Mehmet ALTAN
Recep Tayyip Erdoğan 2014 yılında beş yıllığına seçildi, iki yılı gitti, normal şartlarda üç yılı kaldı ama maalesef ilk günden bu yana sürekli olarak anayasal düzeni yok etmeye kalkan çok tehlikeli bir ‘çaba’ içinde… Sürekli suç işliyor.
Obama bile ABD tarihinde pek rastlanmayan bir şekilde kendisine ‘demokrasi vaadiyle iktidara geldiğini’ hatırlatmak zorunda kaldı.
***
Ama çok vahim bir şey daha var…
Erdoğan’ın ‘anayasaya uymuyorum’ açıklamaları, yargıdan kaçmak kadar yargıyı ele geçirme çabası, başbakanın yetkilerine tecavüzü, herkesle itişip kakışması, kendini hem savcı hem yargıç yerine koyup insanlara suç biçmesi, hakaret etmesi ve bunları ‘normal’ karşılayıp, hiç huzursuz olmadan ‘hak ve özgürlükler bakımından Türkiye’den daha ileri standartta bir ülke yoktur’ diyebilmesi… Hem de bunu ABD’de iddia etmesi.
Buradaki vahamet, bir anlamda gerçeklerden kopuyor olması.
Bizim ülkedeki gerçek durumun doğru resmini ise Türkiye’deki gelişmelerden neden rahatsız olduğunu anlatan Obama çekiyor:
“Ben basın özgürlüğüne, din özgürlüğüne, hukuk ve demokrasiye güçlü bir şekilde inanıyorum.”
Bu ne demek?
‘Türkiye bu değerlerden kopuyor’ demek.
***
Keşke Erdoğan’ın doğru dürüst bir siyasal çıraklık dönemi olsaydı…
Demokrasi sanatını öğrenmek için demokrat bir ustanın yanında gerektiği kadar çalışsaydı… Demokrasiyi inceleseydi, öğrenseydi.
Demokrasiyi ve hukuku bilmemesi, üstelik bir de küçümsemesi, yeryüzü ile arasında çok açılmış olan farkı daha da büyütüyor…
Salvador’da burun kıran, Washington’da ana avrat küfür edip gazeteci dövmeye yönelen tavır, demokrasi kültürünü hiç bilmemesinden, önemini anlamamasından kaynaklanıyor…
***
Kendisi gibi olmayan ve onun suç olan eylemlerini protesto eden herkes ona göre ya PKK ya Asala ya da paralel… Cumhurbaşkanı olmayı padişah olmakla karıştırıyor çünkü… Kendisini yasaların ve eleştirilerin üstünde sanıyor.
Yandaşları gazeteci dövecek, gazete basacak, il başkanı pataklayacak, twitlerden küfür yağdıracak ama muhalifler kendisine karşı eleştirel hiç bir demokratik haklarını kullanamayacak…
***
Aslında ‘demokrasiyi hiç bilmiyor’ demek de haksızlık… Yeterince içselleştirmediği için rahatlıkla unuttuğunu söylemek belki daha doğru.
Demokrasiyi ‘yeterince güçlü olmadığında’ çok iyi biliyor çünkü… Demokratik haklardan, hukuktan, Avrupa Birliği değerlerinden, barıştan, özgürlükten söz ediyor öyle zamanlarda.
Açın, 2011’den önceki konuşmalarına, nutuklarına, partisinin programına bakın.
Ama ‘gücü’ ele geçirdiğini, anayasayı çiğneyebilecek güce ulaştığını, ‘fiili başkan’ olduğunu sandığı anda bütün bunları unutuyor.
‘Fiili başkan’ falan olmadığını, anayasada bu tür makamlar bulunmadığını, kendisine Türkiye’nin ‘al istediğin gibi mahvet’ diye verilmeyeceğini görmemesi ise galiba güçlü olduğuna inandığı andan itibaren gerçeklerden kopmasından.
***
Anayasadan, hukuktan, gerçeklerden kopup da herkese neyin ne olması gerektiğini öğretmeye kalkınca Türkiye açısından çok hüzünlü bir tablo ortaya çıkıyor…
Dünya başkentlerinde Türkiye rezil oluyor.
ABD Başkanı, Türkiye’nin cumhurbaşkanına herkesin gözü önünde demokrasi ve hukuk dersi veriyor.
Yabancı basın Türkiye’nin cumhurbaşkanıyla neredeyse her gün alay ediyor.
‘Türkiye’nin NATO’dan atılması gerektiğine’ dair yazılar yayınlanıyor.
***
Anayasayı çiğneyerek ‘fiili başkanlığını’ ilan etmek, ‘ben anayasaya uymuyorum’ diye suç teşkil edecek açıklamalar yapmak ateşle oynamak anlamına geliyor.
Hukuksuzluğun ve gayrimeşruluğun kapısını böyle sonuna kadar açtığınızda artık o kapıdan kimler gelir kimler geçer bilemezsiniz.
Ülke, ‘orman kanunları’nın hâkim olduğu vahşi bir cangıla döner.
***
Üstelik Türkiye’yi bu korkunç kaosa bile bile sokuyorlar.
1 Nisan 2013 yılında Erdoğan başbakan iken partisinin İstanbul İl Başkanı ne diyordu:
“10 yıllık iktidar dönemimizde şu ya da bu şekilde bizimle paydaş olanlar, gelecek 10 yılda bizimle paydaş olmayacaklar. Çünkü bu geçtiğimiz 10 yıl içinde, bir tasfiye süreci ve bir tanımlama özgürlük, hukuk, adalet söylemi etrafında yaptıklarımıza paydaşlar vardı. Onlar da şu ya da bu şekilde her ne kadar bizi hazmedemeseler de; diyelim ki liberal kesimler, şu ya da bu şekilde bu süreçte bir şekilde paydaş oldular ancak gelecek inşa dönemidir. İnşa dönemi onların arzu ettiği gibi olmayacak. Dolayısıyla o paydaşlar bizimle beraber olmayacaklar. Dün bizimle beraber şu ya da bu şekilde yürüyenler, yarın bizim karşımızda olan güçlerle bu sefer paydaş olacaklar. Çünkü inşa edilecek Türkiye ve ihya edilecek gelecek onların kabulleneceği bir gelecek ve bir dönem olmayacak. Onun için işimiz çok daha zor.”
Gelecek, ‘inşa’ dönemiymiş… Neyi inşa ediyorlarmış?
‘Fiili başkanın’ anayasayı tanımadığı, yasaların geçerli olmadığı, yabancı ülkelere müdahale edilip ülkenin başının belaya sokulduğu, cumhurbaşkanının padişahlığını ilan ettiği bir ortaçağ ülkesini inşa etmeye hazırlanıyorlarmış.
***
İşleri sandıklarından da zor.
‘Demokrasiden kopacaklarını’ ve ‘anayasayı tanımadıklarını’ açıkladıktan sonra attıkları suç adımları şimdi dünya mendireğine çarpıyor…
Bir yandan tüm dünyanın gözü önünde Obama Erdoğan’ı mahkûm ediyor, bir yandan Amerikalı savcı Zarrap üzerinden yolsuzlukları, hırsızlıkları sorguluyor…
Her türlü hukuk dışı eylemi yaparım ama yargılanmam, zorbalıkla rejimi yıkarım, ülkeyi dağılmış pazar yerine döndürürüm deyince işler çatallaşıyor…
Çünkü demokrasiyi sonlandırmaya sıvanmak, biraz da kendini sonlandırmak gibi… Erdoğan ve AKP, ‘anayasayı, anayasal düzeni, hukuku yok edeceğiz’ derken kendilerini yok etmeye hazırlanıyorlar.
Üstünde durdukları kaideyi yıkıyor, Nasrettin Hoca’nın hocaları kadar zeki olmayan çocukları halinde bindikleri dalı kesiyorlar.
Düşecekleri kesin.
Önemli olan, onların düşerken Türkiye’ye kötülük etmelerini engellemek, Türkiye’nin onlarla birlikte düşmesini önlemek.
Bu yazı gazete360.com'dan alınmıştır.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
17.07.2025