Mümtazer TÜRKÖNE
Nerdeyse 1853 yılından beri mantığını hiç değiştirmeyen çok sağlam bir denge hikâyesi: Türk-Rus çatışması, Türkiye açısından yüksek devlet siyaseti için Batı'ya yakınlaşma mecburiyeti ve bu yaklaşmanın bedeli olarak içerde insan hakları ve demokrasi üretiyor.
1856'da eşitlik temelinde vatandaşlık hukukuna geçişi sağlayan Islahat Fermanı'nın ilan edilmesinin sebebi, Rusya'ya karşı İngiltere ve Fransa'nın desteğinin bedeli olarak Paris anlaşmasına konulan taahhüttü. 1876'da ilk anayasayı ilan etmemizin ve ilk parlamentoyu açmamızın en önemli sebebi, Rus baskısına karşı İstanbul'da toplanan Tersane Konferansı'nda Batılı ülkeleri etkileme çabasıydı. Anayasa için kırk pare top atılırken, Osmanlı temsil heyeti yüksek bir özgüvenle artık bu konferansa ihtiyaç kalmadığını bildirmişti. Ne çare ki bu tedbir, Batı desteği ile savaşı durdurmaya yetmedi, 93 Harbi daha sürerken anayasa askıya alındı, parlamento dağıtıldı. II. Dünya Savaşı sonrasında Stalin'in Kars ve Ardahan'ı isteyen açık tehditleri olmasaydı, NATO'ya girebilmek için çok partili hayata belki daha uzun süre geçemeyecektik.
Tanzimat dönemine damgasını vuran diplomat devlet adamlarından Keçecizade Fuad Paşa'nın ironi yüklü “papuçcu muştası” benzetmesi bu sağlam hikâyenin ruhunu yansıtır. “Her devlette iki kuvvet bulunur” der Fuad Paşa, “yukardan gelen gücü aşağıdan halktan gelen güç dengeler. Bizde ise aşağıdan bir kuvvet hasıl etmek mümkün olamadığı için biz de yandan papuçcu muştası misalî sefaretleri kullanıyoruz.” Sebep hep aynıdır: Rus tehdidi.
İngiltere başta olmak üzere Avrupa'nın verdiği desteğin temel sebebi, Avrupa Muvazenesi denen denge politikasıdır. Bütün dengeleri alt-üst eden yıkıcı bir paylaşım savaşını önlemek için Avrupa 1856 Paris Anlaşması ile Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü -bugün NATO'nun yaptığı gibi- garanti altına almıştır. Kime karşı diye sormanıza gerek var mı?
Denge politikası ile güvenliğini sağlayan Osmanlı Devleti'ne karşı Avrupa öncelikle ekonomik çıkarların, ikinci olarak da temel haklara hukukî güvencelerin peşindedir. Ticaret hukukundan başlayarak modern mahkeme düzenine ve kodifikasyona gitmemizin temel sebebi, yabancı sermayenin güvence arayışıdır. Din ve vicdan özgürlüğü başta olmak üzere, temel haklar düzeninin gelişmesi de gayrımüslimlere dönük, iç işlerine müdahale imkânı vermesidir. Avrupa hükümetlerinin kendi kamuoylarından gelen baskı yüzünden, bizi temel hakları ve hukuku korumaya zorlamaları da bu mecburiyete eklenmelidir.
Temel haklar ve hukuk düzeninde uluslararası dengeler üzerinden bu kadar güçlü izler bırakan Rus tehdidinin, devlet içinde her devirde kıran kırana süren devlet içi iktidar mücadelesinin temel parametrelerinden biri olması da kaçınılmazdı. 93 Harbi'ne girişimiz işte bu iktidar rekabetinin bütünüyle kontrolden çıkması ve tarafların Rusya politikası üzerinden birbirine galebe çalmaya çalışmalarıdır. Savaş devleti yönetenlerin basiretsizliği ve iktidar hırsı yüzünden çıkmıştır. Ahmet Cevdet Paşa, Rusya'nın hiç de istekli olmadığı bu savaşın çıkışını, devlet ricalinin çılgınca rekabetine bağlar. Benzetmesi müthiştir: Biri tüfeği doldurmuş, diğeri hedefe nişan almış, en son Mithat Paşa tetiği çekmiştir. Sonuç tarihimizin en büyük felâketidir. Rus ordusunun dayandığı İstanbul kapılarında Yeşilköy'e dikip bıraktıkları utanç belgesi olan anıt, I. Dünya Savaşı'na girer girmez altına dinamit yerleştirilip havaya uçurulmuştur. Türkiye-Rusya ilişkisi, her dönemde aynı zamanda bir iç iktidar sorunu olarak temayüz etmiştir. İçerdeki rekabet yine aynı şekilde küresel denkleme Rusya'ya yönelik politika değişikliği şeklinde yansımaktadır. 27 Mayıs Darbesi'nin sebeplerinden biri, Menderes'in Moskova ile yakınlaşma teşebbüsleridir.
Rusya'ya yaklaştıkça otokrasiye, uzaklaştıkça ise demokrasiye yaklaşıyoruz. Uçağın düştüğü 24 Kasım'dan bugüne, İncirlik başta olmak üzere Türkiye topraklarına gelen Batılı askerî gücün yaptığı yığınağa bir bakın. Demokrasi ve haklar düzeninin bu hızlı dengelerden etkilenmemesi mümkün mü?
İşte bu yüzden Putin'i sırtından kimin bıçakladığı çok mühim bir soru. Cevabını yarın verelim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025