Mümtazer TÜRKÖNE
Konuyu içerden ve yakından takip eden Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, süreç için kritik aşamaya girildiğini söylüyor. Ana omurgada değil ama duygusal ayrıntılarda bir dağılma var. CHP’nin oyunbozanlığı sürecin hassas dengesini epeyce sarstı. Komisyon’un üç üyesinin İmralı ziyareti ve sonrasında Komisyonda okunan üç sayfalık özet metne, İmralı seferinin gereksiz yere bir gizeme-gizliliğe büründürülmesine bakarak bu utangaç-çekingen tutumun sürece karşı çıkanlara cesaret verdiğini gözlemiş olmalısınız. İmralı seferinin çok kötü yönetildiği, sağdan soldan gelen gereksiz müdahalelerle maksadından uzaklaştığı anlaşılıyor. Üzerindeki köpüğü üfürdüğünüz zaman geride kalan dişe dokunur tartışma ağırlıklı olarak Suriye ile alâkalı. DEM’li üye Gülistan Koçyiğit’in Cansu Çamlıbel’e verdiği mülakatta söylediği, “özet metinden, görüşmedeki Suriye konusu çıkartılmış” açıklaması, dağınık görüntünün ve tereddütlerin sebebini açıklıyor.
Suriye meselesi, süreci yönetenler açısından belli ki netameli. İktidar ve bürokrasidekiler belli ki sorumluluk almak istemiyor.

Halbuki Suriye konusu gizli-saklı tutulmamalı, öncelikli olarak kamuoyuna açıklanmalı ve özgürce tartışılmalı. Suriye’de inşa edilen statükonun Türkiye’de çözüm sürecinin merkezine yerleştirilmesi doğru bir yaklaşım değil. Suriye tartışmasına, duruma vaziyet eden MİT’in değil, sadece frene basarak sürece müdahale eden Saray’ın sansür koyduğu hissediliyor. Suriye, SDG ve YPG konusu kamuoyuna yansıdığı şekilde değil. Suriye sosyolojisine aykırı biçimde üniter yapı ısrarının da, Şara’nın yanında saf tutmanın da mantıklı bir açıklaması yok. Ezber bozacak tek bir örnek: SDG’nin % 60’ı Araplardan oluşuyor. Suriye’de güvenliği garanti altına alacak bir düzenlemeler olmadan, Kürtler bir kenara hiç kimse silahlarını bırakmaz. Esad’ın devrilmesinden sonra Suriye’de 12 binden fazla insan öldü. Kürtler ne yapsın?
Biz yine bize dönelim.
Hangi aşamadayız?
Henüz somut bir adım atılmamasına rağmen, başladığımız noktada değiliz; hiç olmazsa olmazları tüketmiş durumdayız. İmralı seferiyle Öcalan’ın muhatap alınması, göçün artık tantanalı bir şekilde yola düzüleceği anlamına geliyor. Masanın dört ayağı Meclis Komisyonunda çakıldı, Komisyon üyelerinin İmralı seferi ile karşıya Öcalan oturtuldu. Erdoğan hiç olmazsa retorik düzeyde mevzuya dahil olmaya başladı. Sürece direnenlerinin ateş gücü test edildi. Kürtler tek parça halinde Çözümün arkasındalar. Toplumda şiddetin sona ermesine yönelik büyük bir umut ve beklenti oluştu. İzlenen yola ve yönteme, bilhassa Öcalan’ın muhatap alınmasına dair itirazların çok yüksek olması, iktidar medyasının algı operasyonu gücü devreye girdiği ve somut adımlar atıldığı zaman kolaylıkla çözülür.

Öcalan’ın muhataplığı meselesi
Pusuda bekleyenler, fırsatın ayaklarına geldiğini düşünüp eteklerindeki taşları döktüler. Bilirsiniz, hesap başka olsa da suret-i haktan görünenlere bahane gerekir. Bahane Öcalan. Öcalan’ın merkeze yerleştirilmesini ve muhatap alınmasını sürece karşı çıkmanın gerekçesi olarak kullananların samimiyetinden peşinen şüphe etmelisiniz. Mesele Öcalan değil, sürecin kendisi. Bana sorarsanız Kandil’den Öcalan’ın serbest bırakılmasını ön şart olarak öne süren münfesih PKK’nın Politbüro üyelerinin niyetini ve samimiyetini bile sorgulamak gerekir. Sözlerinin ters tepeceğini bilmiyorlar mı? Bile bile memleketin ortasına kurulu terazide, sürece karşı çıkanların bulunduğu kefeye ağırlıklarını koyuyorlar?
Aksini söyleyenlerin muhatap olarak yerine bir başkasını koyabilmesi lâzım: Öcalan Çözümün doğru muhatabı; ama geldiğimiz aşamada süreç adına atılması gereken ilk adım onun serbest kalması değil. Düğmelerin doğru iliklenmesi, tarafların psikolojiyi doğru yönetmesi lâzım. Öcalan zaten muhatap olarak masanın karşısına oturdu; kendisine rahat iletişim alt yapısı sağlandığı da anlaşılıyor. Sürecin yönetimini ve rolünü özgürce ifa ediyor. Mesele acele etmeden, doğru zamanda doğru adımı atmak. Öcalan’ı ilk sıraya yerleştirmek, pusuda bekleyen karşı cephenin elini güçlendiriyor.

Bugünün doğru adımı Selahattin Demirtaş’ın serbest kalması. Onun özgürce yürüteceği temasların konusunun da eve dönüş ve af yasası olması gerekir. Eve dönüş gündemi, sanıldığının aksine ortamı yumuşatacaktır; zira “dağa çıkmak” yerine “eve dönüş” PKK’nın tasfiye edildiğine ve şiddetin sona erdiğine şüphe ile yaklaşan bütün kesimleri ikna edecektir. Öcalan için prosedüre uygun “umut hakkı” tam olarak ortamın yumuşadığı bu evrede gündem oluşturmalı ve hızla gerçekleşmeli.
Mesele gerçekte ne Öcalan ne de Suriye meselesi. Kalıcı bir barış ve herkesin içine sinen bir statüko peşindeyiz. Taraflar, geçmişe takılanlar ve geleceğe bakanlar olarak ikiye ayrılmış durumda.
Sürece karşı çıkanlar inatla kanlı geçmişe sarılıyor, kan davası güdüyor. Halbuki sorunun çözüldüğü gelecek vurgusu, herkes için o kadar ferahlık verici ki.
Toplumun ikna edilmesi için henüz devreye girmeyen İktidar cephesinin medya gücü ve gündem oluşturma becerisi merakla bekleniyor. 2019 seçimlerinde İmralı’ya İstanbul seçimi için, devletin bütün imkânlarını seferber ederek müracaat eden AK Parti, sizce bugün neden tutuk davranıyor?

Bahçeli’nin ısrarı
Bugünkü iyimser tabloda Bahçeli’nin belirleyici rolünün yeteri kadar anlaşılmadığını düşünüyorum. Kolay ve doğru anlaşılması, tersinin tasavvur edilmesi ile mümkün. Böyle bir süreç, bilhassa dış dinamiklerin zorlamasıyla başlasaydı ve Bahçeli şok edici rolü yerine kendisinden bekleneceği üzere var gücüyle sürece karşı çıksaydı ne olurdu? Böyle bir felaketin yıkıcı etkisini hayal etmek bile çok zor. O zaman Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’ten bugüne milim geri adım atmadan, tersine çıtayı sürekli yükselterek yaptığı ısrarlı çıkışlara ve sabit kadem duruşa hakkını vermemiz lâzım. Sürecin gerçek sahibi o.
Süreç sonuca ulaşacak; çünkü sahibi Bahçeli.
Türgün’e verdiği mülakatta söylediği şu sözleri kenara not almak lâzım: “Geldiğimiz bu aşamada vaki hedefle ilgili taviz, tehir veya en küçük tereddüt asla söz konusu değildir. Ok yaydan çıkmıştır. Gemiler yakılmıştır. Kararlığımız aşınmaz ve tartışılmaz düzeydedir. Herkes bundan sonraki hesabını buna muvafık ve münasip yapmak durumundadır.”
Bunlar politik aforizmalar, kitleye odaklı mesajlar değil. Türkçü-milliyetçi siyasî partinin lideri Kürtlere “kardeşlik” adına elini uzatmış, barış ve huzur vadediyor. Bugün elimizde olanlar öncelikle Bahçeli’nin bu tavrının, sonra da bu tavırdaki cevheri hemen fark edip karşılık veren Öcalan’ın eseri.

Bugün geldiğimiz aşama, ne ölçüde Bahçeli’nin çabalarının eseri ise, bu işin münasip şekilde çözüme bağlanması da Öcalan’ın eseri olacak. Geçmişe takılıp kalanların, başka hesap güdenlerin bunu eninde sonunda anlaması gerekecek.
14 ayın sonunda, psikolojiyi gözeten, yani algıyı önceleyen ve retorik düzeyinde kalan bir evreyi sona erdirdik. Komisyon üyelerinin İmralı ziyareti, Öcalan’ın muhataplığını mahcup bir şekilde de olsa ilan etmiş oldu. Şimdi, hayatımıza dokunan, kamu gücünün kullanılmasını belirleyen somut adımlar atılacak. Şiddetin tekrar dirilme ihtimali de geride kaldı. Yeni evrede hukuk üretme yeteneği ve hukukun egemenliğini sağlayacak somut adımlar süreci sonuca ulaştıracak.
“Terörsüz Türkiye” sona erdi, zira bu kavramın da anlamı kalmadı. Türkler ve Kürtler için hukuk asrını başlatacak bir irade, kararlılık ve icraat lazım.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBeton Fikret’in 13 Yıldır Değişmeyen Hikâyesi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDöndün dolaştık yeniden ‘End game’ yokluğuna dayandık 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYeni aşama başladı mı? 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"TKP 7. Kongresi "Üzerine Çözümleme ve Eleştirel Değerlendirme... 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUHiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBarış sürecinde iç siyasetin sahne alma zamanı… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALÜcret asgari, yoksulluk azami… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURCHP’nin `Kürt Sorunu´, Kürtlerin sorunlarını çözebilir mi? 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERKanun önünde eşitlik 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTürkiye Yüzyılı okullarda zorbalığı niye durduramıyor? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAdaletsizliğin böylesi 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTepki oylarını yönetmek başka, iktidar olmak başka 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANZor ve kırılgan sürece girdik! 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşu5 Aralık tecavüzü… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan‘Terörsüz Türkiye’ye evet ama mış gibi yaparak mümkün mü? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİşte faturalar: Şirketi kurduğu gibi ESK ile anlaştı! ‘Genç boğalar’ hep ondan alınmış 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBahçeli–Öcalan görüşse... 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciErdoğan ne zaman iktidara gelecek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergil“Hakikat Sonrası” dünya: “Post-truth” ne demek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBireysel borçluluk gerçekten düşüyor mu? 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezBüyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUHaksızlık mı dediniz? 2.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.12.2025
2.12.2025
1.12.2025
30.11.2025
25.11.2025
25.11.2025
25.11.2025
22.11.2025
19.11.2025
19.11.2025