Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Siyasetin cinselliği
23.12.2025
174
Cinselliğin aşırı derecede baskılandığı muhafazakâr hayattan, ikiyüzlülüğün egemen olduğu muhafazakâr siyasete atlayan ve eline güç geçirenlerin yoldan çıkmaması mümkün değil. Parti içi rekabetin yine cinsellik üzerinden sürmesi de doğal. Cinsel ahlâka konu malzemeler üzerinden birbirini suçlayan taraflar, emin olun diğerinden masum değildir

Cinsellik, katı kurallarla sınırlandığı ve tatmin edilmediği için muhafazakâr dünyada abartılı şekilde kullanıma sokulur. Dindarlık, popüler haliyle cinselliğin karşıtı olarak propaganda edilir. Dindar kişi, uçkuruna sahip olandır, gerisi pek önemli değil. Erkeğin egemenliğinde, kadının başını uzatamadığı bu alanda, her şey cinsellik tekerleği etrafında döner. Halka da bu şekilde yayılır. Küfürlerimizin neredeyse tamamı cinselliğe dair iken, bu abartıyla bastırılmış cinselliğin dile yansıyan katkıları hayat verir. Hayatın bütün alanlarını kapsaması gereken doğru-yanlış ölçülerini veren ahlâk, muhafazakâr dünyada cinselliğe indirgenir.

Siyaset dişidir. Muhafazakâr politikacı, siyasete bu şehvetle yaklaşır ve belden aşağı hikâyelerle destanlar yazılır. Bir tür cinsel tatmin duygusudur bu. İktidar kelimesi tek başına hem cinsel gücü hem de siyasî gücü ifade eder.

Erkek dünyasının kalelerinde yaşayan askerler darbe ile yönetimi ele geçirdiklerinde ülkeyi dişi bir yaratık muamelesi yaparlar. Tam bir iki yüzlülükle, cinselliğe getirilen yasaklar konusunda darbe dönemlerinde askerlerin tutumlarıyla, muhafazakârların yaptıkları arasında hemen hiç farklılık olmaz. 80 darbecilerinin Bülent Ersoy’a muamelesi ile bugün Murat Övüç’e yapılanlar arasında milim farklılık yok.

Saray entrikaları cinsellik üzerinden kurgulanır. Bu şekilde tahtlar yıkılır, iktidarlar değişir.

Siyasetçi, rakibinin belden aşağı açığını arayarak üstünlük kurmaya çalışır. Ve böylece siyaset sahnesi yatak odası hikâyeleri ile dolup taşmaya başlar.

Siyasî röntgencilik:

Röntgencilik, cinsel tatmin arayışının yansımalarından biridir. Çöpçatanlık, bir tür röntgenleme alanı açtığı için bu kadar revaçtadır. Dindarlık, komşunun özel hayatına “Allah’ın emirlerini, yasaklarını hatırlatmak” için geniş bir müdahale alanı açar. Seküler toplumlar bireysel alana kimseyi sokmazken cemaat yapıları, dindarlığın verdiği yetki ile her alana müdahale ederler. Aşırı gözetim ve denetim altında kimsenin özel alanı kalmaz.

İçinde yer alanlar peşinen razı oldukları için muhafazakâr toplumlarda, cinselliğin aşırı müdahalelerle gözlem altında tutulması fazla rahatsızlık yaratmaz. Aynı standartlar muhafazakâr siyasete taşındığında, bugünlerde patlayan lağımlarda olduğu gibi tam bir ikiyüzlülükle işlemden geçirilir.

Cinselliğin aşırı derecede baskılandığı muhafazakâr hayattan, ikiyüzlülüğün egemen olduğu muhafazakâr siyasete atlayan ve eline güç geçirenlerin yoldan çıkmaması mümkün değil. Parti içi rekabetin yine cinsellik üzerinden sürmesi de doğal. Cinsel ahlâka konu malzemeler üzerinden birbirini suçlayan taraflar, emin olun diğerinden masum değildir.

Muhafazakâr toplumun röntgencilik dürtüsüne hitap eden malzemeler, bu yüzden en kestirme yoldan vizyona sokulur. Siyaset sahnesi bu yüzden sapkınlığın kol gezdiği bir yatak odası manzarasına bürünür.

Güç yozlaştırır. Sadece paraya pula karşı değil, uçkur da gevşer. İktidar hırsı ve tutkusu, hele çok kolay elde edilmişse, ele geçince cinselliğe kolay geçiş yapar. O da her türlü yozlaşmanın kapısını sonuna kadar açar.

Sapkınlığı ve uyuşturucuyu özendirme suçu:

Soruşturmayı yürüten savcının uhdesinde CMK’ya göre gizli tutulması gereken soruşturma evrakının, bilhassa sapkınlıkların anlatıldığı gizli tanık ifadelerinin medyada tefrika edilmesi aleni olarak suç.

Uyuşturucudan gözaltına alınan şöhretli şahısların, henüz testleri yapılmadan ve raporları alınmadan teşhir edilip lekelenmeleri de ayrı bir suç. Daha önemli ve hassas bir konu var. Bu tür haberlerin, uyuşturucuyu ve sapkınlığı özendirdiğine dair kuvvetli bir şüpheden söz ediyorum. Ergen çocuk, örnek aldığı ve rol-model olarak benimsediği sosyal medya fenomenini haberlerde yanında polislerle emniyete götürülürken gördüğü zaman hangisini tercih eder: O şöhrete olan hayranlıktan vazgeçmek, o şöhretin müptelası olduğu uyuşturucuya ilgi duymak. Sosyal psikologların ve psikiyatristlerin saha çalışmasına konu etmeleri gereken çok kritik bir konu. Ben şahsen bu tür abartılı haberlerin uyuşturucuyu ve sapkınlığı özendirdiğini düşünüyorum.

Muhafazakâr dünyanın ergeni, gelecek planları yaparken önünde sayıları hızla artan ve adeta bir statü davranışı gibi kalıp haline gelen sapkınlık ve uyuşturucu örnekleri ile karşılaşıyor. İktidar rekabeti bu lağım patlamaları eşliğinde yürüdüğü için kimse sonuçlarına aldırmıyor.

Giderek ete kemiğe bürünen, somut bir algıya dönüşen bir kanaat yerleşiyor.

Kim daha ahlâklı?

Muhafazakârlar mı? Seküler-liberal-sol kesim mi?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar