Murat AKSOY
Soma faciasının üzerinden geçen 6 güne rağmen soruların tamamı cevaplanmış değil. Ve toplumun bir kesiminin hükümet/devlete var olan güven sorunu devam ettikçe de, bu sorulara verilen cevaplar da muhtemelen tatmin edici olmayacak.
Facianın 6 gününde, bazı işletme yöneticileri kusurları nedeniyle göz altına alındılar. Muhtemelen bazıları tutuklu yargılanacaklar.
Peki facianın tüm sorumlusu gözaltına alınanlar mı?
Oradaki teknik müdür ve diğer idari sorumlular mı?
Onlar kadar suçlu olan işletme sahibidir de.
Mevzuatta ‘yaşam odası’ yazmıyormuş
Mevzuat ve yasada lafzi olarak geçmediği için bazı önlemlerin (yaşam odası gibi) alınmamış olması işvereni kurtaramaz.
Çünkü, mevcut yasalar gereği işverenin temel sorumluluğu işçiyi korumaktır. Bunun için en son teknoloji kullanmak zorunda. Bu, 6331 Sayılı İş Sağılığı ve İş Güvenliği Kanunu’nun da gereğidir.
İlgili kanun, işverene çalışanların işle ilgili her türlü tedbirin alınmasını zorunlu kılmıştır. İlgili yasanın 4. ve 5. Maddelerinde bu sorumluluklar belirlenmiştir.
6631 sayılı yasanın hazırlandığı günlerde medya ve sendikaların gündeme getirdiği ve Türkiye’nin henüz imzalamadığı Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 176 sayılı sözleşmesinin hatırlatılmasını üzerine bakanlık yetkilileri; getirilen yasada ILO’nun 176 sayılı sözleşmesinden daha ileri koruma tedbirleri olduğunu ifade etmişlerdir.
Sorun yasa değil zihniyet; kaza değil cinayet
Şunu da ekleyelim ki Türkiye 2044 yılında ILO’nun 1981 tarihli 155 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Sözleşmesi’ni ve 1985 tarihli 161 sayılı İş Sağlığı Hizmetleri Sözleşmesi’ni imzaladı.
Yine 2006 tarihli 187 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliğini Geliştirme Sözleşmesi’ni de 2009 yılında imzaladı.
Bu açıdan bakıldığında Türkiye’de sorun yasal değil zihinsel. Sorun yasaların pragmatik biçimde yorumlanması. Sorun kurulan ekonomik ve sosyal politikaların dayandığı zihniyet.
Bu yüzden Soma’da yaşanan faciada meydana gelen ölümleri, iş kazası olarak ele almak mümkün değil. Bu açık ifade edelim ki, “kâr” motivasyonlu sistemin bir cinayetidir. Ve tedbir alınmadığı sürece Türkiye’nin farklı yerlerinde bulunan madenlerden de acı haberlerin gelmesi an meselesidir. Yani Soma’da karşı karşıya kaldığımız acının bir benzerini Tavşanlı’da, Zonguldak’ta her an alabiliriz.
İlk 5 ayda bir Soma yaşadık
Ancak kabul edelim bu kâr motivasyonlu sistem, iş sağlığı ve güvenliği, denetim, taşeron sistemi, sosyal güvence gibi maliyet kalemlerinden tasarrufa giderken, sadece insan hayatını tehlikeye atmıyor; bizatihi ekonomik ve sosyal sistemin de kaçınılmaz otoriterleşmesini sağlıyor. Çünkü, kar motivasyonu sadece işverenin değil aynı zamanda devletin de hedefi olduğu için yasalar değil ama uygulamanın denetimi kaçınılmaz olarak bu amaca göre özelleştirilmekte ve piyasaya açılmaktadır. Bu ise, kaçınılmaz olarak bir denetimsizliğe ve keyfiliğe yol açmaktadır.
Nitekim benzer ölümler, Türkiye’nin her tarafında yükselen inşaat sektöründe de yaşanmaktadır. Bundan birkaç yıl önce Beylikdüzü’nde bir AVM’nin inşaatında çıkan yangında 11 işçinin ölmesi bunun bir örneğidir.
Soma’daki faciada resmi rakamlara göre 301 kişi öldü. Daha acı olan şu; Ocak-Mayıs 2014 döneminde iş kazalarında ölenlerin sayısı 300’e yakındır. Yani yılın ilk 5 ayında iş kazalarında ölenlerin sayısı bir Soma kadardır. Bu ölümle, tekil ölümler olduğundan dolayı kamuoyunda yeterince dikkat çekmiyor ne yazık ki.
Önlem alınmadığı, bu alanda demokratik denetim kanalları açılmadığı sürece bu ölümler ne yazık ki devam edecek. Ve biz her seferinde aynı duyguları yeniden yaşayacağız.
Devletin nobran yüzü
Soma’da ortaya çıkan acı tabloyu karartan bir başka gelişme de devletin Soma ve tüm Türkiye’de vatandaşa gösterdiği sert yüzüdür.
Başbakan Erdoğan’ın Soma’da yapmış olduğu konuşma bu açıdan çok talihsizdir. Faciayı sıradanlaştırıp, önemsizleştiren, ölümü mesleğe ve kadere bağlayan anlayış gerçekten hükümete cephesinde ciddi bir zihinsel yıpranma ve gerginlik olduğunu gösteriyor.
Nitekim kendisine yapılan protestolar sonrası, Başbakan ve yakın korumalarının protestoculara yönelik şiddet kullanımı iddiası, Müşavir Yardımcısı Yusuf Yerkel’in neredeyse etkisiz hale getirilmiş vatandaşa yönelik açık şiddeti ve başta Soma’da olmak üzere Türkiye’nin farklı yerlerinde Somalılara sahip çıkılmasına polisin kullandığı orantısız şiddet de bu ruh halinin yansımasıdır. Ve bunu tamamlayan ise parti sözcüsü Hüseyin Çelik’in açıklamalarıdır.
Son olarak bunca ölüme, bunca şiddete rağmen hiçbir görevden alma ya da her hangi bir istifanın bile olmaması gerçekten insanı düşündürüyor.
Kabul edelim ki, bu kutuplaşma, bu korku, bu ötekileştirme ile ne sistem çalışır ne de Türkiye yönetilir.
@murataksoy
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018