Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Suriye’deki İsrail Projesi
9.12.2024
195
"Likud Cephesi ve Netanyahu’yu bir tarafa, onu yargılatan İngiltere’ye kamp kurmuş Yahudileri tam karşı tarafa yerleştirdiğiniz zaman Suriye’de olup bitenleri doğru okuyabilir ve birbiriyle savaşan iki farklı İsrail projesini ayırt edebilirsiniz."

İsrail Projesi var mı?

Var.

Ama hangisi?

Karşı tarafı ilzam etmek, aşağılamak, hatta küfretmek için “İsrail Projesi” ithamı, önünüze sıklıkla gelecek. Basit ve sığ bir hamaset tuzağına düşmemek için bu tabire kuşkuyla yaklaşmanız lâzım.

PKK yöneticilerinden, İran’a koltuk çıkanlara, Suriye’de eski statükoya sarılanlara, Devletimizin güvenlik birimlerinde görev yapan radikallere kadar bu tabire sığınan epeyce adam var. Halbuki bu iddianın ayağını yerden kaydıran çok basit bir gerçek: Bir İsrail projesi yok; birbirine taban tabana zıt iki İsrail projesi var. Likud Cephesi ve Netanyahu’yu bir tarafa, onu yargılatan İngiltere’ye kamp kurmuş Yahudileri tam karşı tarafa yerleştirdiğiniz zaman Suriye’de olup bitenleri doğru okuyabilir ve birbiriyle savaşan iki farklı İsrail projesini ayırt edebilirsiniz.

Kürt-Türk Savaşı Projesi:

Doğrudan Türkiye ile Suriyeli Kürtler arasında açık bir savaş ve bu savaşa İsrail’in Kürtlerin yanında vereceği destek ile açılacak koridordan Akdeniz’e uzanan bir Kürt bölgesi projesi, Netanyahu’nun Gazze’de yürüttüğü savaşla uyumlu bir plan olarak masadaydı. Bu plana göre Türkiye, Kürtleri İsrail’e kaptırmış olacak, içerde terör boyutu tırmanan Kürt sorunu ile başı beladan kurtulamayacaktı.

Türkiye yalnızlaşacak ve yalıtılacaktı.

Bu ihtimal hala masadan kalkmış değil.

Bu projenin taraftarlarını hem PKK’da hem de Türkiye’yi yönetenler arasında Kürt sorununu içinden çıkılmaz hale getirmek için baskı ve şiddet tekniklerine dört elle sarılanlar arasında bulabilirsiniz. Birazı da böyle bir planın iç politikada iktidar rekabetinde avantaj sağlama adına işe yarayacağı düşüncesinde olanlar arasında var.

Bu plan bölgesel bir proje. İsrail’in güvenliğini, çevresindeki her ülkede, en başta da Türkiye’de çatışma ve istikrarsızlıkla sağlama mantığına dayanıyor. 13 yıl devam eden Suriye iç savaşı nasıl İsrail’e uzun ve rahat bir nefes aldırdıysa, çok daha sarsıcı bir Türk-Kürt çatışması da aynı rahatlığı sürdürmesini sağlamış olacak.

Çok keskin bir dilemma. Öbürüne taban tabana zıt bir pozisyon.

Ya diğeri?

İran karşısında Kutsal İttifak:

ABD, Suriye’deki gelişmeler konusunda Türkiye ile tam angajman halinde olduklarını açıklıyor.

Şu anda yürüyen proje, ikincisi.

Kürtlerle Türkleri uzlaştırmak, hatta bölgedeki Kürt varlığını Türk Devletinin himayesine vermek, bölgesel değil küresel bir projenin parçası olarak tasarlanmış. Bu planı ABD’den öte küresel sermayenin Çin’i kuşatma ve dengeleme niyetini dikkate alarak okumak lâzım. Kasabanın kötü adamı İran ve bu ülkeyi frenlemek hem doğrudan İsrail’in güvenliğine hem de Çin bloğunun bölgede gücünün kırılmasına katkı sağlıyor. Bunun için Kürtler ile Türklerin reel politik anlamında bir çıkar birlikteliği içine sokulması gerekiyor. Türkiye bu uzlaşma ile geniş bir coğrafyanın güçlü merkezine dönüşüyor.

Sadece İran’ın oyundan düşmesini, Rusya’nın zayıflamasını değil, Suriye ve Irak’ın denetiminin Türkiye’ye emanet edilmesini de küresel ölçekte kutsal bir ittifak olarak görebilirsiniz. Böyle bir ittifakın tek şartı var: Kürtler ile Türklerin uyumlu bir ilişkiye, hatta ittifak durumuna geçmesi.

Demek ki her şey kontrol altında ve hiçbir şey tesadüf değil.

Suriye’de devletin sahibinin el değiştirmesi sürecini de bu büyük planın uygulanması olarak takip etmelisiniz. HTŞ hızla, dünya ölçeğinde legal bir siyasî güç olarak yeniden tanımlanıyor. Haşti Şabi’nin Irak’tan Suriye’ye girişi ABD bombaları ile engellendi, yani ABD fiilen HTŞ’nin yanında yer aldı. HTŞ uluslararası alanda meşrû zeminde kalmak ve muhatap alınmak için bütün dikkatiyle azami çaba harcıyor. Suriye’de ipleri eline alan bu güç Türkiye’nin değil, İngiltere ve ABD ekseninin çizdiği güzergahı izliyor. Kısaca HTŞ, Kürtlere karşı açılacak savaşta Türkiye’nin yanında yer almayacak. Nitekim Suriye’de iki tarafın hakimiyet alanları çatışmasız ve uyumlu şekilde belirleniyor. Belli ki taraflar daha önce çizilen ve kendilerine dikte edilen sınırlara uyacaklar. Bakmayın Türk televizyonlarının kopardığı gürültüye; Tel Rıfat ve Münbiç de bu paylaşıma uygun şekilde kavgasız el değiştirdi.

Sonuç:

Türkiye’nin tam da merkezde yer aldığı bir uzlaşmaya ve plana göre işler ilerliyor. Kimin oyunbozanlık etme ihtimali var?

Bu sorunun cevabı iki farklı İsrail projesinden ilkine denk düşüyor. İkinci proje sadece İsrail-Netenyahu yönetimi ve onun yanında Türkiye’nin oyunbozanlığı ile bozulabilir ve birinci proje hayat imkânı bulur.

Bu durum bizim için tam bir felaket olur.

Şu anda ikinci proje, sorunsuz bir şekilde yol alıyor.

“İsrail projesi” diye, karşımızda ete kemiğe bürünen tabloya itiraz edenler, gelişmelerden şikayetçi olanlar aslında birinci İsrail projesinin hayalini kuruyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar