Mehmet ALTAN
AKP’nin, etrafı tehlikelerle, tehditlerle, darbeci generallerle, darbe planlarıyla, onu kapatmak isteyen taraflı bir yargıyla kuşatılmışken neden ve nasıl güçlendiğini… Etrafında hiç bir tehdit kalmadığında, bütün devlet mekanizmasını ele geçirdiğinde ise neden ve nasıl ‘hayali düşmanlar’ uydurmak zorunda kalarak çöküşe geçtiğini anlamadan Türkiye’yi anlamak mümkün olamaz.
Bugün, ‘onlar zaten hiç bir zaman demokrasiyle uyuşamayacak hoyrat Müslümanlardı, biz onların Türkiye’yi felakete götüreceğini baştan söylemiştik’ diyerek ‘siyasi analiz’ yapan Kemalistlerin ve onların nispi etkisindeki CHP’nin bir türlü siyasette ciddi bir ümide dönüşememesinin altında sanırım bu ‘kolaycı’ analiz yatıyor.
AKP’nin yükselişini ve çöküşünü iyi analiz edemeyen hiç bir siyasi partinin Türkiye’nin geleceğinde kalıcı bir yeri olamaz çünkü bu gelişmeyi anlamadan Türkiye’nin gerçek sorunlarını görmek mümkün değil.
xxxxxxxxxxxxxxx
AKP, Türkiye’nin ihtiyacı olan bir parti olarak siyaset sahnesinde belirdi… Sadece dindarların ihtiyacı olan bir parti olarak değil.
Kemalist ideoloji, devleti ve siyaseti ele geçirmişti ama iki hayati hamleyi yapamıyordu.
Büyük değişimlerden geçen toplumun ihtiyaçlarına cevap veremiyor, bu nedenle de toplum içinde örgütlenemiyordu ve milli geliri üç bin dolardan öteye taşıyacak ekonomik bir atılım geliştiremiyordu.
Siyasette ve ekonomide duvara dayanmıştı, gideceği yer kalmamıştı ve toplumun önünü tıkıyordu.
xxxxxxxxxxxxxxx
AKP, sadece ‘dindar’ kimliğiyle değil ‘iş bilen müteahhit’ anlayışıyla da Türkiye’nin dertlerine çare olabilecek bir parti olarak siyasette yerini aldı.
Bir yandan toplumun ‘hukuk reformları’, ‘inanç ve ifade özgürlüğü’, ezilenlerin toplum ve devlet içinde varlıklarını gösterme hakları gibi ihtiyaçlarını karşılayan atılımları yaparak toplum içinde örgütlendi… Bunun için AB kriterlerini benimsedi.
Bir yandan da Kemal Derviş’in reçetelerini uygulayarak ekonomide ciddi bir disiplin sağladı.
Küresel parasal bolluk da bu dönemde elini rahatlattı.
Bunlara ilave olarak da ülkenin toprağını ve betonunu büyük müteahhitlik faaliyetleriyle gelire ve zenginliğe çevirdi... Yollar, hastaneler, havaalanları, metrolar, binalar yaptı.
Siyasette askeri vesayet gerileterek topluma geniş bir alan açıldı, ekonomide ise topluma yayılan bir zenginlik sağlandı.
Toplumun ve devletin ihtiyaç duyduğu dönüşümü AKP sağladı.
Tarihi misyonu da buydu.
AKP’nin yükselmesinin ana nedeni, siyasette ve ekonomide toplumun o günkü ihtiyaçlarına cevap verecek bir yapıda olmasıydı… Toplum aleyhine olan ‘devlet-toplum dengesini’ düzeltirken ülkeyi de zenginleştiriyordu.
xxxxxxxxxxxxxxx
Tarihin garip bir cilvesi olarak AKP’nin ulaştığı zirveyi ve çökmeye başladığı noktayı aynı tarihte, 2011 seçimlerinde görüyoruz.
2011, Türkiye’nin 2002’de ihtiyaç duyduğu ekonomik değişimlerin sona erdiği yıl oldu…
Milli gelir 10 bin doları biraz geçti ve daha ileriye gidemez hale geldi… Ekonominin patinaj yapmaya başladığını gördük.
Topraktan ve betondan ‘gelir’ yaratma imkânlarının sonuna gelmişti Türkiye.
AKP, gerçekleştirdiği başarının ‘ödülünü’ 2011’de aldı ama sanırım toplumdan o ölçüde alacağı son ödül de o oldu.
xxxxxxxxxxxxxxx
2002 ile 2011 arasında zenginliği ‘toprak ve beton’ üzerinden artırırken birkaç büyük hata yaptı AKP.
Türkiye’yi değiştirip yenilerken kendisini yenileyip geliştiremedi.
Toprak ve betondan para kazanmanın bir sınırı olduğunu düşünemedi.
Zenginleşmenin kendisine sağladığı siyasi gücü, Türkiye’nin üretim yapısını bir sonraki aşamaya uygun biçimde değiştirmek için kullanamadı.
Hukuki ve siyasi gelişmeleri, ekonomiyle paralel götüremedi.
Bir noktada, müteahhitlikle sağlanan zenginliğin kendilerine ömür boyu bir siyasi gelir sağlayacağına inandılar.
xxxxxxxxxxxxxxx
Üç bin dolarlık milli gelirden 10 bin dolarlık milli gelire, örgütlü ve iyi planlanmış müteahhitlik faaliyetleriyle çıkabilirsiniz, AKP bunun gerçekleşebileceğini kanıtladı zaten.
Ama ‘müteahhitlik’ sizi 10 bin doların üstüne taşıyamaz.
Toplumun nüfusu ve talepleri artarken, siz bu büyüme modeliyle o talepleri karşılayacak yeni zenginlikler yaratamazsınız.
Bunun için yeni bir atılıma, yeni teknolojik gelişmeleri ülkeye getirmenize, müteahhitliğin yerine ‘yaratıcılığı’ koymanıza ihtiyaç var. Yaratıcılığı besleyemeyen, yaratıcı kadrolar yetiştiremeyen, bu yaratıcılığın hayata katacağı yeniliklerle üretim tarzını değiştiremeyen bir toplum 10 bin doların ötesine geçemez.
AKP’liler rakamları iyi okuyor, onlar da muhtemelen bu gerçeği gördüler.
Ama gerekeni yapacak zihinsel hazırlıkları, kadroları, birikimleri yoktu.
Panik başladı.
xxxxxxxxxxxxxxx
Bu paniğin, AKP’yi büyük çöküşe götüren iki büyük yansımasını gördük.
Toplumu daha fazla zenginleştiremeyen, bu nedenle iktidarı kaybedeceklerinden korkanlar, toplum yerine kendilerini zenginleştirme ve kendi kişisel geleceklerini güvence altına alma yoluna gittiler…
İktidarın ellerinden gitmesinden ve bu hırsızlıklarının ortaya çıkmasından korktukları için de hukuku kenara ittiler, yargı bağımsızlığını yok ettiler ve bir baskı rejimi kurdular.
xxxxxxxxxxxxxxx
Bugün Türkiye, yeni bir dönüm noktasında, zenginleşmek için yaratıcılığa, yaratıcılığı besleyebilmek için de özgürlüğe muhtaç.
AKP, bu iki ihtiyacı da karşılayabilecek durumda değil, gerçeği görse bile zihinsel birikimi ve kadroları buna el vermiyor.
Doğal bir şekilde yönetimden tasfiye edileceği, muhalefete geçeceği bir evreye ulaştı.
Demokratik ülkelerde AKP türü bir parti iktidardan düşer, muhalefete geçer, orada kendini yeniler ve yeniden iktidar olmak için mücadele eder.
Ama bu AKP için mümkün değil.
AKP, bugünkü kadrolarıyla muhalefete geçemez, kendini muhalefette tazelemeyi göze alamaz.
Çünkü gayrimeşru yöntemlerden güçlendirmeye çalıştığı iktidarını bıraktığı anda muhalefete değil doğrudan yargıya gitmek, sanık sandalyesine oturmak zorunda kalacak.
xxxxxxxxxxxxxxx
Bu da AKP’yi herkes için çok ürkütücü olan bir çıkmazda bırakıyor.
Ülkeyi zenginleştiremiyor, toplumun taleplerini karşılayamıyor, bir anlamda apandisit gibi işlevsiz bir organa dönüşüyor ama iktidarı bırakamıyor.
Bugün AKP iktidarının şaşırtıcı biçimde ‘askeri vesayet’ döneminin muktedirlerine benzemesinin ana nedeni, askeri vesayetin son dönemindeki çıkmazının aynısını kendisinin yaşaması.
İktidardan gitmesi gerekiyor, bunu görüyor ve gitmemek için baskıyı, algı operasyonlarını, yasakları artırıyor, toplumu kutuplaştırarak düşmanlığı artırıyor.
xxxxxxxxxxxxxxx
Eğer, AKP’yi ‘bunlar zaten hep böyleydi’ diyerek sadece ‘dindarlık ya da yobazlık’ üzerinden analiz ederseniz, sonuçta ‘dindar ya da yobaz’ olmamanın her sorunu çözeceği gibi budalaca bir fikre saplanmak zorunda kalırsınız.
Bütün siyasetinizi ‘biz dindar değiliz, biz yobaz değiliz’ üstüne kurarsınız.
Toplumun taleplerini, bu taleplerin nasıl karşılanacağını, yeni zenginliğin nasıl yaratılacağını hiç düşünmez, topluma bu konuda tek kelime etmez ve tükenmiş bir iktidar karşısında bile iktidar olma şansını ele geçiremezsiniz.
Sanırım Kemalistlerin etkisindeki CHP’nin bir türlü yeterince hayatiyet kazanamaması, AKP’nin yükseliş ve çöküş nedenlerini iyi analiz edememesinden kaynaklanıyor.
xxxxxxxxxxxxxxx
AKP’nin tarihi misyonunu tamamladığı, daha öteye geçecek takatinin kalmadığı bu dönemde mevcut muhalefet partileri de gereken canlılığı gösteremez, yeni aşamaya geçecek siyaseti oluşturamazlarsa...
İki ihtimal çıkar karşımıza:
Ya yeni bir oluşum ortaya çıkar, ya toplum çok büyük bir kırılma yaşar.
Yeni bir oluşum ihtiyacının kuvvetle hissedildiği, yeni parti hazırlıklarının pıtrak gibi çoğalmasından belli.
Toplum o kokuyu alıyor ama ‘yeni’’ olarak karşımıza çıkan oluşumlar henüz ‘yeni’ şeyler söyleyemiyor, Türkiye’nin ihtiyaçlarını okuyamıyorlar.
xxxxxxxxxxxxxxx
Bu tıkanma noktasından siyasetle çıkamazsak, ülke her türlü olumsuzluğa açık hale gelir.
Darbe, iç savaş, hatta savaş ihtimalleri kuvvet kazanır.
Hiçbir toplum Türkiye’nin bugün sıkıştığı noktada uzun süre kalamaz, buradan geçilecek.
Hepimiz için cevabını henüz bulamadığımız hayati soru şu:
Türkiye, yeni bir yola girecek yeteneğe ve reflekse sahip mi yoksa ihtiyaç duyduğu yeniliğe cevap verecek bir gücü içinden çıkaramadığı için tehlikeli bir bunalıma mı girecek?
xxxxxxxxxxxxxxx
Böyle sıkışıklıkları siyasetle aşan toplumlar da gördük, bu sıkışıklıkları aşamadığı için çeşitli yollarla biçim değiştiren, parçalanan ülkeler de gördük.
Türkiye’nin hangi tür ülke olduğunun ilk işaretini herhalde 2015 seçimlerinde göreceğiz.
2015 seçimlerinin AKP’nin bir kitle partisi olarak gireceği son seçim olma ihtimali yüksek. Ondan ötesini ise bize hayat gösterecek.
Bu yazı gazete360.com'da yayımlanmıştır
Yazarlar
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
23.07.2025
17.07.2025
11.07.2025
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025