Mete Yarar
Terörle mücadelenin yurt dışında yapılmasının nedenlerini doğru şekilde ortaya koyduğumuzda Zeytin Dalı Harekatı’nı da daha doğru algılayabiliriz.
Bir ülke kendi topraklarında terörle mücadele etmeyi seçtiğinde, aslında bu durumdan kaynaklı bütün handikapları da baştan kabul etmiş olmaktadır; terör örgütünün başka ülke topraklarında bulunması, asla kökünün kurutulamamasına yol açmaktadır.
Kendi ülkenizde terörle mücadele ettiğinizde hem iç politika hem de dış politika anlamında ister istemez belli baskılara maruz kalınmaktadır.
Turizm ve ekonomi de bu uzun süreli terörle mücadeleden maalesef olumsuz etkilenmektedir.
Silahlı bir terör örgütünün varlığı ülke içinde sorunların çözümü için uygun şartların yaratılmasına fırsat vermemektedir.
İşin esası bir ülke sorunu kendi sınırları içinde değil de, bataklığın olduğu yerde çözme kararalığında olduğunu gösterdiğinde, bütün dengeleri altüst edebilmektedir. İşin aslını geçen günlerde yaşanan bir diyalogla anlatmak isterim.
***
Yaklaşık bir hafta önce Erzurum’daydım. Orada Hollanda’dan gelen bir grup gurbetçi ile sohbet imkanı buldum. Genel ahvalden konuştuktan sonra kendilerine net bir soru yönelttim.
Afrin Harekatı öncesi ve sonrasını baz alarak Hollandalıların sizlere bakışında bir değişiklik oldu mu diye sordum.
Açıkçası hepsi hiç düşünmeden ‘evet değişiklik oldu’ diye yanıtladılar.
“Şu anda bizlere daha farklı bakıyorlar. Sanki daha fazla saygı duyuyorlar. Yaklaşımları daha sıcak bir hal almaya başladı. Hatta bizlerle konuşmayan bazı kişiler bile temas kurmak istiyorlar” dediler.
Peki bunu neye bağlıyorsunuz diye sordum.
“Açıkçası biz de samimi olduklarımıza sorduk. Hepsinin dediği birbirine benzer” diyede eklediler.
“Türkiye’nin söylediği, ağzından çıkan her sözü net bir şekilde gerçekleştiriyor. Bundan oldukça etkileniyorlar. Ayrıca birkaç yılda bir olsada ülkemize geldiklerinde değişimi çok daha objektif bir şekilde gözlemleyebiliyorlar.”
Arkadaşlardan biri bu söylenenleri daha da özetleyerek “Onlar güçlüyü severler” dedi.
Evet açıkçası Türkiye son dönemde söylediği herşeyi sahada yapmaya başladığı andan itibaren Türk dış politikasının önü tekrar açılmaya başladı.
Yumuşak veya sert güç kavramı yalnızca kullanılan yöntemin şiddetinden dolayı anlam kazanmaz. İçinde kararlılığı ve sürekliliği de barındırır.
***
‘Türkiye son dönemde Suriye politikasında sert gücünü kullanıyor’ tabiri tek başına bir anlam ifade etmez. Türkiye yumuşak gücü hayata geçirmek için öncelikle bölgeyi teröristlerden arındırma faaliyeti yapmak zorundadır. Bunu tek başına sert güç olarak görmek mümkün değildir. Her şey bir güvenlik konsepti içinde icra edilmektedir.
Türkiye aslında güvenli bölgeler oluşturarak Suriye’de unutulan o yumuşak güç kavramını herkese bir kez daha hatırlatmaktadır.
Söylediğinin arkasında duran siyasetçisi, geri adım atmayan güvenlik güçleri, sınır tanımayan sivil toplum örgütleri ve derin milleti ile Türkiye bölgesinde yumuşak güç kullanan tek ülkedir.
Yaptığı faliyetlerde etnik, mezhepsel veya dini hiçbir ön yargıya sahip değildir. Bu nedenle de çözüm modelleri her bölgede sonuç vermekte ve sivilleri hayatta tutmaktadır.
Afrin’de son dönemece giriyoruz. Bu da bölgenin tekrar normalleştirilmesi olacaktır. Bölgede başarılan herşey PYD’nin Kürtler üzerinde kurmak istediği baskıcı sistemin de sonu olacaktır. Türkiye aslında yalnızca oyun bozmuyor, bölgede tekrar unutulan tarih ile oyun kuruyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2018
25.06.2018
21.06.2018
18.06.2018
14.06.2018
12.06.2018
11.06.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.05.2018