M.Şükrü HANİOĞLU
Adının önüne çevirmen, sinema eleştirmeni, film oyuncu ve yapımcısı, şehir tarihçisi, bilimkurgu araştırmacısı, Gothic korku edebiyatının Türkiye temsilcisi benzeri çok sayıda sıfat eklenebilecek Giovanni Scognamillo'nun vefatı, onun kültürümüze yaptığı çok yönlü katkıların doğal neticesi olarak değişik çevrelerde yankılar uyandırdı.
Şehir tarihçiliğine yaptığı katkılar ve Türk sinemasının yaşayan hafızası kimliğinin yanı sıra Gothic korku edebiyatının toplumumuzdaki en önemli temsilcisi olan Scognamillo'nun kaybı şüphesiz kültür hayatımızda önemli bir boşluk oluşturacaktır.
Scognamillo, Osmanlı/ Türk edebiyat tarihi alanında ufuk açıcı değerlendirmeler ortaya koyan Laurent Mignon'un Tanzimat sonrası yazımı üzerine yaptığı değerlendirmede altı çizilen bir yaklaşımın, "Batı biçimlerini kullanarak," kendi toplumunun sorunlarını ele alan özgün eserler üretiminin, ilginç örneklerinden birisi olmuştur.
Bir Alman "okul"u olarak görülmesine karşılık popülerliğinin zirvesine on dokuzuncu yüzyıl İngilteresi'nde ulaşan, Atlantik'in karşı kıyılarında Edgar Allan Poe ve Howard Phillips Lovecraft tarafından yeni ufuklara taşınan Gothic korku yazımının Türkiye'deki önde gelen temsilcisi olan Scognamillo, Beyoğlu Kâbusları ve Diğer Öyküler başlığı altında kitaplaştırılan hikâyelerinin de ortaya koyduğu gibi bu biçimi kullanarak İstanbul ve Beyoğlu hayat, kültür ve geçmişinden kesitler sunarken, bu mekânlarda yaşanan kapsamlı dönüşümü de tahlil etmiştir.
Cadde-i Kebîr'den İstiklâl'e
Sadece bu alandaki katkıları Scognamillo'nun modern edebiyat tarihimizdeki yerini almasına yeterlidir. Ancak, onun renkli yaşamı, kendi başına, eserleri ve kültürel katkılarından bağımsız olarak, önemli bir dönüşüme de ayna tutmaktadır.
Scognamillo, geleneksel Osmanlı hiyerarşik çok kültürlülüğünü eşitlikçi bir "emperyal kozmopolitlik"e dönüştürmek isteyen Tanzimat'ın ürünü olan bir alanın, bu tasavvurun iflâsı neticesinde yaşadığı dram ve sonrasında tektipleştirici ulus- devlet siyasetlerinin törpülemeleriyle ulaştığı yoz karmaşıklığın, Grande Rue de Péra'nın (Cadde-i Kebîr) İstiklâl Caddesi'ne evrimi sürecinin nihaî halkasının son tanıklarından birisiydi.
Scognamillo aramızdan ebediyen ayrıldığında onu doğup, büyüdüğü, katkıda bulunduğu kültüre yabancılaştıran söz konusu süreç çoktan tamamlanmış durumdaydı.
Emperyal düzen "anâsır"ı ulusdevlet "azınlıkları"na dönüşmüş, aşağılayıcı bir sıfat haline gelen "kozmopolit"lik, onun da ötesinde her türlü farklılık "gayr-ı millî sapma" yaftalamasıyla marjinalleştirilmişti.
Hamaset söylemlerinin yüksek perdeden haykırdığı sloganlar altında iniltileri duyulamayan "farklı"lardan tedricen kurtulunmuş, "tek" vurgusuyla güçlendirilen sembol, kimlik ve değerleri kutsayan bir yapılanma şekillenmişti.
İstanbul ve Beyoğlu bu dönüşümün çarpıcı biçimde yaşandığı mekânlardı, ama Selânik, İskenderiye ve Bağdad da benzer süreçlerden nasiplerini fazlasıyla almışlardı. Burada önemli olan dönüşümün "tek tip"i dayatan, ezici karakteridir. Bu da onu, ekonomik yapının değişimi, şehirlere göç, toplumsal beğeni ve ahlâkî değerlerin farklılaşması benzeri toplumsal gelişmelerin neden olduğu evrimden ayırmaktadır. Örneğin, Abdülhak Şinasi Hisar'ın "Çamlıca"sının fiziken "Cadde-i Kebîr"den çok daha büyük bir dönüşüm yaşadığı kuşku götürmez.
Her biri ayrı karaktere sahip Çamlıca köşklerinin birbirinin eşi bloklardan oluşan sitelere dönüşmesine karşılık Cité de Péra ve Hacopulo Pasajı'nın cepheleri zamana direnmiştir.
Ama ikinci alanın yaşadığı dönüşüm, "görüntü"nün ötesine geçen, toplumun "ruh"una nüfûz eden bir tektipleşmedir.
Scognamillo'nun "Haraşo" hikâyesinde "Grande Rue de Péra'ya benziyordu, gerçekten benziyordu... Ama neden değişmişti, insanlara ne olmuştu?" diye soran Tania'ya "Her şey geçti, çoktan geçmişte kaldı Tania. Artık burada, bu yerde işin kalmadı. Buraya ait değilsin, geri dön, huzura kavuş," şeklinde cevap veren "bastonlu adam," sadece Beyaz Rus göçmenlerin değil, genel anlamda İstanbul ve Beyoğlu'nun, özel olarak ise İtalyanLevantenleri ve Scognamillo'nun dramını da dile getiriyordu. O da Cadde-i Kebîr'i İstiklâl'e dönüştüren süreç içinde parçası olduğu mekânın ruhen farklılaştığı, kendi gibileri dışladığına şahitlik etmişti.
Scognamillo, bu sürecin en sancılı son evresinin canlı tanığı idi. O, Tanzimat sonrası Osmanlılık idealinin ortak paydalarını oluşturduğu seçkinlerin birbirine karıştığı "dar alankozmopolitliği"ne tanık olmamıştı. 31 Mart Vak'ası sonrasında Rumeli'den gelen "hürriyetkahramanları"nın caddeden muzafferâne geçişini, Mütareke günlerinde binaların Yunan, İngiliz, İtalyan, Fransız bayraklarıyla donatılmasını da ancak büyüklerinden dinlemiş olabilirdi. Buna karşılık Scognamillo, "Vatandaş Türkçe Konuş" kampanyalarını, 6-7 Eylül'ü, "unsur"dan "azınlık"a indirgenen değişik toplumların bu istasyonda da duramayarak tedricen "hatırlanmaması tercih edilen geçmiş"in parçaları haline gelmesini bizzat yaşamıştı.
Çöken proje, yeni hedef
Osmanlılık paydası üzerinde yükselecek eşitlik temelli "kozmopolit toplum" tasavvuru "belle époque"un son yıllarına oksijen çadırında girmişti.
Öldüğü söylenemiyordu; ama söylem dışında yaşamadığını görebilmek de zor değildi. İttihadçı söylemde "kozmopolit" aşağılayıcı bir sıfat haline gelmiş, İbrahim Hakkı Paşa'nın "Sadaret-i Uzmâ" makamından çıkarak, köprünün öbür yakasında, Cadde-i Kebîr'de eğlenmesi, ahalinin bunun son derece yakışıksız olduğunu düşünen bölümünü dehşete düşürmüştü. Bunlar, dönüşümün, Scognamillo'nun şahsen gözlemleyeceği, "zevâl" evresinin habercileriydi.
Bu dönüşümün sadece Türkiye'de yaşandığını düşünmek hatalıdır. Üç çok uluslu imparatorluğun dağıldığı Avrupa ve Ortadoğu'da oluşan tüm ulus-devletler, farklılıklardan arınmayı temel hedefleri haline getirmişler, "kozmopolitlik"e ölümcül bir virüs olarak yaklaşmışlardır.
Scognamillo benzeri bireyleri İstiklâl Caddesi'nde "nesneler ve imgelerle kaynayan insansız, yaratıksız bir evrende," "insanlara bakmadan yürüyen" "yalnız adam"lara dönüştüren süreçler değişik şehirlerdeki pek çok toplumun kaderini çizmiştir.
O süreci tersine çevirmek, "Grande Rue de Péra"nın ruhunu zamana direnebilmiş bina cephelerinin içine sokabilmek mümkün değildir. Buna karşılık, o vetirenin olumsuzluklarını, tektipleştirme uğruna yaşanan acı ve kayıpları hatırlayarak, "farklılık"ıkorumayı gelecek tasavvurumuzun temel taşlarından birisi haline getirmek elimizdedir.
Bu, şüphesiz, farklı görülenlerin topluma "aynı"lar kadar katkı verebileceğinin çarpıcı örneklerinden birisi olan Scognamillo'nun İstiklâl Caddesi pasajlarında görülebilecek hayaletinin de gülümsemesine yol açacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları



























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018