Murat AKSOY
Ölüm, Türkiye’nin kaderi olmamalı.
Diyarbakır, İdil, Nusaybin ve Yüksekova. Her gün başka bir yerden ölüm haberleri geliyor.
Her haberle ölüme alışıyoruz, ölüme duyarsızlaştırıyoruz. Ölen bizim canımız olmadıkça, tepki vermiyoruz.
Ve farkına bile varmıyoruz artık ölümlerin.
Sayıları konuşuyoruz artık. “Önceki gün 5, dün 7, bugün 10”.
Sayı büyüdükçe, önce öfkemiz artıyor, sonra o sayıyı da kanıksanıyoruz.
ÖLÜMLERİN SORUMLULARI ARAMIZDA
Ancak, bu ölümlerin sorumluları hiçbir hesap vermeden aramızda dolaşıyorlar.
Toplantılarda, meydanlarda, söyleşilerde süreci, “Kurtuluş Savaşı” olarak tanımlıyorlar. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan, 300’ün üzerinde şehit verdik ama kazanımlarımız çok daha fazla mealinde bir ifade kullanabildi.
Ölüm, kurtuluş savaşıyla “kutsallaştırıldıkça”, sıradanlaşıyor.
İnsan şu soruların cevaplarını merak ediyor;
Türkiye, ne zaman kim tarafından işgal edildi?
“Kurtuluş Savaşı”na ne zaman başladık?
Güneydoğu’yu ne zaman kaybettik?
Bayrağımız ne zaman indirildi?
Bütün bunlar olurken iktidar neredeydi?
Bu olanlarda iktidarın hiçbir sorumluluğu yok muydu?
AKP DE, PKK DA ÇÖZÜMSÜZLÜĞU KULLANDI
Adı konularak 3 Ocak 2013’te başlayan “çözüm süreci”, 7 Haziran 2015 seçimlerinden önce ya da sonra değil, Gezi süreci ile son erdi. Çünkü çözüm sürecinin temeli demokratikleşme idi. Demokratikleşemeyen bir Türkiye’nin ne Kürt sorununun ne de çözümü demokrasiden geçen hiçbir sorunu çözme şansı yoktu.
Sonrasında AKP, adım adım otoriterleşerek tek adam rejimine dönüştü.
Nitekim Öcalan’ın 21 Mart 2013 çağrısı sonrasında; PKK 5 Nisan’da başlattığı geri çekilmeyi 8 Eylül 2013’te durdurdu.
PKK, geri çekilmeyi vaat edilen demokratikleşme adımlarının atılmamasına bağlasa da esas nedeni; önceliğin çözüm sürecinden Suriye’de 3 kantonda ilan edilen özerkliğin kurumsallaşması olduğundandır. Nitekim, geri çekilmeyi durduran PKK, çatışmasızlığa son vermedi.
Çatışmasızlık PKK açısından hem Suriye’de özerkliğin kurumsallaşması hem de Öcalan’ın AKP ile sürdürdüğü görüşmelerde sık sık ifade ettiği “büyük savaşa” hazırlık oldu. Bu ise, PKK’nın bölgede kırla birlikte şehirde de varlığını güçlendirmesi ile oldu.
PKK’nın bölgede etkiliği arttırması, Türkiye’nin bölgeyi kaybetmesi anlamına geldi ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yaşanan süreci “kurtuluş savaşı” olarak tanımlıyor.
AKP’NİN ÖNCELİĞİ SEÇİM KAZANMAK OLDU
PKK’nın bölgede kırla birlikte şehirde de etkinliğini bir anlamda “hakimiyetini” arttırdığı dönemde; askerden gelen “terörle mücadele” taleplerinin büyük kısmına AKP iktidarı olumsuz cevap verdi.
Çünkü AKP de bu çatışmazlıktan yararlanmak itiyordu ve yararlandı da. PKK, Güneydoğu’da hakim güç olurken; AKP’nin tek önceliği 2014’te yapılacak yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ile 2015’teki genel seçim oldu.
2014’de 30 Mart yerel seçimlerini ve 10 Ağustos cumhurbaşkanlığını kazasız atlatan Erdoğan, 7 Haziran 2015 genel seçiminde ne yazık ki, vesayetindeki AKP’yi tek başına iktidar yapma hedefine ulaşamadı.
7 Haziran sonrasında her türlü koalisyonu, kendi siyasi geleceği için risk gören Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Kasım’ seçim kararı alındı.
1 Kasım’da tek başına AKP iktidarı için ihtiyacı olan milliyetçi oyları almak için çözüm sürecini buzdolabına kaldırma fırsatını Viranşehir’de 2 polisin evlerinde öldürülmesi ile kavuştu. Ve PKK’ya Güneydoğu’da savaş ilan edildi.
YARDIM VE YATAKLIK SUÇU
Ondan sonraki süreci hepimiz biliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kurtuluş Savaşı” dediği, göz yumdukları için bölgede etkisini güçlendiren PKK’nın etkisiz hale getirilmesidir.
Oysa asker bu süreçte, PKK’nın etkisini kırmak için pek çok defa müdahale etmek istemiş ancak siyasi otorite buna engel olmuştur.
Nitekim son dönemde, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere prk çok AKP yetkilisi bunları açık açık ifade etmiştir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP için yargıya yaptıkları yardım ve yataklıkla ilgili suç duyurusu, bu sürecin hukuki soruşturma altına alınma talebidir. Bu açıdan çok değerli ve önemlidir.
İktidarın, iktidarının tahkim etmek için başlattığı bu savaşa, PKK’nın bu kadar iştahla cevap vermesi, onların da Kürtleri, Kürtlerin sorunlarının çözülmesi konusunda çok da istekli olmadıklarını göstermiştir.
PKK hem bölgede elde ettiği gücü konsolide etmek hem de 7 Haziran seçimlerinde, HDP’nin, sivil siyasetin güçlenmesi adına elde edilen kazanımlardan duyduğu rahatsızlık nedeniyle savaşa aynı şiddetle karşılık verdi.
HAKLARIN DEĞİL İKTİDARIN SAVAŞI
Bugün ister asker, ister polis, ister sivil, ister PKK’lı olsun; ölen her genç Erdoğan/AKP iktidar blokunu ile PKK’nın sahip oldukları iktidarı korumasının kurbanlarıdır.
Ölen gencecik insanlar, kurtuluş savaşının ya da Kürt sorununun demokratik çözümü için değil iktidarların kurbanıdır.
Bunun için çözümün ilk adımı silahların susmanı sağlamaktır. Bu da, Türklerin ve Kürtlerin kendi iktidarlarına mesafe alabilmesi ile mümkündür. Bunu sağlayacak olan ise Batı’da ve Doğu’da iktidar odaklarının dışındaki STK’lar, kanaat önderleri ve siyasilerin barış dilini ortaklaştırıp bunu siyasallaştırmasıdır.
Yoksa Türkiye, ölüm sırasının yaşlılardan gençleri geçtiği, birbirinden duygusal olarak kopmuş, kerhen yan yana yaşayan, yaşamak zorunda kalan ülkeye döner.
Bu ölümleri, ölü sayısını kanıksayarak, ona alışarak değil, neden öldüklerini sorgulayarak durdurabiliriz.
Bu ölümleri, sorumluların ölülerin omuzlarında yükselmesine itiraz ederek durdurabiliriz.
Hep beraber.
MURAT AKSOY / HABERDAR
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018