Mehmet Ocaktan
Türkiye hiçbir dönemde dış politika anlamında böylesine bir çaresizliğe mahkum ve mecbur kalmamıştı. Epey bir süredir hukuk devleti nosyonunu kaybettiğimiz için adaletin terazisi adalet dağıtamaz hale gelmiş bulunuyor. Daha da vahim olanı; yargının üzerine düşen siyaset gölgesi yüzünden kimse neden ve niçin yargılandığını, neden hiçbir karar verilmeden yıllarca tutuklu olarak cezaevinde tutulduğunu bile bilmiyor.
En tabii ve de anayasal hakkı olan ‘fikir özgürlüğü’ hakkını kullananların bile gözaltına alındığı, tutuklandığı bir ülkenin ayağını yere sağlam basması, onurlu bir dış politika üretmesi mümkün olabilir mi?
İçeride böylesine umutsuz ve de güvensiz görüntü sergileyen bir ülkenin, dış dünyada başını dik tutacak bir dış politika izlemesi elbette mümkün değildir, ayrıca eşyanın tabiatına da aykırıdır. Suriye’de Hiçbir rasyonel akla, diplomatik gerçekliğe dayanmayan ve sadece hamasetle yürütülen politikanın sonuçları ortada; tek kelime ile kaybetmenin dayanılmaz yalnızlığı… Çok haklı olduğumuz Doğu Akdeniz meselesi bir başka kaybediş hikayesi… Libya’da giriştiğimiz maceranın sonuçlarını ise iktidar bile bilmiyor.
Ama buna rağmen, iktidar bütün bu “kaybet-kaybet” politikalarını “Milli şahlanış” ve “Kurtuluş Mücadelesi” sloganıyla bir başarı hikayesi olarak pazarlayabiliyor. Herhalde bu bir Türk mucizesi olsa gerek…
Şu günlerde çaresizliğin de sınırlarına dayanan Türk dış politikası, bu ülkeyi seven herkesi derinden yaralayan bir karamsarlık tablosuna dönüşmüş bulunuyor. Mesela bütün dünyanın duyarlılık gösterdiği Uygur meselesinde Türkiye’nin sessizliğe gömülmesi… Çin rejiminin her geçen gün büyüyen zulmü karşısında dünya itiraz etmeye devam ediyor ama Türkiye’deki siyasi iktidarın, izahı mümkün olmayan bir umursamazlıkla zulümler karşısında sessizliğini sürdürmesi hepimizin başını öne eğdiriyor.
Maalesef bütün dış politika alanlarında kaybetmeyi bir başarı hikayesi gibi sunma becerisini gösteren iktidar, Çin konusunda sınıfta kalma hali ile ilgili nedense şu ana kadar bir hikaye uydurabilmiş değil. Kabul etmek gerekiyor ki en fazla reaksiyon göstermesi beklenen AK Parti ve MHP gibi iki partinin sessiz kalması, doğal olarak insanların zihinlerinde farklı endişelere ve sorulara yol açıyor. Bu sessizlik bir bedel ödeme midir? Bilmediğimiz neler oluyor ki, Cumhur İttifakı’na mensup hiçbir yetkili çıkıp rejimin Uygurlara uyguladığı zulme dair tek kelime edemiyor?
İşte dış politikada yaşanan bu akıl tutulmasının yarattığı atmosfer Çin Büyükelçiliği’nin, Uygur Türklerine yapılan zulmü eleştiren İYİ Parti lideri Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı hedef alarak Çin’deki zorbalığı Ankara’ya taşıması konusunda cesaretlendirmiştir.
Ama öyle anlaşılıyor ki Çin yönetimi için bu da yeterli olmamış, Akşener ve Yavaş’ı üstü kapalı tehdit etmesinin ardından skandal açıklamalarına bir yenisini daha ekleyerek pervasızlığını sürdürdü. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lijian ‘Türkiye’de bazı kişilerin teröristleri ve Çin içinde ayrılıkçılığı teşvik ettiğini’ ileri sürerek tehdit dilini devam ettirdi. Yani açıkça Türkiye’yi tehdit etti.
Talihsizliğe bakın ki ne AK Parti, ne de MHP bu kez de Perinçek’in patronuna yönelik tek bir cümle kurmaya bile cesaret edemediler. Artık biliyoruz ki Anayasa ve İç Tüzüğe rağmen fişlenmelerin önünü açan güvenlik yasa teklifiyle ilgili parlamentonun kararını tanımayarak millet iradesini yok sayıyorsunuz, Anayasa Mahkemesi’ni kapatma nutukları atıyorsunuz, keşke biriniz de çıkıp “Eyyy Çin…” diyerek yarım bir cümlecik kurmayı deneyebilseydiniz.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
22.09.2025
19.09.2025
15.09.2025
12.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
5.09.2025
27.08.2025
18.08.2025