Mehmet Ocaktan
Gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarını sağlayabilmeleri için, milli gelirlerinin önemli bir bölümünü yatırımlara ayırmaları gerekir. Yatırımların en önemli kaynağını ise tasarruflar oluşturur. Bir başka ifadeyle yüksek oranlı bir yatırım oranını yakalayabilmek için tasarrufların artırılması zarureti vardır. İşte gelişmekte olan ülkelerin çıkmazı da tam bu noktada başlamaktadır. Çünkü bu ülkelerde milli gelir düşüktür, yeterince tasarruf yapılamaz. Dolayısıyla buna bağlı olarak da istenen düzeyde yatırım artışı sağlanamaz.
***
Böyle bir tabloda kısır döngüyü kırmanın en önemli yollarından birisi, dış kredilerdir. Yani iç tasarruf boşluğunu dış borçlanma yoluyla telafi etmek... Mesela Türkiye son 15 yıldaki köprüler, hava limanları gibi ciddi altyapı yatırımlarını Almanya’daki Hans’ın, Amerika’daki George’un bankalardaki tasarruflarını dış borçlanma yoluyla alarak gerçekleştirmiştir. Hemen belirtelim, uluslararası bankacılık sisteminin kredi imkanlarından yararlanmak ülkeler açısından bir nakısa değildir. Önemli olan bu kredileri mümkün olan en düşük faizle temin edip, doğru yatırımlara yönlendirebilmektir.
Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki, dış borç desteği ile yatırımları uzun vadede sürdürülebilir kılmak çok mümkün değildir. Bu yüzden de gelişmekte olan ülkeler için daha rasyonel olan, doğrudan yabancı sermayenin ülkeye girişini sağlamaktır.
Çünkü; doğrudan yabancı sermaye, gittiği ülkelerin sermaye birikimini hızlandırır, üretim kapasitesini ve büyüme hızını arttırır.
Çünkü; doğrudan yabancı sermaye gittiği ülkelerin teknoloji ve işletmecilik bilgisini arttırır, marka ve teknoloji transferini sağlar.
Çünkü; doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıyla ülkeye giren dövizler uzun vadede ithalatı ikame ettiği ve ihracatı teşvik ettiği oranda ödemeler dengesini sağlamada önemli bir rol üstlenir, ekonomiye dinamizm kazandırır.
Çünkü; doğrudan yabancı sermaye yatırımları istihdama katkı sağlar, işsizlik sorununun çözümünde önemli bir fonksiyon üstlenir ve ciddi bir vergi kaynağı oluşturur.
Bu çerçevede, Türkiye’nin dış borç fotoğrafına ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına baktığımızda geldiğimiz noktanın çok da parlak olmadığını söylemek gerekiyor. Oysa AK Parti iktidarlarının özellikle 2011 yılına kadar olan döneminde doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yükseldiğini, dış borçlanmanın da daha rasyonel bir çizgide sürdüğünü görüyoruz. Bu arada, şu anda kamu ve özel sektör dahil, toplam dış borcumuzun 453 milyar dolar civarında olduğunu söylemek gerekiyor.
Maalesef dış borç sarmalının giderek büyümesi ve sürdürülemez bir noktaya gelmesi, aynı zamanda yapısal reformların yapılmasını da geciktirmektedir. Kuşkusuz ekonomideki yapısal reformlarla ülkenin demokratik görünümü birbirini tamamlayan iki ana unsurdur.
Mesela son beş yılda, özellikle dış dünyada demokratik görünürlüğümüz ve hukukun üstünlüğü konusunda oluşan negatif algı Türkiye’nin cazibesini zayıflatmıştır. Ve tabii ki bu görüntü doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını da olumsuz yönde etkilemiştir. Daha da önemlisi, Türkiye artık daha yüksek faiz oranlarıyla dış borçlanmalar yapabilmektedir.
Kabul etmek gerekiyor ki, finansal literatürün küresel ölçekte şekillendiği bir dünyada ülkelerin ekonomik gücü ve demokratik görünürlüğü kredi maliyetlerini de doğrudan etkilemektedir. Aslında sadece bugün değil, geçmişte de paranın rotası benzer kurallara göre işliyordu.
***
Osmanlı iktisat tarihçiliğinin önemli isimlerinden birisi olan Şevket Pamuk, “Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme” adlı eserinde Osmanlı maliyesinin bozulmasına paralel olarak hazinesine giren miktarların yeni tahvillerin itibari değerine oranının yüzde 50’nin altına düştüğüne işaret ederek şu tespiti yapıyor: “1860’tan sonra, hazineye giren bir İngiliz lirası için, iki İngiliz lirasından fazla borç yaratılıyordu. Bu nedenle, Avrupa devletlerinin garantisi altında piyasaya sürülen birkaç istikrazdan sonra, Osmanlı dış borçlarında gerçek faiz oranları, pek seyrek olarak yüzde 10’un altına inmiştir. Bazı istikrazlarda ise bu oran yüzde 12’yi aşmaktaydı.”
Galiba bugün ekonomi ve demokrasi arasındaki hassas dengeyi sağlayabilmek için hem küresel dünyayı doğru okumak hem de tarihsel tecrübelerden dersler çıkararak doğru sonuçlar üretebilmek gerekiyor.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
4.08.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025