Mehmet ALTAN
Mondros Ateşkes Antlaşması ile beraber Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona erer.
Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütarekenâme (bırakışma belgesi) Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nâzırı Rauf Bey tarafından, Limni adasının Mondros Limanı'nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanır.
Mondros Mütarekesi ile başlayıp Mudanya Mütarekesi ile sona eren bu döneme Mütareke Dönemi diyoruz. Bu dönem ülke İşgali ve Kurtuluş Savaşı’nı yaşar.
***
Bu dönemin hemen öncesinde Ahmet Emin Yalman ile Mehmet Asım Us, 1917 yılında Vakitgazetesini çıkarırlar.
1918 yılında Yunus Nadi Abalıoğlu Yeni Gün’ü, Necmettin Sadak, Falih Rıfkı Atay, Ali Naci Karacan ve Kazım Şinasi Dersan da Akşam gazetesini yayımlamaya başlarlar.
İleri gazetesi, 1919 yılında Celal Nuri İleri ve kardeşi Suphi İleri tarafından yayınlanır.
Ahmet Cevdet’in çıkardığı İkdam’ın başyazarlık görevini Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Falih Rıfkı Atay üstlenir.
Sedat Simavi Güleryüz’ü, Zekeriya ve Sabiha Sertel Büyük Mecmua’yı çıkarırlar.
Tanin’de Hüseyin Cahit Yalçın, Tasvir-i Efkâr’da Velit Ebüzziya yazılarını sürdürürken Ahmet Şükrü Esmer, Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar, Ruşen Eşref Günaydın, Hakkı Tarık Us, Peyami Safa, Ethem İzzet Benice gibi genç yazarlar da günlük basında seslerini duyurmaya başlarlar.
1910’lu yıllarda kendi gazetelerini kurarak seslerini duyuran bu gazeteciler, Cumhuriyet döneminin yaklaşık 1960’lara kadar süren kesitine imzalarını atan önemli bir kuşağın temsilcileridir.
Ayrıca Kurtuluş mücadelesi başlayınca, Ankara’daki millî güçleri destekleyenler de yine bu gazeteciler olur.
Bir başka özellikleri de “edebiyatçı gazeteciler”i oluşturmalarıdır…
***
Ne var ki genç kuşak gazetecilerin söz sahibi olduğu İstanbul basını, 1. Dünya Savaşı’nın kaybedilmesinden sonra güç duruma düşer. Hükümet birbiri ardına sansür kararnameleri yayınlamaya başlar.
1919 Şubatında çıkarılan kararnameyle her türlü yazılı kâğıdın askerî yönetimden ya da sansür kurulundan özel izin alınmadan basılması kesinlikle yasaklanır.
16 Mart 1920’de İstanbul’un resmen işgalinden sonra sansüre işgal kuvvetleri de katılır.
Baskı katlanarak artar.
Bu durum bu toprakların kötü kaderidir. Hem de hiç bitmeyen…
***
Yakın tarihimizde "Mütareke Dönemi (1918-1922)" olarak adlandırılan buhranlı devrenin başlangıcı çok kısa süren bir umutla karşılanır.
Bu yalancı bir bahardır.
Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasıyla birlikte genellikle iyimser bir hava yaratılmaya çalışılır. Gerçekler saklanır.
Mütareke'nin imzalanmasıyla birlikte "artık savaşın sona erdiği, seferberliğe son verileceği, herkesin işiyle meşgul olacağı, devletin istiklali ve saltanatın hukuku ile milletin izzet-i nefsinin tamamıyla kurtarıldığı" yönündeki söylemlere rastlanır.
Acılı ve yorgun halka umut veren bir söylemdir bu.
Ancak, Mütareke hükümleri öne sürülerek ülkenin pek çok bölümünün işgal edilmesi, beklentileri ve umudu yok eder. Gerçeğin, söylendiği gibi olmadığı ortaya çıkar.
***
Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasi manifestosu olan Misak-ı Millî Beyannamesinin birinci maddesinin, 30 Ekim 1918 tarihli anlaşmanın çizdiği hudutlar dahilinde, dinen, ırkan ve emelen müttehit [birleşik] Osmanlı İslam ekseriyetiyle meskûn bulunan aksamın tamamı, fiilen ve hükmen gayrı kabil-i tecezzi bir küldür [bölünmez bir bütündür] sözleriyle Mondros Mütarekenamesine gönderme yapılarak Millî Mücadele'nin hedefi tanımlanır.
Artık ulusal direniş başlamıştır.
***
1918–1923 yıllarını kapsayan bu dönemde, merkezi İstanbul’da olan Osmanlı Hükümeti’ne karşı Ankara’yı merkez edinen Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti oluşur.
Osmanlı hükümeti işgal kuvvetleriyle iş birliği yaparken Ankara hükümeti ise ülkenin bağımsızlığı için Kurtuluş Savaşı’nı yürütür.
Basın da bu duruma paralel olarak İstanbul basını ve Anadolu basını olarak iki ayrı hatta saf tutar.
***
Wilson Prensipleri Cemiyeti'nin kurulmasıyla birlikte tartışılmaya başlanan Amerikan mandacılığı; İngiltere'nin doğrudan veya dolaylı yönetimi altında saltanatın sürdürülebileceğini, Osmanlılık'ın, istiklalin terki pahasına da olsa İngiliz koruması altında yaşatılması gerektiğini iddia eden İngiliz himayeciliği siyaset gündemine girer. İzmir'in işgalinden sonra mandacılığa, himayeciliğe karşı millî kurtuluş düşüncesi güçlenerek gürbüzleşir.
Gazeteler ve gazeteciler bu akımlar etrafında saflaşır.
***
Ali Kemal, Refi Cevat Ulunay, Sait Molla, Mustafa Sabri Efendi, Mehmet Asım gibi gazeteci ve yazarların, Millî Mücadele'nin verilmesine karşı olan tavırlarını ortaya koydukları basına daha sonradan “mütareke basını” adı verilir.
Ansiklopediler “mütareke basını”nı şöyle tanımlar :
“Bu isimler Damat Ferit Paşa'nın İngiltere ile dostane işbirliğini savunan Hürriyet ve İtilaf Fırkası politikalarını destekler, Türk milleti kavramına antipati duyar, onun yerine Osmanlı halkları fikrinin devam ettirilebileceğini savunur. Türk milletini Anadolu'da yaşayan sadece tarım ve hayvancılıkla uğraşan, tahsili ve bir zanaati olmayan köylüler olarak tanımlayarak bu insanların Düvel-i Muzzama karşısında varlık gösteremeyeceğini, bu yüzden büyük devletlerle Mondros Mütarekesi çerçevesinde sürdürülen dostane ilişkilerin doğruluğunu savunurlar.”
***
Mütareke döneminde millî mücadeleye karşı olan gazeteciler Cumhuriyet kurulduktan sonra sürgün edilirler.
"Yüzellilikler", Kurtuluş Savaşı sonrasında yönetimin, düşman ve işbirlikçi ilan edip sürgün ettiği 150 muhalife verilen isimdir.
***
“Mütareke basını” toplumun hafızasına lanetli bir kavram olarak yerleşir.
Yenilmiş, parçalanmış, işgale uğramış bir toplumun onurlu mücadelesine karşı çıkanlara duyulan haklı öfke ne yazık ki daha sonra bağlamından koparılır.
Siyasi iktidarlar çok uzun yıllar muhaliflerini bu lanetli kavramla etiketlemeye çalışırlar.
Neredeyse her renkten, her görüşten, her inançtan iktidar kendini “Kurtuluş Savaşı” ile özdeşleştirirken, muhalif basını “işbirlikçi” olarak ilan etmeye özen gösterir.
Haklı bir öfke haksız saldırılara malzeme yapılır.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2025
25.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025