Münir AKTOLGA
HARARİ DİYOR Kİ, „BİR ÜLKEYİ SÖMÜRGELEŞTİRMEK İÇİN ARTIK ORAYA ULUS DEVLETİN ASKER GÖNDERMESİNE GEREK KALMADI“...
Harari’nin konuşması İngilizce; ama söylediği şeyler daha önce Türkçe’ye de çevrilmiş olan kitaplarındaki görüşlerden farklı değil... Bu nedenle, bu yazıyla ne demek istediğimizin anlaşılabilmesi için illa ki onu okumaya gerek yok diye düşünüyorum!..
Yüzeysel olarak bakınca, bu arkadaş küreselleşme sürecinin akışına ilişkin birçok doğru şeyler söylüyor... Ancak, bütün bu söylenilenlerin, anlatılan „hikayenin“ bir tek amacı var ki o da, sürecin mekanik akışını şu anki sistemin zemininde ele alarak sonsuza kadar sürecek yeni bir kapitalist paradigma yaratmak...
Evet, hakkını yemeyelim, bu arkadaşın birçok doğru şeyler de söylediğinin altını çizdik; ama, hemen bunun ardından da dedik ki, bütün bunlar sürecin sadece bir yanı... Yani o, aynı sürecin -küreselleşme sürecinin- kendi içinde diyalektik inkarını da birlikte yaratarak geliştiğini göremiyor!.. Anneyi görüyor, ama onun hamile olduğunu -ana karnındaki çocuğu- göremiyor!..
Tıpkı bir zamanlar, feodallerin kendi elleriyle yarattıkları „Kent“ toplumunun içinde -tıpkı ana rahminde gelişmeye başlayan bir çocuk gibi- kapitalizmin de feodal sistemin diyalektik inkarı olarak geliştiğini göremiyor...
Yapay zekanın (AI) 'nın daha da geliştiği, üretim süreci içinde artık belirleyici olanın robotlar haline geldiği bir dünyada -işçi sınıfının güneşin altındaki kar gibi eridiği bir dünyada- kapitalistlere yer kalır mı!?... Bu kadar basit bir gerçeği göremiyor Hariri…
İdeoloji denilen şey işte böyle bir şeydir; hiç farkında olmadan takarız o gözlükleri yaşanılan hayatın içinde!.. Tabi bu sadece Hariri için değil, bütün ideolojiler için geçerlidir…
Kapitalizmin varoluş nedeni artı değerdir... Robotlar, (AI) artı değer üretir mi hiç!?. „Bir ülkeyi sömürge haline getirmek için artık oraya ulus devletin silahlı güçlerini göndermenize gerek yok“ diyor Hariri... doğru... ama süreç içinde zaten ulus devletin kendisinin de kendi diyalektik inkarına dönüşmeye başladığını-başlayacağını göremiyor... Şu anki ulus devlet ayak sürümelerinin sadece suyun akışına karşı dirençten öteye gidemeyeceğini göremiyor!
Küreşelleşme sürecinin olağanüstü hızla geliştiği bir dünyada, bu hıza yetişemeyenlerin eski güzel günleri geri getirmek için atalet direnciyle frene basmaya çalıştıkları bir süreçte, ulus devletler düzeyinde olsun, eski konumunu kaybetmeye başlayan, küreselleşmeden rahatsız olan eski dünyanın insanlarının popülis reaksiyonları düzeyinde olsun, suyun akışına karşı kulaç atmanın bir faydası var mı?..
Evet, bu arkadaşın geleceğe yönelik paradigmal bakışını belirleyen, kapitalizmin yapay zeka (AI) düzeyindeki gelişmelerden de yararlanarak sonsuza kadar varlığını sürdüreceğidir... Öyle ki, bu arkadaşa göre giderekten iki yeni sınıf doğacak: Yeni tipten akıllı kapitalistler ve hiçbir işe yaramayanlar!!..
Bu arkadaşa şu soruyu sormak lazım: Peki o "yeni-akıllı kapitalistler" hiçbir satınalma gücü kalmayan bu „işe yaramayanların“ sırtından nasıl artı değer üretecekler?.. Robotlar ve AI -o aşamada- artı değer üretmeyeceğine göre, kapitalistin varoluş koşulu ne olacak?..
Şu anda kapitalist sistem iki paradigma üretmeye calışıyor: Birincisi, Trump'tan Bolsanoro’ya, bizdekilere kadar, ulus devletlerin halâ belirleyici olduğunu ve olmaya devam edeceğini anlatan ulus devlet direncinin söylemidir... Bu tabi eski dünya icindeki düzenlerinin bozulmasından rahatsiz olan, kendini yeniden üretme zahmetine katlanamayan insanlardan da reaksiyoner-popülist bir destek buluyor...
Ikincisi ise, küresel sermaye çevrelerinin yaratmaya çalıştığı -Harrari'nin hikayesinde anlamını bulan- kapitalizmin sonsuza kadar sürüp gideceğine dair kikaye!..
Ne diyelim, kolay gelsin!.. Suyun akışına karşı kulaç atmak mümkündür, ama nereye kadar?..
Peki, eskinin içinde, onun diyalektik inkarı olarak gelişen „bilgi toplumunun -modern sınıfsız toplumun“- insanlarının söyleyeceği şey yok mu bunların karşısında? Enseyi karartmayın, ay gecenin karanlığında doğar demiştik!..
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023