Mehmet Ocaktan
Son bir kaç yıldır AK Parti’nin reformist kimliğini kaybetmesiyle birlikte siyasette yeni arayışların ve beklentilerin ortaya çıktığı bir gerçek. Özellikle 31 Mart seçimlerinde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyükşehirlerin önemli bir bölümünün kaybedilmesi bu arayışı daha da hızlandırmış bulunuyor.
Aslında 31 Mart sonrasında bizzat AK Parti’nin kendi içindeki beklenti, seçim sonuçlarının radikal biçimde değerlendirilip partinin toplum nezdindeki itibar kaybının masaya yatırılması ve yeni bir değişim rüzgarı için adımların atılmasıydı. Ancak beklentiler boşa çıktı ve bütün iç muhasebe yolları neredeyse tümden kapatıldı.
Partinin yeniden eski günlerine dönmesi yönünde ciddi bir sonuç üretmesi mümkün olmadığı halde, parti tabanını oluşturan insanlar hükümette yapılacak bir revizyona bile umut bağlamışlardı. Hiç kuşkusuz yapılacak hükümet revizyonu, AK Parti’nin reformist kimliğine dönmesini sağlayacak bir yöntem anlamına gelmiyor. İkincisi AK Parti’nin bir ortağı var, dolayısıyla onun onaylamayacağı bir değişim asla yapılamaz.
Nitekim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli geçtiğimiz Perşembe günü çıktı ve net bir şekilde kendi gücünün altını çizdi. İşte Bahçeli’nin değişimin önünü kesen o sözleri: “Yeni sistemin yerleştirilmesi için çaba sarf edileceği yerde ‘muhalefetin isteğine cevap veriyorum’ derseniz iki yanlışı birlikte yaparsınız. Her gün bakan mı değiştireceğiz. Bu yola girdiğinizde Yeniçeri ocağı gibi ‘İstemezük’ derler.” MHP liderinin “Her gün bakan mı değiştireceğiz” ifadesinin altını özellikle çizmek gerekiyor, kısacası değişikliğin mutlaka MHP ile birlikte yapılması gerektiği uyarısında bulunuyor.
Bahçeli’nin adeta bir ültimatom niteliği taşıyan açıklamaları, AK Parti’nin atacağı, ya da atmak istediği adımların sınırlarını tarif eden bir özellik taşıyor. Dolayısıyla AK Parti’nin bir değişim adımı atması ve de demokratik değerleri önceleyen kuruluş ilkelerine dönmesi neredeyse imkansız hale gelmiş bulunmaktadır.
Kabul etmek gerekiyor ki, AK Parti giydiği bu MHP gömleği ile artık aşırı milliyetçi ve ulusalcı çizgideki yürüyüşünü daha da tahkim ederek yürümek zorundadır. Ayrıca yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi de evrensel demokratik değerlerden çok, kendi içine kapanan ulusalcı değerlere göre dizayn edildiği için Türkiye’nin yeni istikametinin de bu çizgide olması son derece doğaldır. Hemen belirtelim, bu ulusalcı iklim farklı olanın ötekileştirildiği, eleştirinin ihanet kabul edildiği ve özgürlüklere meydan okunduğu bir iklimdir.
İşte tam da bu yüzden, siyasetteki yeni arayışların ve oluşumların ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelmiş bulunuyor. Nitekim Ali Babacan geçtiğimiz hafta Salı günü Karar Gazetesi’ne verdiği özel röportajda uzun süredir hazırlıklarını yaptıkları partinin yıl sonuna kadar kurulmuş olacağını açıkça deklare etti.
Ve Ali Babacan en net ifadelerle dedi ki:
“Şu anda toplumun tümünün ortak dertleri var. Her alanda yeni stratejiler, yeni programlar, yeni planlar yapılması gerekiyor. Yeni bir gelecek vizyonu gerekiyor.”
“Dürüst, akılcı, serinkanlı, sakin ve incelikli bir dil kullanacağız, Türkiye gerginlik politikalarından yorgun düştü.”
“Türkiye içine kapandığı zaman fakirleşir, demokrasi zayıflar...”
Ahmet Davutoğlu da Cuma günü düzenlediği basın toplantısında “AK Parti içerisinde iç muhasebe, ortak akıl ve istişare kanallarının tamamıyla kapalı olduğu ve içerde bir dönüşüm ihtimalinin kalmadığı da aşikardır. Her iyi niyetli eleştiriyi ve tavsiyeyi ihanet ve düşmanlık olarak gören mevcut yönetim altında, savunduğumuz temel ilkeleri ve hedefleri gerçekleştirmenin imkanının kalmadığını bize göstermiş bulunmaktadır” diyerek istifa ettiğini ve resmen partileşme sürecini başlattıklarını açıkladı.
Özgürlükler, şeffaf yönetim ve hukuk devleti konusunda benzer yaklaşımlar sergileyen yeni oluşumlara en büyük tepki MHP lideri Bahçeli’den geldi. Öyle anlaşılıyor ki Bahçeli, AK Parti’yi ulusalcı alanda hapsederek bu partiye gönül veren kesimlerin yeni oluşumlara doğru akmasını hızlandırmaya devam edecek.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
22.09.2025
19.09.2025
15.09.2025
12.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
5.09.2025
27.08.2025
18.08.2025