Mehmet ALTAN
“Benim için geçen haftanın en muhteşem ve Türkiye açısından en umut verici gelişmesi, tüm orta okulları İmam Hatip’e çevirmek ve yepyeni bir çağda yaşayacak olan minnacık çocuklara sadece Kuran-ı Kerim ile Hz. Muhammed’in hayatını öğretmek isteyen Başbakan Erdoğan’ın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın kimi partizan bürokratlarının bütün çabalarına rağmen en çok seçilen seçmeli derslerin “matematik uygulamaları” ile “yabancı dil” olması oldu...
Kuran’ı Kerim’i ve Hz. Muhammed’in hayatını bilmek bu toprağın kültürünün zaten doğal bir gereği ama liseyi bitirecekleri 2024 yılında ancak on sekiz yaşında olacak olan şimdiki minik öğrencilerin hayatlarını nitelikli bir biçimde idame ettirmeleri için böyle bir eğitim hiç de yeterli değil.
Neyse ki Türkiye halkı bunun bilincinde, kendi ana diline hâkim olamayan, yabancı dil bilmeyen, matematik zekası işlenmemiş bir öğrencinin sadece din bilgisiyle dünya vatandaşı olarak nitelikli bir yaşam sürmesinin olanaklı olmadığını görüyor.
Tek parti döneminin “Kemalist gençlik” hedefinin yerini Başbakan Erdoğan’ın “dindar gençlik” projesi almış olsa da, Türkiye genelindeki talep, gençlerin özgürlüğü, iyi yaşamayı ve evrensel standartları tercih ettiklerini ortaya koydu.
Bugün eğitimi ve genelde hepimizin hayatını çok dar bir alana hapsetmeye çalışan Ak Parti’nin 2011 seçim bildirgesi, bizlere “ileri demokrasi” ve “en aykırı seslerin bile kamusal alanda kendisine yer bulacağı” bir Türkiye vaadinde bulunuyordu.
Ne oldu?
Başbakan’ın, 25 çoçuğumuzun göz göre göre öldürüldüğü Afyon Karahisar faciasındaki ihmali sorana “hain”, sonucunu beğenmediği anketi yayınlayan gazeteye “parazit” dediği bir Türkiye’ye geri gittik.
AB’ye uyum için 2007 ila 2013 yılları arasında çıkarılması için söz verilen ve takvime bağlanan 188 yasadan da ancak 30’u hayata geçtiği için elde “demokratikleşmeyi” sağlayacak bir reçete de kalmadı.
Başbakan’ın son bir yıldır söylediklerinin özeti “Rabbim elimizi Kuran’sız, gönlümüzü imansız, dilimizi tevhidsiz, alnımızı secdesiz bırakmasın”dan ibaret.
Neyse ki öğrencileri seçmeli derslerde ilk sırayı uygulamalı matematiğe ayırmaları, Kemalist sistemi değiştirmek yerine içini “dinle” doldurup yaşatmayı toplumun kabul etmediğinin de güçlü bir ön sinyali...
AK Parti kaç oy alırsa alsın, gerçek dindarların içinde hicran yarası olan Şike Yasası’ndan hâlâ esrarı açıklanmayan Uludere’ye, üstü örtülen Deniz Feneri Davası’ndan Dolmabahçe görüşmesine kurban edilen 27 nisan muhtırası soruşturmasına, en mutedil eleştirilerde bile patronlardan köşe yazarlarının işten atılmasını isteyen ceberrutluğa, medyanın 28 Şubat’ın gerisine düşürülerek oksijensizlikten boğulduğu ortama kadar her alanda kendini gösteren “siyasal din sömürüsüyle karışık bir otoriterleşme” anlayışıyla Türkiye’nin yönetilemiyeceğinin gençler tarafından herkese gösterilmesi.
Zaten bu nedenle AK Parti artık bayatlamış “yenilik” filmlerini bu son kongrede olduğu gibi abartılmış propagandalarla vizyona sokmaya çalışıyor...
Son bir yıldır yaşadıklarımız, laflara değil, uygulamaya bakmanın ne kadar önemli olduğunu hepimize gösterdi.
AK Parti genel seçimler ertesinde söz verdiği “ileri demokrasi”yi ne kadar hayata geçirdi ki bu son kongre siyasi ikbal kavgalarının dışındakiler için bir umut olsun?
Sizden ricam üşenmeyip 2011 AKP seçim bildirgesinin ilk 28 sayfasına bir göz atmanız, siyasetin ne kadar yalancı olduğunu bir kez de gözlerinizle siz görün ve palavra vaatlerle süslü sözlere pek aldanmayın.
Dediklerini yaparlarsa alkışlayıp desteklemek hepimizin boynunun borcu ama artık sadece “söz” yeterli olmuyor, güçlerini kaybederken demokratlaşmaları, gücü ele geçirince zorbalaşmaları artık bütün memleketi yoruyor.
Söz verilip yapılmayanların peşinde dolanıp yorulmayanlar olabilir ama ben mevcut zihniyetin bir anda demokrasiye ve demokratikleşmeye geri dönebileceğine bu son bir yılda yaşananlara baktığımda inanmakta zorlanıyorum, keşke yanılsam... Ama “ileri demokrasi” vaadinin hemen ardından son bir yıldır yaşadıklarımız ortada değil mi?
Artan şiddet, yükselen ölümler, ekonomideki kriz sinyalleri, çöken dış politika...
AK Parti’nin genel seçim ertesindeki “din ticareti ve milliyetçiliği” eksen alan siyasetinin tek yararı, bu anlayışla Türkiye’nin sorunlarını çözmek bir yana ülkenin hızla belaya sürükleneceğini göstermesi, demokratikleşmeyi yok sayan bir anlayışın yol alamayacağını ispatlaması oldu.
AK Parti seçim kazansa da hayat Başbakan’ın son bir yıldaki duruşuna yol vermiyor.
Binlerce insanın katıldığı bir parti kongresini “one man show”a çevirmek, bir “önderlik” fetişi yaratmak, “Duce” gösterileri yapmak, partiyi geri plana atıp lideri “tekleştirmek”, siyasetin, siyasi kadroların önemini azaltıp lideri yüceleştirmek, 1925 anlayışına geri dönmeye çalışmak ülkede ümitsizlik yaratıyor.
Sorunların çözümünü bir adamın duygusal gelgitlerine bağlayarak sonuç almaya çalışmak, toplumun duygusal gelgitlerini de arttırıp neticede ortak bir “nevrotik” krize sebep oluyor.
Bu ümitsizlik ve kriz hali de halkı bunaltıyor. AK Parti’nin mevcut haliyle çare olmadığı bir ortamda CHP de “kışla” ile “demokrasi” arasında binamaz kalmış vaziyette.
Ne yardan geçiyor, ne serden.
Halbuki Franco faşizmi ertesinde İspanya’da başbakan olan Suarez ömür boyu iktidarda kalmak gibi kişisel bir hesap içinde olmadığı için “değişim siyasetini” benimseyerek beş yıl içinde ülkesini AB tam üyeliğine taşımıştı... CHP sırf o dönem İspanyasını örnek alsa bile kanatlanır ama maalesef eski bagajlarından kurtulmakta çok fazla zorluğu var.
O halde ne olacak?
Biri dindar diğeri laik iki Kemalist parti arasında sıkışan Türkiye ne yapacak?
Kemalizmin “laikçi” türünden sonra “dinci” versiyonunu da denedik ve onun da bizi bir çıkmaza soktuğunu anladık.
Hiç de azımsanmayacak bir kazanım.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Türkiye bu kazanımdan yola çıkarak üçüncü bir yol bulacak.
Kemalizmin her türünü reddeden, devletin zorbalığına karşı çıkan, barışı, eşitliği, özgürlüğü bu ülkede yaşayanların hakkı olarak gören bir anlayış siyasette yeşerecek.
Bu ülkenin devletin “çiftliği” değil, yetmiş milyon insanın tapulu malı olduğunu kabullenen bir siyasi anlayış ortaya çıkacak.
Çeşitli “renklerdeki” Kemalizmlerin esir aldığı siyaset kendisini eninde sonunda Kemalizmden arındıracak.
“Dinci, laikçi, milliyetçi” Kemalizmlerin her rengini reddeden bu anlayış, iki Kemalist parti arasında sıkışan
Türkiye’de ihtiyacını duyduğumuz üçüncü yoldur.
“Taşın fazlasını atıyorum geriye heykel kalıyor” diyen Rodin’in tarifini siyasette de göreceğiz, “her biçimdeki Kemalizmi atınca geriye demokrasi” kalacak.
Bu ülke, her kılıkta hortlayabilen Kemalizmin hayaletinin içine sızamayacağı yeni ve demokratik bir cumhuriyet inşa edecek.
Uygulamalı matematik ve yabancı dil bilgisi olmayanın yaşamda başarılı olamayacağını bilen ailelerle çoçukları oldukça, hayat kışla ve cami sömürüsü üzerinden ikbal arayan siyasete fazla zaman tanımayacak demektir.
Zaten üçüncü yol dediğim de, hayatın bu çağda bize sunduğu “eşit ve özgür” insanlar olma fırsatına, toplum olarak çeşitli maskeler arkasına saklanan Kemalizmleri hayatımızdan eleyerek daha hızlı ve gür bir sesle yanıt vermemizden ibaret.”
xxxxxxxxxxxxxx
Yukarda ki yazıyı geçen yıl 1 Ekim’de “konuk yazar” sıfatıyla , Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni yasama dönemi başlarken yazmış,Taraf Gazetesi’nde yayınlamıştım.
Bir yıl sonra,Cumhuriyetin 90. Yıl haftasında yeniden anımsatmak istedim.
http://www.gazete360.com/Yazarlar/mehmet-altan/ucuncu-yol-ihtiyaci/1567
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2025
25.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025