Mümtazer TÜRKÖNE
Pek heyecan uyandırmıyor gibi. Yeni bir başlangıç, yeni yüzler, yeni beklentiler ve yepyeni bir dönem; yine de “yeni” kelimesi eğreti duruyor. Acaba neden?
Birinci sebep, Erdoğan'ın siyasetin temel akçesi olan güç piyasasındaki ağırlığı. Kesintisiz süren Erdoğan iktidarı 2012'den bugüne 14. yılına ve parlamentoda -7 Haziran sonrası beş ayı saymazsak- dördüncü dönemine giriyor. Kişisel renkler ve çizgiler o kadar ağırlıklı ki, Erdoğan'ın yüzüne ve tarzına ne kadar alıştıysak, Davutoğlu Hükümeti'nin yeniliğine de o ölçüde tuhaf gözle bakacağız. Siyaset lafla yürümüyor. Davutoğlu'nun genel başkanlıktan ve başbakanlıktan liderliğe çılan merdivenleri tek tek tırmanması gerekiyor. Daha ilk basamakta Erdoğan, karşısına kapı gibi dikiliyor.
Güç parametreleri 14 yıllık yekpare bir iktidarın sadece “yeni modeli”ni haber veriyorsa da, Türkiye'nin kapısında bekleyen sorunlar yepyeni bir dönemin başladığını gösteriyor. Suriye dört yıllık kaosun sonuna yaklaşıyor; büyük güçlerin telaşı orada yeni bir statükonun belirtisi olarak okunmalı. Türkiye, Suriye'de masaya yığdığı her şeyini kaybetmiş durumda. Büyük umutlarla ve iddialarla sürdürülen Suriye macerası iflas etmiş durumda. Her şeyimizi kaybettik, fazladan yıllar boyu sorun çıkartacak bir statükoya mahkûm ediliyoruz.
Fantezilerin ötesinde ekonomi çökmüş durumda ve yavaşlamış olan çarklar kaynağı belli olmayan paralarla dönüyor. Erdoğan'ın kurduğu ve sırtını dayadığı müteahhitlik-bankacılık ve enerji sektörü şebekesi, sırtındaki iktidar yükünü artık taşıyamıyor. Davutoğlu'nun kişisel liderlik kariyerinde tırmanabileceği tek alan reel sektörü besleyip, bu sektör üzerinden istihdam, ihracat ve büyüme sağlaması; yani iktidarını ekonominin ihtiyaçları ile temellendirmesi. Geçen sene ekim ayında ilan ettiği ve Erdoğan'ın durdurduğu Orta Vadeli Program'ı, raflardan indirip yeniden uygulamayı deneyecek. Gerçek güç rekabetinin geçeceği ve yeni dengelerin oluşacağı alan işte burası.
Ekonominin bir politikası olduğu gibi, politikanın da bir ekonomik vechesi var. Daha ötesi temel hak ve hukuk düzeni de ekonomik düzene bağımlı. Kent rantı, ihaleler, lisanslar ve en önemlisi kaynağı belirsiz kara para ile dönen bir ekonomi hukuk, özgürlük ve demokrasi değil otoriter bir yönetim ortaya çıkartır. Reel sektörün aradığı sermaye güvenliği, istikrarlı bir piyasa ise ancak sağlam bir hukuk düzeni ile garanti altına alınabilir. Sermayenin kendini güvende hissetmediği sır değil. Müsaderenin pervasızca işlediği bir ekonomi düzeninde gerçek iktidar rekabeti çıkarını hukuk güvenlerine bağlayanlarla, yağma peşinde koşanlar arasında geçer. Bizler de temel hak ve özgürlüklerimize bu rekabetin sonucuna göre güvenceler bulacağız.
Tencere yuvarlandı ve kapağını buldu. Devlet gücü iktidar rekabetinde hukuk dışına çıkarken, Türkiye'nin güvenliği de düzenli devlet anlayışından maceracı ve illegal yöntemler kullanan operasyonel devlet yaklaşımına dönüştü. Türkiye bu anlayışla Suriye'de ve Çözüm Süreci'nde çok şey kaybetti. O zaman yeni hükümetin MGK'da koltuk sahibi olacak üyelerini pertavsız altında eni boyu incelemek lâzım. Asker düzenli devlet reflekslerinde ısrarlı ve bugüne kadarki ısrarlarında haklı çıkmanın avantajına sahip. Yine de Türkiye'nin düzenli devlet moduna geri dönüşü, iktidar rekabetinin sonucuna bağlı. Baksanıza Cumhurbaşkanı, “füze savunma sistemi” yerine “saldırı” sistemine geçileceğini ilan ediyor. Ya her hal ve şartta savunmadan vazgeçilemeyeceğini bilmiyor ya da bile bile askerleri çileden çıkartmayı deniyor. Aklının ucundan darbe düşüncesi geçen asker artık yok; doğrudan profesyonel bir bakışla düzensiz devlet politikalarına karşı koyan ve zararlarına itiraz eden bir ordu geleneği devrede. MGK'nın kompozisyonu bu yüzden çok önemli.
Demek ki iki temel alan öne çıkacak. Ekonomide isimlerden ziyade Hükümet programına ve politikalarına bakmalısınız. Güvenlik konusunda ise içerdeki tartışmayı zaten Suriye'de artan trafik bir yere sürüklüyor. Hukuka saygılı, düzenli ve akılcı bir devlet iktidarı ortaya çıkması, yani umutlu olmamız güç parametrelerinin altını üstüne getirmeden mümkün değil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025