Mehmet Ocaktan
Türkiye’de son dönemde yaşanan ahlaki çürümeyi ve yozlaşmayı gördükçe, dindar kimliğe sahip bir birey olarak müthiş bir umutsuzluk, çaresizlik ve hatta isyan halinde olduğumu itiraf etmek durumdayım.
Zira siyasette, toplumsal hayatta öylesine bir kokuşmuşluk hali yaşanıyor ki, sanki bu ülke hiçbir zaman normalleşemeyecekmiş gibi bir duyguya kapılıyorum.
Aylardır mafya-çete-siyaset-yargı-gazeteci tayfasının adeta iç içe geçtiği, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan tiksindirici bir kirliliği tartışıyoruz ama değişen hiçbir şey olmuyor… “Kara paracı” bir iş insanıyla aynı fotoğraf karesinde yer almak için yarışanlar, otelinde beleş tatil yapan yargıçlar, siyasetçiler, gazeteciler, bürokratlar sanki hiçbir şey olmamış gibi kaldıkları yerden yollarına devam ediyorlar. Normal bir hukuk devletinde yargı bu tür katakulli işlerin peşine düşer ve her kuruşun hesabını sorar. Ama bizim gibi hukukun olmadığı ülkelerde çözülemeyen sorunlar, yönetilemeyen krizler ya hamasete ya da “dış güçler”e havale edilir. Eğer işler daha da içinden çıkılmaz hale gelirse, liderlere dualar, “yasin”ler okunur ve ayrıca topluma promosyon olarak “büyük devlet” hayalleri armağan edilir!..
Merkez Bankası’ndan uçurulan 128 milyar doların hesabı verilmese de olur, siyasetçiler suç örgütü lideri olarak tanımlanan kişiden her ay 10 bir dolar alsa da olur, gazeteciler, yargıçlar, bürokratlar ‘kara paracı’nın otelinde sefa sürse de olur, fakirler ekmek derdindeyken bürokratlar 4-5 yerden maaş alsa da olur, bütün ihaleler 5-10 müteahhide bahşedilse de olur, devlet kurumları liyakatsizlerle doldurulsa da olur, gazeteciler, yazarlar, iş insanları hiçbir gerekçe olmadan haksız yere cezaevinde tutulsa da olur, özgürlükler askıya alınsa da olur… Yeter ki vatanın bekası tehlikede olmasın!..
Alın size hukuk devletine inanmayan, iktidarların denetlenip sorgulanmadığı, hesap verilebilirliğin olmadığı, liderlere itaatin esas olduğu bir İslam ülkesi fotoğrafı… Nasıl olup da bunca kirliliğin, yozlaşmanın bizim ülkemizde ortaya çıktığını anlayabilmek için genel olarak Müslüman dünyadaki siyaset anlayışının beslendiği kültürel köklere bakmakta yarar var.
Maalesef günümüz İslam ülkelerinde halen geçerli olan ‘sorgulanamazlık’ anlayışı, evrensel hukuk normlarına dayalı demokratik hukuk devletine olan inancın yeterince gelişmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar söylem düzeyinde hukuk devletinden, özgürlüklerden söz edilse de ne yazık ki Müslüman toplumların zihin dünyaları henüz “totaliter” anlayıştan tümüyle arındırılabilmiş değildir. Bu yüzden de “ütopik İslam devleti” hayaliyle yola çıkanların bir tek hedefi vardır; toplumu ‘ıslah’ etmek ve doğru yola ulaştırmak…
Modern dönem İslamcılarının “İslam devleti” hayallerinin totaliter bir zihniyete dayandığına dikkat çeken ünlü siyaset bilimci Abdulvahhab el-Efendi şöyle bir tespitte bulunuyor: “Bugün daha ciddi bir handikap, günümüz İslamcılarının, modern devlet kavramını destekleyen liberal ferdiyetçi ahlakı bir tarafa bırakarak, bir kısıtlama ve kontrol prensibi olarak uyarlamalarında yatıyor. Bu yanlış yorumlama, modern İslamcıları, taraftarlarını zorla cennete sokmaya çalışan proto-faşistler haline getirme eğiliminde olmuştur ve tabii ki bu orijinal İslami siyasi toplum fikri değildir.” (Nasıl bir devlet, s.147)
Aslında bu gelenekselci İslami anlayış, Allah’ın insanlara en büyük nimet olarak bahşettiği “özgür irade”yi yok saymak anlamına gelmektedir. Ne yazık ki bu çizginin takipçileri çok fazla özgürlüğün Müslümanları doğru yoldan saptıracağı kanaatine sahiptirler. Neredeyse bütün İslam tarihi boyunca ulemanın verdiği fetvalar genellikle despotları destekleme yönünde olmuştur.
Kabul etmek gerekiyor ki bu zihniyet yapısının şekillendirdiği İslam ülkelerinin yöneticileri için baskı neredeyse ahlaki bir meziyet olarak görülmektedir. Oysa Abdulvahhab el-Efendi’nin de ifade ettiği gibi bu baskılar İslam ahlakını teşvikten ziyade ahlaksızlığa teşvik niteliği taşımaktadır. (a.g.e, s.148)
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025