Mümtazer TÜRKÖNE
Cinsellik, katı kurallarla sınırlandığı ve tatmin edilmediği için muhafazakâr dünyada abartılı şekilde kullanıma sokulur. Dindarlık, popüler haliyle cinselliğin karşıtı olarak propaganda edilir. Dindar kişi, uçkuruna sahip olandır, gerisi pek önemli değil. Erkeğin egemenliğinde, kadının başını uzatamadığı bu alanda, her şey cinsellik tekerleği etrafında döner. Halka da bu şekilde yayılır. Küfürlerimizin neredeyse tamamı cinselliğe dair iken, bu abartıyla bastırılmış cinselliğin dile yansıyan katkıları hayat verir. Hayatın bütün alanlarını kapsaması gereken doğru-yanlış ölçülerini veren ahlâk, muhafazakâr dünyada cinselliğe indirgenir.
Siyaset dişidir. Muhafazakâr politikacı, siyasete bu şehvetle yaklaşır ve belden aşağı hikâyelerle destanlar yazılır. Bir tür cinsel tatmin duygusudur bu. İktidar kelimesi tek başına hem cinsel gücü hem de siyasî gücü ifade eder.
Erkek dünyasının kalelerinde yaşayan askerler darbe ile yönetimi ele geçirdiklerinde ülkeyi dişi bir yaratık muamelesi yaparlar. Tam bir iki yüzlülükle, cinselliğe getirilen yasaklar konusunda darbe dönemlerinde askerlerin tutumlarıyla, muhafazakârların yaptıkları arasında hemen hiç farklılık olmaz. 80 darbecilerinin Bülent Ersoy’a muamelesi ile bugün Murat Övüç’e yapılanlar arasında milim farklılık yok.
Saray entrikaları cinsellik üzerinden kurgulanır. Bu şekilde tahtlar yıkılır, iktidarlar değişir.
Siyasetçi, rakibinin belden aşağı açığını arayarak üstünlük kurmaya çalışır. Ve böylece siyaset sahnesi yatak odası hikâyeleri ile dolup taşmaya başlar.
Siyasî röntgencilik:
Röntgencilik, cinsel tatmin arayışının yansımalarından biridir. Çöpçatanlık, bir tür röntgenleme alanı açtığı için bu kadar revaçtadır. Dindarlık, komşunun özel hayatına “Allah’ın emirlerini, yasaklarını hatırlatmak” için geniş bir müdahale alanı açar. Seküler toplumlar bireysel alana kimseyi sokmazken cemaat yapıları, dindarlığın verdiği yetki ile her alana müdahale ederler. Aşırı gözetim ve denetim altında kimsenin özel alanı kalmaz.
İçinde yer alanlar peşinen razı oldukları için muhafazakâr toplumlarda, cinselliğin aşırı müdahalelerle gözlem altında tutulması fazla rahatsızlık yaratmaz. Aynı standartlar muhafazakâr siyasete taşındığında, bugünlerde patlayan lağımlarda olduğu gibi tam bir ikiyüzlülükle işlemden geçirilir.
Cinselliğin aşırı derecede baskılandığı muhafazakâr hayattan, ikiyüzlülüğün egemen olduğu muhafazakâr siyasete atlayan ve eline güç geçirenlerin yoldan çıkmaması mümkün değil. Parti içi rekabetin yine cinsellik üzerinden sürmesi de doğal. Cinsel ahlâka konu malzemeler üzerinden birbirini suçlayan taraflar, emin olun diğerinden masum değildir.
Muhafazakâr toplumun röntgencilik dürtüsüne hitap eden malzemeler, bu yüzden en kestirme yoldan vizyona sokulur. Siyaset sahnesi bu yüzden sapkınlığın kol gezdiği bir yatak odası manzarasına bürünür.
Güç yozlaştırır. Sadece paraya pula karşı değil, uçkur da gevşer. İktidar hırsı ve tutkusu, hele çok kolay elde edilmişse, ele geçince cinselliğe kolay geçiş yapar. O da her türlü yozlaşmanın kapısını sonuna kadar açar.
Sapkınlığı ve uyuşturucuyu özendirme suçu:
Soruşturmayı yürüten savcının uhdesinde CMK’ya göre gizli tutulması gereken soruşturma evrakının, bilhassa sapkınlıkların anlatıldığı gizli tanık ifadelerinin medyada tefrika edilmesi aleni olarak suç.
Uyuşturucudan gözaltına alınan şöhretli şahısların, henüz testleri yapılmadan ve raporları alınmadan teşhir edilip lekelenmeleri de ayrı bir suç. Daha önemli ve hassas bir konu var. Bu tür haberlerin, uyuşturucuyu ve sapkınlığı özendirdiğine dair kuvvetli bir şüpheden söz ediyorum. Ergen çocuk, örnek aldığı ve rol-model olarak benimsediği sosyal medya fenomenini haberlerde yanında polislerle emniyete götürülürken gördüğü zaman hangisini tercih eder: O şöhrete olan hayranlıktan vazgeçmek, o şöhretin müptelası olduğu uyuşturucuya ilgi duymak. Sosyal psikologların ve psikiyatristlerin saha çalışmasına konu etmeleri gereken çok kritik bir konu. Ben şahsen bu tür abartılı haberlerin uyuşturucuyu ve sapkınlığı özendirdiğini düşünüyorum.
Muhafazakâr dünyanın ergeni, gelecek planları yaparken önünde sayıları hızla artan ve adeta bir statü davranışı gibi kalıp haline gelen sapkınlık ve uyuşturucu örnekleri ile karşılaşıyor. İktidar rekabeti bu lağım patlamaları eşliğinde yürüdüğü için kimse sonuçlarına aldırmıyor.
Giderek ete kemiğe bürünen, somut bir algıya dönüşen bir kanaat yerleşiyor.
Kim daha ahlâklı?
Muhafazakârlar mı? Seküler-liberal-sol kesim mi?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025