirleyerek değil, geleceği yaratacak olan etkenleri belirleyerek yakalayabiliriz.

İşte  yoldaşlar; kongremizde komünist bireyler olarak kendi politik geleceğimize karar  vereceğiz.  Yeni  politika bizden bir elmasın köşeleri gibi çok yönlü  ve çok  boyutlu insanlar olmamızı  bekliyor.

Yoldaşlar; Bir  yoldasınız olarak  ben Parti  Meclisi  kararını G Y K ‘nın  sunduğu  biçimiyle bu perspektifler ışığında  değerlendiriyorum. 

Yasal bir parti olmayı başarmış  TBKP, aynı  zamanda toplumsal meşruluğunu  da kanıtlamıştır., pekiştirmiştir. Kazaman5 bir partiyiz, kazanmış bir partinin üyeleriyiz.

Ancak yasal engeller ortadan kalkmış değil. En başta  Anayasa Mahkemesi'ndeki davamız sürmektedir.  Bunun için  yasaklara ve tabulara karşı mücadele etmek gerekiyor.  TBKP  yasal bir parti olmayı başarmış, SHP ise 15 Ocak ‘ta tüzel kişilik kazanmak için  başvurusunu yapacaktır.

Yasallaşma ve birlik her ikisi  de  somuttur.  Önümüzdeki en büyük sorun yenilenmedir.   Bizse tek başımıza yenileyemeyiz.  Bizlerin  ve diğer Marksistlerin  yenilenmesi icin5 TBKP ‘nin  SBP'ne  dönüşmesi hem zorunluluktur, hem de gerekliliktir.

Dil, din,cinsiyet ayrımcılığı yapmadan, Türk- Kürt  bütün  yurttaşları  sınıfsız  ve Sömürüsüz bir evrene doğru cesur, ışıklı ve neşeli bir yürüyüşe çağıran  SBP bizim  partimizdir.  Birlik  partisine “ bizim de partimiz “ diyememenin bir-çok  nedeni var. Ben önemli bir nedeninin altını çizmek  istiyorum.

Monolitik  yapılar içinde insanların kendisini ifade etmesi için “ Yaşasın Marksizm-Leninizm “ demek yetiyordu.  Ama çağdaş, çoğulcu  ve katılımcı  bir parti içinde insanların  kendisini  ifade etmesi zordur.  Üretken olmak, katılımcı olmak zorunludur.   Düşünüyorum  ki  , SHP ‘ye nu tepkinin nedenlerinden biri de kendini ifade edememe endişesidir.  TBKP ‘nin  SBP ‘ne  dönüşmesi için  PM eğilim  kararına dayanan, GYK karar tasarısının  Büyük Kongremizde karar olarak onaylanması bizim tarihsel sorumluluğumuzdur

SBP Marksistlerin, komünistlerin, sosyalistlerin ve Marksist olmayanların  da birlikte var olabilecekleri yenilenmeye açık bir parti anlayışı içinde gerçekleşebilecek politika yapma olanaklarını  bizlere  sunmaktadır.  SBP, kelimenin tam anlamıyla renkli bir parti olacaktır.  Bunu bir düşünsel zenginlik olarak kabul etmeliyiz.

Kongremize başarılar dileyerek, Kocaeli ‘li  yoldaşlar  adına hepinizi selamlıyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar