Murat AKSOY

Kılıçdaroğlu: "Türkiye, Parti/Devletinden Kişi/Devletine geçiyor"
22.03.2016
1372

Hafta sonu Antalya’da Başkanlığını CHP PM Üyesi Prof. Dr. Özkan Yıldız’ın yaptığı SesaDer’in (Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Derneği) düzenlediği“Ortadoğu ve Suriye’de Son Gelişmeler: Türkiye’nin Dış Politikası ve Güvenlik”başlıklı kapalı bir toplantı düzenlendi. Bu SesaDer’in 6. toplantısıydı.

 

Batı’da pek çok örneği olan “düşünce kuruluşlarının” öneminin CHP tarafından fark edilmesi ve SesaDer örneğinde süreklilik kazanması kuşkusuz olumlu bir adımdır. Bu açıdan da Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun hakkını teslim etmek gerekiyor. CHP’nin iktidar olmasında bu tür kurumların sayısının artmasının da önemli olduğunu hatırlatmakta fayda var.

 

Toplantıya CHP Genel Başkan'ı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte Genel Başkan Yardımcıları Selin Sayek Böke, Bülent Tezcan, Erdal Aksünger, Tekin Bingöl, Öztürk Yılmaz, Yasemin Öney Cankurtaran, Çetin Orhan Budak, Genel Sekreter O. Kamil Sındır ve milletvekillerinden Sezgin Tanrıkulu, Tuncay Özkan, katıldı.

 

Toplantıya farklı politik görüşlerden dış politika ve güvenlik uzmanları, akademisyen ve gazetecilerden oluşan yaklaşık 15 kişi katıldı.

 

Cumartesi İstanbul, İstiklal Caddesi’nde gerçekleşen terör eylemi tüm katılımcıların ana gündemiydi. Pek çok konuşmacı konuşmasına bu olaydan başlayarak, terör ve güvenlik başlıkları ilgili görüşlerini ifade ettikten sonra CHP’nin bu konudaki politikalarına yönelik görüş ve eleştirileri ifade ettiler.

 

DIŞ POLİTİKA DEĞİŞEBİLİRMİ?

 

Her katılımcının bir kaç kez söz alabildiği toplantıda ben de düşüncelerimi ifade etme imkanı buldum.

 

Özetle şunları söyledim.

 

Erdoğan/AKP iktidar blokunun dış politikası 2011’den bu yana her alanda çökmüş durumda. Bu çöküş, sadece Ortadoğu ile sınırlı değil. Rusya, İsrail, Mısır, AB, ABD ve hatta Arap Birliği ile de ilişkiler ciddi sorunlar var.

 

“Komşularla sıfır sorun” mottosu ile başlayan dış politika, Arap Baharı’ndan sonra sapılan mezhepçi siyaset ve din üzerinden kurulan Ortadoğu liderliği hayali ile“her yerde soruna” döndü ve çöktü.

 

Bu çöküş, Suriye’de “Esad gitsin bizimkiler gelsin” zorlamasıyla başladı. Ardından Mısır’da Mursi’nin darbe ile devrilmesiyle tamamlandı.

 

Erdoğan/AKP iktidar blokunun Arap Baharı’ndan sonra savrulduğu mezhepçi politika sadece dış politika ile sınırlı kalmadı. Aynı savrulmayı iç politikada da gördük.

 

Gezi ile başlayan süreç, Erdoğan/AKP iktidar blokunun içerde kendisinden farklı düşünen herkesin öteki, hain ilan edilmesi aşamasına geldi. Bu sürecin doğal sonucu ise toplumsal kutuplaşma ve gerilim oldu.

 

AKP’liler dışında herkesin “öteki” ilan edilmesi, kutuplaşma ve toplumsal gerilimin en önemli sonuçlarından birisi dış politikada esas belirleyici olan “ulusal çıkar” kavramının içinin boşalması oldu.

 

Bugün iktidarın “ulusal çıkar” olarak attığım dediği adımlar, aldığı pozisyonlar toplumun yarıya yakını için ikna edici değildir.

 

İç politikada bu kadar sert kutuplaşma ve gerilimin yaşandığı bir ülkenin dış politikada uluslar arası hiyerarşide yükselme imkanı yoktur.

 

Yükselme imkanı olmadığı gibi, başka ülkelerin müdahalelerine açık hale gelmektedir.

 

İçerdeki kutuplaşma ve gerilim 3. ülkeler için bir “yaradır” ve siz o yarayı iyileştirmediğiniz sürece, diğer ülkeler bu yarayı kaşır, kanatır ve büyütür.

 

CHP DEMOKRASİ KOALİSYONUN ÖNCÜSÜ OLMALIDIR

 

Eğer Türkiye, dış politikada bir normalleşme sürecine girecekse bu iç politikadan başlamak zorundadır. Türkiye’nin dış politikasının başta Ortadoğu’da etkili olmasının yolu da içerdeki toplumsal barış, uzlaşı ve ortak akıl üretiminden geçer.

 

Kutuplaşmanın, toplumsal gerilimin sürdürdüğü bir iç politikanın, dış politikada etkili olma şansı olmadığı gibi, dış etkilere de giderek daha açık hale gelir.

 

Bugün Kürt sorununda gelinen yer bunun açık bir örneğidir.

 

CHP eğer dış politika ve güvenlik konusunda bir politik açılım önerecekse, bunun dış politik parametreler, ilişkiler, aktörlerden bağımsız olarak; içerde, iç barışın konsolide edilmesinden başlaması gerekir.

 

Bunun için de CHP, AKP/Devlet’in -hatta toplantıda Kılıçdaroğlu’nun ifade ettiği“Parti/Devleti”nden “Kişi/Devleti”ne dönüşen güç karşısında- tüm “mağdurları”oluşturacağı “demokrasi koalisyonunun” öncüsü olabilmelidir.

 

Yüzde 25’lik toplumsal tabanının daha efektif kullanmanın siyasal araçlarının geliştirmeli ve ortak muhalefetin öncüsü olmalıdır.

 

CHP ve Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin kötüye gidişinin önlenmesi için siyasi risk de almalıdır. Siyaseti Meclis’teki dar alana sıkıştırmadan, alternatif siyasal hamlelerle siyasetin önünü açmalı ve topluma iktidar için hazırız mesajını güçlü biçimde vermelidir.

 

CEVDET YILMAZ: “ÜLKEYİ YÖNETEMEYİZ”

 

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, her zamanki gibi tüm nezaketi ile toplantı boyunca yerinden bile kalkmayarak tüm katılımcıları dikkatli biçimde dinledi, notlar aldı ve en sonunda genel bir değerlendirme yaptı.

 

Kılıçdaroğlu değerlendirmesinde özetle; Türkiye’nin yönetilmediğini ve bu iktidar, bu siyasal anlayış var olduğu sürece de yönetilemeyeceğini ifade etti.

 

Bu tespitinin sadece kendilerinin olmadığını da ifade eden Kılıçdaroğlu; 7 Haziran sonrası koalisyon görüşmelerinde bakan Cevdet Yılmaz’ın “Biz tek başımıza iktidar olsak bile bu ülkeyi yönetemeyiz” dediğini ve bunun görüşme tutanaklarında yer aldığını söyledi.

 

Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Kürt sorununu çözerse Ortadoğu’da öncü bir güç olacağını söyledi ve çözüm için tüm kanalları zorladıklarını da sözlerine ekledi.

 

Son olarak Kılıçdaroğlu şu uyarıyı yaptı: Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlık hedefi için bir çatışmalı süreç başlattı. Bu hedefe varmak için bu sürecin devam etmesinden endişeliyim. Meclis Başkanı’yla konuşarak sürece müdahale etmesini, liderleri toplamasını, konuyu Meclis’te ele almayı önerdim. Ama bugüne kadar bir adım atmadı. Atacağını da sanmıyorum, çünkü bağımsız değil. Endişem şu; eğer süreç 5-6 ay daha böyle devam ederse, Kürt sorunu bizim değil uluslararası güçler müdahil olabilir.

 

Kılıçdaroğlu endişelerinde haksız sayılmaz. Çünkü bu sadece onun değil Türkiye’de pek çok kişinin endişesi.

 

Son olarak toplantıyı düzenleyen Prof. Dr. Özkan Yıldız, Prof. Dr. Rüstem Erkam ve Devrim Barış Çelik’e emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar